-
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda Yer Alan Madde Gerekçesi
Tasarının 201 inci maddesi Alm.POK’nın 328. paragrafından kısmen esinlenilmiş olmakla beraber ondan tamamıyla farklı özgün bir maddedir. Bu farklılık ne ayrıntıda, ne de söylemdedir. Düzenlemelerin amaçları aynı ancak hükümleri değişiktir. Amaç, temelde kökenleri aynı olan payların yönetime etkilerini sınırlamaktır. Tasarıda kullanılabilecek oyların saptanmasında yavru şirketin oyları esas alınmış, yoksa ana şirketin toplam oylarına göre oy hakkı sınırlandırılmak yoluna gidilmemiştir. İkinci fıkra sınırlamanın kalktığı bir istisnai duruma yer vermiştir. Sınırlama 98 inci madde uyarınca bildirimle başlar.
Birinci fıkra: Birinci fıkra, bağlı şirketin hakim şirketin paylarını iktisap etmesi halinde, bu payların verdiği oyların tamamının her zaman kullanılamayacağını hükme bağlamaktadır. Anılan fıkra uyarınca, bağlı şirket hâkim şirketin ne kadar payına sahip olursa olsun en çok kendisinin sahip olduğu payların yüzde yirmibeşinin verdiği oyları kullanabilir. Mesela, yavru şirket ana şirketin sermayesinin yüzde kırkına sahipse, yüzde kırkın yüzde yirmibeşi olan yüzde on yavru şirketin kullanabileceği oyun sınırını gösterir. Geri kalan yüzde otuz donar. Buna karşılık esin kaynağı olan Alm. POK’da yavru ortaklığın payları değil de ana ortaklığın toplam oyları esas alınır ve yavru ortaklık ana ortaklığın toplam oylarının yüzde yirmibeşine kadar oy kullanmak hakkını elde eder. Mesela, ana şirkette imtiyazlılar da dahil olmak üzere ikibin pay varsa, buna karşılık yavru şirketin ana şirketin sermayesine iştiraki yüzde kırk olup, bu dörtyüz oy yapıyorsa yavru şirket dörtyüz oyun tümünü kullanabilir. Çünkü ana şirketin toplam oylarının dörtte biri yani sınır beşyüz oydur. Oysa aynı örnekte Tasarıya göre yavru şirket sadece yüz oy kullanabilir. Birinci fıkradaki kural ana şirketin paylarının veya oylarının çoğunluğuna sahip olmadığı halde topluluğu yöneten azınlıktaki pay sahiplerinin haksız bir olanaktan yararlanmasına engel olmak için öngörülmüştür. Kural topluluk hukukunda, kanun koyucuların hemen hemen daima yer verdikleri bir ilkeye dayanmakta ve nesnel adalet anlayışından kaynaklanmaktadır.
Kural sadece oy hakları için değil, payın verdiği diğer haklar için de geçerlidir. Çünkü, yukarıda işaret edilen nesnel adalet anlayışı, ana şirketin ve topluluğun karşılıklı iştiraklerle bir azınlığın menfaatine kullanılmasına engeldir. Ancak yavru ortaklığın iştirakinin ekonomik değerine zarar vermemek için rüçhan hakkı ile bedelsiz payları iktisap hakları istisna edilmelidir. Hüküm uyarınca kullanılmayan haklar kaybolmaz, donar ve bu payların devri ile yeni devralan donmuş hakları kullanma olanağına sahip bulunur. Kullanılmayan kısım toplantı ve karar nisaplarında hesaba katılmaz.
Bir ana şirketin birden çok yavru şirketi ile karşılıklı iştirakleri varsa her şirket açısından sınırlamalar ayrı olarak doğar. Tasarı ana şirketin birden çok yavru şirketle bu tür bir ilişki içinde bulunmasını, azınlıkta kalan pay sahipleri açısından olumsuz bir durum olarak değerlendirmekte ve yaygınlık kazanmasında hukuk politikası açısından sakınca görmektedir.
İkinci fıkra: İkinci fıkra uyarınca karşılıklı iştirak, iştirak eden şirketlerin her ikisi üzerinde de hakimiyet sağlıyorsa sınırlama ortadan kalkar. Çünkü karşılıklı iştirakin her iki şirkete de hakimiyet sağlaması halinde Tasarının 197 nci maddesi uyarınca her ikisi de bağlı her ikisi de hâkim şirket sayılır ve bu konumda bulunmanın sonuçlarına katlanır. Tasarı bu olumsuz konumu daha da ağırlaştırmak istememiştir.