İhtiyati haciz kararı vermede yetkili ve görevli mahkeme İcra ve İflas Kanunu'nun 50. maddesi ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HMK) yetkiye ve göreve dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunduğu kuşkusuz olup, 6100 sayılı HMK.'nunun 316/1-c ve 2/1. maddeleri gereğince, (ihtiyati haciz kararı vermede görevli olan mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olmayıp asliye hukuk mahkemesinde olduğu-
Mahkemece, hükümdeki bir yazım veya hesap hatasının düzeltilmesi ya da hükmün icrasında meydana gelebilecek bir tereddütü ortadan kaldırmaya yönelik bir düzeltme yapılmayıp , hüküm altına alınan miktarlar tamamen değiştirildiği, bu nedenle Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 Kararına ve HMK.’nın 297, 298, 305/2. ve 321. maddelerine aykırı olan kararın bozulması gerektiği-
Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılmasının kanunun amacına uygun düşeceği- Sıra cetveline şikayetlerde İİK'nın 142. maddesi uyarınca sıra cetvelinde üst sırada ya da aynı sırada yer alan ve kendisine pay ayrılan alacaklılara husumet yöneltilmesi gerektiği- , Haklı çıkan şikayetçinin lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğu-
Basit yargılama usulüne tabî olan pek çok dava ve işin sözlük anlamıyla “basit” davalar olmadığı- Nafakanın arttırılmasına ilişkin davada duruşma yapılarak inceleme yapılmasının zorunlu olduğu-
Borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal 5 günlük itiraz süresinin son gününün hafta sonu tatili olan C.rtesi gününe rastladığı, bu durumda sürenin, söz konusu günü takip eden Pazartesi günü mesai saati bitiminde sona ereceğinden ve borçlunun itiraz ve şikayet dilekçesini süresinde verdiğinin kabulü gerekeceği-
Her ne kadar borçlunun, dava konusu itirazın son gününde harç yatırmadığı ve hak düşürücü süreyi geçirdiğinin borçluya bildirildiği şeklinde tutanak düzenlenmiş ve bu duruma göre hüküm oluşturulmuş ise de borçlunun icra mahkemesine sunduğu itiraz dilekçesinin havale tarihinin aynı tarih olduğu ve yine aynı tarihte dilekçesinin kaydedildiği anlaşılmakta olup, kayıt tarihinin dava tarihi olacağının kabulü ile, borçlunun süresinde itirazda bulunmuş olduğu, o halde, mahkemece; açılan davanın süresinde olduğunun kabulü ile işin esasına girerek inceleme yapılması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece,dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden karar verilmiş olup, bu sebeple davalı tarafından yetki ilk itirazında bulunulmasının da mümkün olamadığı, bu durumda mahkemece, re'sen yetki hususu değerlendirilerek yetkisizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu-
Kooperatifler Kanunu’nun 99.maddesi uyarınca bu kanundan kaynaklanan davalarda basit muhakeme usulü uygulanacağı ve adli ara vermede de bakılacağı-
İcra mahkemelerinin -Anayasa’nın 152. maddesi anlamında- “mahkeme” olduğu- İİK. 89/III uyarınca genel mahkeme yerine yanlışlıkla icra mahkemesinde açılan menfi tesbit hakkında icra mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra, HUMK. 193’e (şimdi; HMK. mad. 20'ye) göre on gün (şimdi; iki hafta) içinde dosyanın genel mahkemeye gönderilmesi üzerine, davanın süresinde açılmış sayılacağı–
Üçüncü kişinin haciz sırasında istihkak iddiasında bulunduktan sonra harcını da yatırarak icra mahkemesinde (tetkik merciinde) istihkak davası açması üzerine, icra mahkemesince (tetkik merciince) «takibin devamı» ya da «takibin ertelenmesi» doğrultusunda değil, işin esası (haczin kaldırılması) konusunda karar verilmesi gerekeceği–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.