• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 590 - Madde yürürlükteki Kanunun 532 nci maddesinden kısmen alınmıştır. Birinci fıkra hükmü arılaştırılmak suretiyle kaleme alınmıştır. Hüküm değişikliği yoktur.

    (1) ve (2) numaralı bent hükümleri daha anlaşılır bir şekilde kaynak Kanuna uygun olarak kaleme alınmıştır.

    Maddenin (3) numaralı bent hükmünde, mirasçılardan veya ilgililerden birinin istemi üzerine defter tutma istemi, bir aylık bir süreye tâbi tutulmuştur.

    Maddenin ikinci fıkrasında, yürürlükteki metinden farklı olarak defter tutma işleminin «bir ay içinde ikmal olunması» hükmü yerine bu işlemlerin «gecikmeksizin tamamlanması» hükmü getirilmiştir. Zira defter tutma ile ilgili işlemin bir çok olaylarda bir ay içinde tamamlanması olanaksızdır. Kanunda böyle bir sünenin konulması, çoğu zaman kağıt üzerinde kalmaktadır. Gerçekçi bir yaklaşımla, uygulanması olanaksız böyle bir süre konulması yerine, «gecikmeksizin» ölçüsü konularak, her somut olayın niteliğine göre bu işlemlerin tamamlanması olanağı getirilmiştir.

    Defter tutma ve mühürleme işlemleri, yürürlükteki metinde bir arada dü-zenlenmiştir. Uygulamadaki ihtiyaçlar göz önüne alınarak bu hususların ayrı hükümlerde ve ayrıntılı olarak düzenlenmesinin uygun olacağı düşünülmüş ve bu maksatla defter tutma ve mühürleme farklı maddelerde düzenlenmiştir.»



  • «1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 514 - Madde, yürürlükteki Kanunun 532. madde-sini karşılamaktadır. Yürürlükteki metinde terekenin yazımı ve mühürleme aynı hükümde çok kısa olarak düzenlenmiştir. Tasa-rıda, uygulamadaki ihtiyaçlar gözönüne alınarak bu hususların ayrı hükümlerde ve ayrıntılı olarak düzenlenmesinin uygun olacağı düşünülmüş ve bu maksatla terekenin yazımına bu maddede, mühürlemeye de müteakip maddede yer verilmiştir.

    Terekenin yazımı, yani tereke mallarının listesinin dü-zenlenmesi gereken haller, uygulamada ortaya çıkan ihtiyaçlar dikkate alınarak altı bend hâlinde belirtilmiştir.

    Yazım işlemi, mirasa ilişkin Tüzük hükümlerine göre yapılacaktır.’:

     

    «B. Terekenin yazımı

    Madde 514 - Aşağıdaki hallerde sulh hâkimi kendiliğinden veya bir ilgilinin istemi üzerine gecikmeksizin tereke mallarının listesini düzenler:

    1. Mirasın kaçırılması tehlikesi varsa,

    2. Mirasçıların tamamı belli değilse,

    3. Mirasçılardan biri veya bir kaçı ortada yoksa ve temsilcileri de bulunmazsa,

    4. Mirasçılar arasında vesayet altına alınmış olan veya alınması gereken kimse varsa,

    5. Mirasçılardan biri terekenin mühürlenmesini mirasbırakanın ölümünden itibaren bir ay içinde isterse,

    6. Haklarını elde etmeleri ciddî sebeplerden dolayı şüpheli bulunan mirasbırakanın alacaklıları ile vasiyet alacaklıları, mühürlemeyi, mirasbırakanın ölümünden itibaren bir ay içinde isterlerse,

    Yazım işlemi tüzük hükümlerine göre yapılır.»


  • «1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Terimler yukarıki maddelere uygun duruma getirilmiş, ifade sadeleştirilmiştir. Yürürlükte bulunan metinde kenarbaşlık hem mühürlemeyi hem defter tutmayı ifade edecek şekilde yazılmış olduğundan bu başlıktan «defter tutma» çıkarılmıştır.

    2) Biçim değişikliği: 532 nci maddenin yürürlükteki metni iki fıkradan oluşmuş ve birinci fıkra kendi içinde üç bende ayrılmıştır. Ön tasarıda ise bu maddeye yapılan eklemeler dolayısiyle madde üç fıkra haline gelmiş ve bunlardan birinci fıkra altı bende ayrılmıştır.

