• 6098 Sayılı Kanunda Yer Alan Madde Gerekçesi

    818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 497 nci maddesini karşılamaktadır.

    Tasarının dört fıkradan oluşan 591 inci maddesinde, kefilin alacaklıya karşı ileri sürebileceği def iler düzenlenmektedir.'

    818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 497 nci maddesinin kenar başlığında kullanılan "2. Kefilin defilen" şeklindeki ibare, Tasarıda, "c. Def iler" şeklinde değiştirilmiştir.

    Maddenin birinci fıkrasında, kefilin asıl borçluya ait def'ileri ileri sürme hakkı ve ödevi düzenlenmiştir. Buna karşılık, yanılma veya ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz veya zamanaşımına uğramış bir borca bu durumları bilerek kefil olunması hâlinde, kefilin alacaklıya karşı bunları defi olarak ileri sürme hakkına sahip olmadığı açıkça hükme bağlanmıştır.

    Maddenin ikinci fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda yer verilmeyen, yeni bir hükümdür. Buna göre. asıl borçlu kendisine ait olan bir def iden vazgeçmiş olsa bile kefil, yine de bu defi alacaklıya karşı ileri sürebilecektir.

    Maddenin üçüncü fıkrasında, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 497 nci maddesinin ikinci fıkrasından farklı olarak kefilin, asıl borçluya ait def ilerin varlığını bilmeksizin ödemede bulunursa, kural olarak rücu hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Buna karşılık, asıl borçlunun, kefilin bu def ileri bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat etmesi hâlinde kefil, bunlar ileri sürülmüş olsaydı borcun ödenmesinden kurtulacağı ölçüde rücu hakkım kaybedecektir.

    Maddenin son fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda yer verilmeyen, yeni bir hükümdür. Bu fıkrada, kaynak İsviçre Borçlar Kanunu'nun 502 nci maddesinin son fıkrasında olduğu gibi, kumar veya bahisten doğan bir borca kefalet hâlinde, kefilin, borcun bu niteliğini bilmiş olsa bile, asıl borçlunun sahip olduğu def ileri ileri sürebileceği öngörülmüştür.

    Maddenin düzenlenmesinde, kaynak İsviçre Borçlar Kanunu'nun 502 nci maddesi göz önünde tutulmuştur.