-
Adalet Komisyonu Raporu
“Tasarının 736 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan ”şerhde" kelimesi “şerhte” şeklinde düzeltilmiştir.”
-
“1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe
“Madde 736 - Yürürlükteki Kanunun 660 ıncı maddesini karşılamaktadır.
Kenar başlığıyla birlikte arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Hüküm değişikliği yoktur.”
-
“1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe
‘Madde 656 - Madde yürürlükteki kanunun 660. madde-sini karşılamaktadır. Hüküm değişikliği yoktur. “Vefa ve iştira hakları” deyimleri yerine uygulamada yerleşmiş olan “geri alım ve alım hakları” deyimleri konulmuştur. İkinci fıkrada, on yıllık sürenin sonunda şerhin etkisinin sona ereceği vurgulanmıştır.’:
“3. Şerh verilen alım ve geri alım hakları
Madde 656 - Tapu kütüğüne şerh verilen alım ve geri alım hakları şerhde belirtilen süre içinde her malike karşı kullanı-labilir.
Şerhin etkisi, şerhin verildiği tarihden itibaren on yıl geçmekle sona erer.”
-
“1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe
“Genel düşünceler:
Alım (iştira) ve gerialım (vefa) hakları Medenî Kanunumuzun 660 ıncı maddesinde çok kısa iki cümle içinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Daha önceki maddede bir tek cümlede dü- zenlenmiş olan yasal önalım hakkı, o maddenin gerekçesinde açıklanan nedenlerle birkaç madde içinde ayrıntılı ve geniş bir düzenleme tarzı bağlanmıştı. Burada alım ve gerialım haklarının da tıpkı önalım hakkı gibi ve ona paralel olarak yeniden kaleme alınacak ayrı ayrı maddeler içinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi, bu müesseselerin işler hale getirilmesi ve aynı zamanda yasa maddeleri arasında uyumluluğun sağlanması bakımından zorunlu görülmüştür. Alım ve gerialım hakları bir- birine yakınlık ve benzerlik gösterirler. Bunların ayrı ayrı maddeler içinde ve nitelikleri açıkça belirtilmek suretiyle düzenlenmesi, her halde bu düzenlemenin doktrin ve içtihatlara bırakılmasının doğuracağı sakıncalardan kurtulma bakımından ge-reklidir. İşte bu düşüncelerle alım hakkı 660 ıncı ve gerialım hakkı da öntasarıya eklenen 660/A maddede ayrı ayrı düzenlenmiştir.”
‘1) Terim ve ifade: “Alım hakkı” terimi, Arapça “iştirak hakkı” teriminin tam karşılığıdır. 660 ıncı maddedeki öteki terimler ön tasarının daha önceki terimlerine uygun duruma getirilmiş ve ifade sadeleştirilmiştir.
2) Biçim değişikliği: Yukarıda belirtildiği gibi alım hakkı 660 ıncı maddede gerialım hakkı ile birlikte, iki cümle içinde pek kısa bir şekilde düzenlenmiştir. Ön tasarıda bu hakkın 660 ıncı maddede bağımsız olarak düzenlenmesi uygun görülünce mad-de yeni baştan kaleme alınmış ve bu hak yedi fıkralık bu madde içerisinde kurala bağlanmıştır.
3) Hüküm değişikliği: Alım hakkı, bir taşınmazın bir kimse tarafından tek taraflı irade ile satın alınması yetkisini sağlar. Bu hak sözleşme ile kurulur ve satın alma bu sözleş-medeki şartlara göre olur. Yürürlükte bulunan metinde bu hakkın niteliği belirtilmemiştir. Nasıl ki ön tasarının 658 inci maddesinde önalım hakkı tarif edilmişse burada da birinci fıkra alım hakkının tarifine özgülenmiştir.
660 ıncı maddenin ikinci fıkrasında tapu kütüğüne şerh verilen alım hakkının nasıl kullanılacağı düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre alım hakkı: 1) Bu hakka konu olan taşınmazın malikine ve onu iktisap eden sonraki maliklere karşı, tapu kütüğünde yazılı süre içinde kullanılır; 2) Bu hak ya noterlikçe yaptırılacak bildirimle veya mahkemede dava açılması yoluyla kullanılır; 3) Bu hakkın kullanılmasının amacı alım hakkına konu olan taşınmazın hak sahibi adına, kütükteki şerhte yazılı para karşılığında, tescili amacıyla kullanılır.
