İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamayacağı-
İİK.’nun 179/a ve 179/b maddeleri uyarınca verilecek ihtiyati tedbir kararlarının içeriği-
694 s. KHK mad. 9'a göre idari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamayacağı-
İlamlı icra takibinde, ilama uygun faiz istenmediği, net tutarlar yönünden hesap yapılması gerektiğine yönelik başvuru ilama aykırılık niteliğinde olup İİK'nun 16/2. maddesine göre süresiz şikayete tabi olduğu (HGK.nun 21.06.2000 tarih, 2000/12- 1002 sayılı kararı)- Mahkemece, ihtarname ve varsa eki hesap özetinin tebliğ edilip edilmediği ve bunların kesinleşip kesinleşmediği hususları da göz önünde tutularak faize itiraz yönündeki istemin esasının incelenmesi gerekeceği-
İşçi alacaklarının iflas halinde birinci sırada imtiyazlı ise de, hacze iştirak halinde İİK'nın 100. maddesindeki sayılan koşullara sahip olmaması halinde haciz tarihi daha önce olan alacaklıların önüne geçemeyeceği-
Mahkemece şikâyetçiye sıra cetvelinde kendisinden önce gelen alacaklılara husumet tevcihi yönünde HMK.’nun 119/2. maddesi uyarınca kesin süre verilip bu alacaklılarında davaya dâhil edilmesi, şikâyet dilekçesinin tebliğ edilerek taraf teşkilinin sağlanarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
Her ne kadar, mahkemece, borçlunun başvurusu borca itiraz olarak nitelendirilerek, ilamsız takipte tüm itirazların icra dairesine yapılması gerektiğine ve borçlunun icra müdürlüğüne itirazı sonucu takibin durduğundan bahisle icra mahkemesine başvurusunda hukuki yararı bulunmadığına hükmedilmiş ise de, borçlunun icra mahkemesine başvurusunun ödeme emrinin iptali ile birlikte ödeme emri tebliğ işleminin düzeltilmesi talebine ilişkin olup İİK'nun 58/2. maddesi kapsamında şikayet niteliğinde olduğu-
Haciz ihbarnamelerinin tamamı TK’nun 21/2 maddesine göre tebliğ edilmiş olup, mazbatalar üzerinde ilgili meşruhatın yazılmaması nedeni ile tebliğlerin usulsüz olduğu- Şikayetçinin taşınmazları üzerine usulsüz tebliğler sonrası haciz konulmuş ise de, şikayetçinin, bahsi geçen taşınmazlarda intikal işlemi yaptırdığı ve hisselerini sattığı görüldüğünden, hiç kimsenin, aleni tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremeyeceği ve haciz tarihinde taşınmazın borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olduğu gözetilerek,  şikayetçinin intikal ve satış ile haciz işlemini öğrendiği ve haciz ihbarnamelerinden bu tarihlerde haberdar olduğunun kabulü gerektiği- Yasal yedi günlük süre geçtikten sonra icra mahkemesine yapılan başvurunun süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği-
K. takdirine itiraz dosyasına vekaletname sunulması halinde satış ilanının kıymet takdirine itiraz eden vekile tebliği gerekeceği-
Tebliğ işlemi usulsüz olsa bile muhatap usulsüz tebliği öğrenmiş ise öğrenme tarihinde tebliğ edilmiş sayılacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.