• Adalet Komisyonu Raporu

     - Tasarının 535 inci maddesinin birinci fıkrasında ifade düzgünlüğünü sağlamak amacıyla redaksiyon yapılmıştır.



  • «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 535 - Yürürlükteki kanunun 482 nci maddesini karşılamaktadır.

    Maddenin kenar başlığı kaynak Kanunun 502 nci maddesinde olduğu gibi kaleme alınmıştır. Zira bu madde sadece okuyup yazamayan kişilerin vasiyetname-sini düzenlememektedir. Burada okuyup yazma bildiği hâlde bedensel bir özür nedeniyle imza yeteneğine sahip olmayan kişilerin vasiyeti de söz konusudur.

    Maddenin birinci fıkrası kenar başlığına uygun olarak yeniden kaleme alınmıştır. «Okuyamama veya imza edememe» yerine «bizzat okumaz veya oku-yamazsa ve bizzat imzalamaz veya imzalayamazsa» ifadesi kullanılmıştır.

    Maddenin ikinci fıkrası arılaştırılmak suretiyle yeniden kaleme alınmıştır.»



  • «1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 459 - Madde, yürürlükteki kanunun 482. maddesini karşılamaktadır.

    Yürürlükteki maddenin gerek başlığı gerekse metni, kaynak İsviçre Medenî Kanununun 502. maddesinden farklı olarak, maddede öngörülen usule ancak okuyup yazamayan vasiyetçiler ile başvurabileceği intibasını vermektedir.

    Buna mukabil 26.3.1962 tarih ve 23/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında «okuyup yazabilen bir vasiyet-çinin Medenî Kanununun 480 ve 482. maddelerindeki resmî vasiyet şekillerinden birisini, dileğine göre ve hiçbir sebep bildirmeğe veya resmî senede yazdırmağa yer olmaksızın seçebileceği ve 482. madde uyarınca düzenlenmiş bir resmî vasiyet senedinde vasiyetcinin imzası bulunmasının senedin muteberliği üzerinde hiçbir etkisi olmayacağı sonucuna varılarak İsviçre Medenî Ka-nununun metnine uygun bir çözüm kabul edilmiştir.

    Tasarıda da bu çözüm dikkate alınarak maddenin başlığı düzeltildiği gibi okuyup yazabilenlerin tutanağa geçirilecek im-zalı talepleri üzerine bu maddedeki usulün onlar için uygulanabileceğini belirten bir fıkraya da yer verilmiştir.

    Ayrıca, tanıkların açıklamalarının kendileri tarafından yazılmasının şart olmadığı, önemli olan hususun açıklamanın altının tanıklar tarafından imza edilmesi olduğu dikkate alı-narak, ikinci fıkranın ifadesi de düzeltilmiştir.’:

     

    «d. Mirasbırakan tarafından okunup imzalanmaksızın düzenleme

    Madde 459 - Mirasbırakan vasiyetnameyi kendisi oku-yamaz ve imzalamayazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde ona okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.

    Bu durumda tanıklar, mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini belirtmekle beraber vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini de vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imza ederler.

    Okuyup imzalayabilenler için de tutanağa geçirilecek im-zalı talepleri üzerine yukarıdaki düzenleme usulü uygulana-bilir.»


  • «1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Terimler yukarıki maddelere uygun duruma getirilmiş, ifade sadeleştirilmiştir.

    2) Biçim değişikliği, yoktur.

    3) Hüküm değişikliği: Bu gün yürürlükte bulunan me-tinde 482 nci maddenin gerek kenar başlığındaki ve gerek içindeki ifadenin, bu maddenin sanki yalnız okuyup yazma bilmiyenlerin yapacakları vasiyetlere dair olduğu şeklinde bir mana çıkmaktadır. Oysa maddenin özellikle Almanca ve İtalyanca metinlerinden ve kısmen de Fransızca metninin ifadesinden anlaşıldığına göre bu madde yalnız okuyup yazma bilmiyenler için değil, okur yazar oldukları halde vasiyetnameyi, meselâ elinde veya gözünde uğradığı bir kaza yüzünden veya diğer herhangi bir sebeple okuyup imzalaması imkânı bulunmayanlar hakkında da, hatta okur yazar oldukları halde vasiyetname metnini kendileri okuyup imzalamaksızın tanzim etmek iste-yenler hakkında da uygulanabileceği anlaşılmaktadır. Bu noktada gerek İsviçre gerek Türk müellifleri oy birliği halindedir. Türk mahkemelerinin tatbikatında bu nokta uzun zaman tereddütleri mucip olmuş, mahkemeler birbirlerine uymayan kararlar vermiş ve iş neticede tevhidi içtihada giderek Yargıtayın 26.3.1962 gün ve 23/3 sayılı içtihatı birleştirme kararı ile sonuca bağlanmıştır. Buna göre, okuyup yazabilen bir vasiyetçinin, Medenî Kanunun 480 inci ve 482 nci maddelerindeki resmî vasiyet şekillerinden birini, kendi dileğine göre ve hiçbir sebep bildirmeye veya resmi senede yazdırmaya yer olmaksızın seçebileceği ve 482 nci madde uyarınca düzenlenmiş bir resmi vasiyet senedinde vasiyetçinin imzasının o senedin muteberliği üze-rinde hiçbir etkisi olmayacağı sonucuna varılmıştır.

    Bütün bunlar gözönüne alınarak madde metni açık bir ifadeye bağlanmıştır.

    İkinci fıkraya «vasiyetnamenin kendi vasiyetini kapsadığı hususunun vasiyetçi tarafından memura bildirildiğinin» dahi tanıklar tarafından vasiyetnameye yazılıp veya yazdırılıp im-zalanacağı noktası eklenmiştir. Bu gün yürürlükte olan me-tinde ve İsviçre metninde tanıkların belirtecekleri husus sadece vasiyetnamenin kendileri yanında memur tarafından vasiyet-çiye okunduğudur. Vasiyetçinin bildirmesinin şerhte belirtilmesi şart kılınmamıştır. Medenî Kanun Komisyonu herhangi bir suistimale veya tereddüde meydan bırakmamak ve vasiyetçinin bu vasiyeti kabullendiğini açıkça belirtmek için, ikinci fıkrayı, yukarıda gösterildiği biçimde değiştirmiştir.’:

    «d) Vasiyetnamenin, vasiyetçi tarafından okunup imza-lanmaksızın düzenlenmesi

    Madde 482 - Vasiyetçi okur-yazar değilse veya vasiyetnameyi kendisinin okuması veya imzalaması imkânsız bulu-nursa, memurun vasiyetnameyi her iki şahidin yanında ona okuması ve bunun üzerine vasiyetçinin, vasiyetnamenin kendi vasiyetini kapsadığını bildirmesi gereklidir.

    Bu durumda tanıklar yalnız, vasiyetçinin bildirmesinin kendi yanlarında yapıldığına ve vasiyetçiyi tasarrufa yetenekli gördüklerine tanıklık etmekle kalmayarak vasiyetnamenin ken-di yanlarında memur tarafından vasiyetçiye okunduğunu ve vasiyetçinin de bu vasiyetnamenin kendi vasiyetini kapsadığını bildirdiğini vasiyetnameye yazıp veya yazdırıp imza ederler.»