Alım sözleşmesi, önalım sözleşmesinin bağlı olduğu şekle bağlanmıştır. Bu nokta 660 ıncı maddenin üçüncü fıkrasında saptanmıştır. Bu biçim hakkında yukarıda 659/A maddesinin gerekçesinde açıklama yapıldığı için burada alım hakkının bağlı olduğu biçim üzerinde ayrıca açıklama yapılması gerekli görülmemiştir. Dördüncü fıkra, alım hakkına konu olan taşınmaz malikinin haklarını korumakta ve alım davasının dinlenebilmesi için, tapu kütüğündeki şerhte yazılı alım parasının davacı tarafından, teminat olarak, mahkeme veznesine veya mahkemenin uygun göreceği bir bankaya yatırılmasını şart kılmaktadır. Ancak alım bedelinin daha sonraki bir tarihte ödeneceği, sözleşmede kararlaştırılmışsa bu şartın yerine getirilmesi ge-rekli değildir. Aynı fıkranın başındaki bir kayıt ile bu nokta belirtilmiş bulunmaktadır.
Beşinci fıkrada, alım hakkına konu olan taşınmazın mül-kiyetinin alım hakkı sahibine ne zaman geçeceği saptanmış, eğer alım hakkı dava açılması yoluyla kullanılmışsa tıpkı önalım hakkındaki çözüm yolu kabul edilerek, mülkiyetin, davanın açıldığı tarihte geçeceği kabul edilmiştir. Söylemeye hacet yoktur ki, bunun mümkün olabilmesi için davanın kazanılması ve kararın kesinleşmesi gereklidir. Eğer alım hakkı noterlikçe yaptırılacak bildirim yoluyla kullanılmışsa, herhangi bir karışıklığa meydan kalmaması için mülkiyetin, hakkın kullanıldığı tarihte değil, hak konusu taşınmazın hak sahibi adına tescili tarihinde geçeceği kabul edilmiş ve böylece alım hakkının kullanılmasında (yenilik doğuran hak) nazariyesinden kısmen uzaklaşılmıştır. Bu fıkra da bir de taşınmazın yarar ve zararının, alım hakkı sahibine ancak mülkiyetin geçmesi tarihinden başlayarak ait olacağı esası kabul edilmiştir. Alım hakkı ile yasal önalım hakkının karşılaşması halinde, sözleşmesel önalım ile yasal önalım karşılaşmasındaki prensip kabul edilmiş ve yasal önalım hakkının tercih edileceği esası konulmuştur. Bu nokta 660 ıncı maddenin 6 ıncı fıkrasında saptanmış bulunmaktadır.
Bu maddenin son fıkrası alım hakkının düşmesini düzenlemektedir. Buna göre eğer sözleşmede alım hakkı için bir süre konulmuşsa, sürenin geçmesiyle bu hak düşer. Eğer süre konulmamışsa tapu kütüğüne verilen şerhin üzerinden on yıl geçmesiyle hak yine düşer. Şayet alım hakkı noterlikçe yaptırılan bildi-rim yoluyla kullanılmışsa, kullanıldığı tarihten başlayarak bir ay içerisinde alım parasının ödenmemesi halinde alım hakkı yine düşer. Burada, önalım hakkının düzenlenmesindeki üç aylık sürenin konulması uygun bulunmamıştır. Zira alım hakkını kullanmak isteyen kişi o hakka konu olan taşınmazın bedelini her an ödemeye hazır durumda bulunmalıdır. Bu ne-denle burada kısa bir müddet koymak zorunluluğu vardır. Alım hakkı sahibi bu hakkını kullandığını noter eliyle bildirdikten sonra, alım parasını uzun zaman getirmezse, bu hakka konu olan taşınmazın maliki çok kararsız bir durumda kalacak ve hatta bu kararsızlıktan zarar görebilecektir. İşte bu nedenle alım hakkı sahibi bu hakkını gerçekten ve ciddi olarak kullanmak istiyorsa noter eliyle yaptırdığı bildirimden sonraki bir ay içinde alım bedelini ödemelidir; ödemezse alım hakkı düşme-lidir. Bu hakkın dava yoluyla kullanılması halinde bu sakınca yoktur; zira alım karşılığının davacı tarafından mahkeme vez-nesine veya mahkemenin uygun göreceği bir bankaya yatırılması davanın bir şartı olarak kabul edildiğinden, alım hakkının dava yoluyla kullanılması durumunda bu hakkın düşmesiyle ilgili bir süre koymak zorunluğu kendiliğinden ortadan kalkar.
Böylece alım hakkı, niteliği bakımından önalımdan ayrıl-dığı bazı noktalar müstesna olmak üzere, esas itibariyle yu-karıda 658, 659, 659/A, 659/B maddelerinde düzenlenmiş bulunan yasal ve sözleşmesel önalım hakkına paralel bir çözüme bağlanmış ve 660 ıncı madde bu sebeple ayrıntılı olarak kaleme alınmış bulunmaktadır.’:
“2. Alım hakkı
Madde 660 - Alım hakkı, bir taşınmazın, bu hakka sahip olan kişinin tek taraflı iradesiyle ve sözleşmedeki şartlar uya-rınca satın alınması hakkıdır.
Tapu kütüğüne şerh verilen alım hakkı, bu hakka konu olan taşınmazın malikine ve onu edinen sonraki maliklere karşı şerhte gösterilen süre içinde noter eliyle yaptırılacak bildirim veya mahkemeye baş vurularak açılacak bir dava yoluyla kullanılır ve taşınmazın alım hakkı sahibi adına, şerhte yazılı para karşılığında tapu kütüğüne tescilini sağlar.
Alım sözleşmesi, önalım sözleşmesinin bağlı olduğu şekil-de yapılır.
Sözleşmede alım karşılığının daha sonra ödeneceği ka-rarlaştırılmamışsa alım davasının dinlenebilmesi için, şerhte yazılı alım parasının davacı tarafından mahkeme veznesine veya mahkemenin uygun göreceği bir bankaya yatırılmış olması şarttır.
Alım davası sonunda mülkiyet, alım hakkı sahibi lehine verilen kararın kesinleşmesi ve sözleşmede tersine kural yoksa, alım parasının eksiksiz ödenmesi şartiyle, alım davasının açıl-dığı tarihte; eğer alım hakkı noterlikçe yaptırılan bir bildirimle kullanılmışsa, taşınmazın alım hakkı sahibi adına kütüğüne tescili tarihinde geçer ve taşınmazın yarar ve zararı bu tarihlerden başlayarak alım hakkı sahibinin olur.
Tapu kütüğüne şerh verilen alım hakkı ile yasadan doğan önalım hakkı karşılaşırsa, önalım hakkı tercih olunur.
Alım hakkı için sözleşmede bir süre konulmamışsa, bu hak şerh tarihinden başlayarak on yıl geçmesi veya bu hakkın noter eliyle kullanıldığı tarihten başlayarak bir ay içinde alım parasının ödenmemesi halinde düşer.”
*
‘1) Terim ve ifade: Önalım, alım ve gerialım terimleri “şuf’a, iştira vefa” terimleri karşılığında uzun yıllardan beri Türk doktrininde kullanıla gelmekte, mahkeme kararlarına da geçmiş bulunmaktadır. Bu nedenle bu maddede dahi doktrinde yerleşmiş bulunan Türkçe terimler kullanılmış, öteki terim ve ifadeler, yukarıki maddelere uygun olarak kaleme alınmıştır.
2) Biçim değişikliği; Medenî Kanunumuzda “gerialım” hakkına ayrı bir madde özgülenmediği ve bunun alım hakkı ile birlikte 660 ıncı madde içerisinde kısaca düzenlendiği yukarıda 660 ıncı maddenin gerekçesinde belirtilmişti. Oradaki “genel düşünceler” kısmında gösterilen nedenlerle geri alım hakkının bağımsız bir madde içerisinde ayrıca düzenlenmesi kararlaştı-rılınca, madde numaralarının sırasını bozmamak için öntasa-rıya (660/A) numaralı bir madde eklenmiş bulunmaktadır. Bu madde yeni eklendiği için, eskisine göre bir biçim değişikliğinden söz edilemez. Ancak Medenî Kanunun yürürlükteki met-ninin 660 ıncı maddesinden alınarak bu hakkın ayrı bir madde içinde düzenlenmesi, bir bakıma, bir biçim değişikliği niteliğindedir.
3) Hüküm değişikliği: 660 ıncı maddenin yürürlükteki metninde gerialım hakkının niteliği belirtilmemiş ve bu hak tanımlanmamıştır.
Yukarıda 658 inci maddede önalım, 660 ıncı maddede ise alım haklarının ön tasarıda tanımlanmış olmasına paralel ola-rak 660/A maddesinin birinci fıkrasında da gerialım hakkı tarif edilmiştir. Böylece eski hukukumuzda geniş uygulaması bulunan “bey’i bilvefa” yani gerialım hakkının niteliği daha maddenin iki fıkrasında belirtilmiş ve böylece geri alım hakkının önalım ve alım haklarından ve taşınmaz satış vaadinden olan farkları göz önüne konulmuştur.
Maddenin ikinci fıkrası gerialım hakkının nasıl, kimlere karşı ve ne zaman kullanılabileceğini saptamaktadır. Bu kullanmada göz önüne alınacak süre tapu kütüğüne şerh verilmiş olan süredir.
Gerialım hakkının kullanılmasiyle güdülen amaç maddenin üçüncü fıkrasında belirtilmiş bulunmaktadır. Geri alım hakkı taşınmaz rehninin taraflarca özellikle alacaklı tarafından yeterli görülmediği durumlarda baş vurulan bir yoldur. Bundan başka bir kimsenin kendisi için manevi değer taşıyan meselâ baba yadigari bir taşınmazı satmak zorunluluğunda kalması halinde ona ileride yeniden sahip olabilme imkânını “gerialım hakkı” sağlar. Bu noktaların bir yasa maddesinde belirtilme-sinde tabiatiyle imkân yoktur. Maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen amaç satılan bir taşınmazın, satıcı tarafından, sözleş-medeki ve tapu kütüğü şerhindeki esaslara göre geri satınalınmasını ona sağlamak, başka bir deyimle sattığı taşınmazın, bir süre sonra yeniden kendi adına tesciline imkân vermektir. 660/A maddesinin son fıkrası alım hakkına ilişkin kurallara yollama yapmak suretiyle geri alım hakkının gerek şekli ve gerek kullanılması ve gerek bu kullanma sonucunda mülkiyetin ve taşınmazdaki yarar ve zararın kime ait olacağı, geri alım hakkının yasal önalım hakkı karşısındaki durumu nihayet gerialım hakkının düşmesi, alım hakkındaki kurallara bağlanmış bulunmaktadır. Bunların gerekçesi 660 ıncı maddeden sonraki (hüküm değişikliği) bahsinde ayrıntılı olarak belirtilmiş bulunduğu için burada bu noktalar üzerinde yeniden açıklama yapılması gerekli görülmemiştir.’:
“3. Gerialım hakkı
Madde 660/A - Gerialım hakkı, bir taşınmazın malikinin sattığı bir taşınmazı tek taraflı iradesiyle ve sözleşmedeki şartlar uyarınca geri satın alması hakkıdır.
Tapu kütüğüne şerh verilen gerialım hakkı, taşınmaz üzerinde bu hakka sahip olan kimse tarafından o taşınmazın malikine ve onu sonradan edinen maliklere karşı, şerhte gösterilen süre içinde kullanılır.
Geri alım davası ilgili taşınmazın şerhte yazılı para kar-şılığında eğer şerhte bir karşılık yazılı değilse ilk satış parası karşılığında gerialımcı adına tescili için açılır.
Gerialım hakkı alım hakkına ilişkin kurallara bağlıdır.”