    3) Hüküm değişikliği: 532 inci maddenin İsviçre Medenî Kanunundaki aslı olan 552 nci madde şöyledir: «Kalıtın mühürlenmesi kanton hukukuna göre zorunlu olduğu takdirde bu mühürlemeye karar verilir». Kanton hukukuna yollama yapan böyle bir madde tabiatiyle Türk Medenî Kanununa alınamazdı. Bu sebeple Türk kanun koyucusu bu maddeyi, ondan sonra gelen madde ile birleştirerek, ikisini «mühürleme, defter tutma» kenar başlığı altında bir tek madde içinde düzenlemiş, başka deyimle, mühürleme ve defter tutmayı sebep ve kural bakımından birleştirmiştir. Oysa mühürleme kalıtın defterinin düzenlenmesinden önce veya onunla birlikte, hatta defter düzenlenmesinden sonra zorunlu olabilir. Bu nedenle iki işlemi birleştirip aynı madde içinde düzenlemek doğru değildir. İşte bu gerekçe ile; 532 inci madde yalnız mühürlemeye ve ön tasarıya eklenen 532/A maddesi de, defter tutmaya daha doğrusu «tedbir nite-liğinde olarak kalıtın listesinin yazılıp saptanmasına» özgülenmiştir. Mühürleme sebepleri konusunda İsviçre Medenî Kanunu kanton hukuklarına yollama yaptığı için, 531 nci maddenin gerekçesinde adları yazılmış olan kantonların bu konudaki ku-ralları gözden geçirilmiş ve ön tasarının 532 nci maddesi ona göre kaleme alınmıştır. Yürürlükte bulunan metindeki (1, 2 ve 3) numaralı bentler ön tasarının sırasiyle (4, 3 ve 5 ve altıncı) bentlerine tekabül etmektedir. Bunlardan yürürlükteki metnin (3) numaralı bendinde sadece; «mirasçılardan ve alâkadarlardan birinin talebi üzerine» denilmiştir. Burada bir çok eksiklikler vardır. Önce, mirasçılar mühürlemeyi ne kadar zaman içinde istiyebileceklerdir? Bu nokta açıklanmamıştır. Bundan başka «alâkadarlar» kimlerdir? Hangi şartlar altında ve ne süre içinde mühürlemeyi istiyebileceklerdir? İlgililerin durumu kanuni ve atanmış mirasçıların durumu ile eşit midir? Bu noktalar yürürlükteki metnin 532 nci maddesinin (3) numaralı bendinden anlaşılamamaktadır. Ön tasarıda bu noktalar belirtilirken ayrı-ca, bütün mirasçıların belli olmaması ve mirasın kaçırılması tehlikesinin bulunması durumlarını da gözönüne almak gerekir. İşte bütün bunlar göz önüne alınarak bu madde, yürürlükteki metne kıyasla ayrıntılı olarak yazılmıştır. Şöyle ki: a) Mirasın kaçırılması tehlikesi ve bütün mirasçıların belli olmaması durumu maddeye eklenmiştir. b) Kanuni ve atanmış mirasçıların ancak mirasbırakanın ölümü gününden başlıyarak en geç bir ay içinde mühürlemeyi istiyebilecekleri açıklanmıştır; c) İlgili sıfa-tıyla alacaklıların ve belli mal bırakılanların mühürlemeyi istiyebilmeleri, «haklarını elde etmelerinin ciddi sebeplerden dolayı şüpheli bulunması» durumu ile sınırlandırılmıştır. Keza bunların da «mirasbırakanın ölümünden başlıyarak en geç bir ay içinde mühürlemeyi istiyebilecekleri, ancak kendilerine teminat gösterilirse kalıtın mühürlenemiyeceği, eğer mühürlenmişse mührün kaldırılacağı», açıkça belirtilmiştir.

    Bütün bunlardan başka, kalıtın mühürlenmesi işi bu günkü uygulamada bazı tereddütler doğurmaktadır. Şöyle ki hangi zaruri eşya mühürlenmiyecektir? Kanunda bununla ilgili bir kural yoktur. Bu konuda Yargılama Usulü ve İcra İflâs Kanunlarındaki «hacizden istisna halleri»ne yollama yapmak doğru ve yeterli değildir; zira mühürleme ile güdülen amaç başkadır. Bu sebeple 532 nci maddeye, yukarıda adları açıklanan kanton mevzuatından bazılarından mülhem olarak «mirasbıra-kanla birlikte oturanların ihtiyaçlarını» gözönünde bulunduran bir fıkra eklenmiş ve «bu ihtiyaçların giderilmesi için zorunlu olan taşınır malların ve oturup barınmak için gerekli olan taşınmaz mal bölümlerinin mühürleme dışında bırakılacağı» açıklanmıştır. Şu noktayı da önemle belirtmek gerekir ki, söz konusu ihtiyaçların kimlerle ilgili olacağı takdir edilirken, bunların mutlaka mirasbırakanla birlikte oturan «kanuni mirasçı»lardan olması gibi, yanlış bir düşünceye kapılmamak gerekir. Meselâ ölenin çocukları varken kardeşleri mirasçı olmadıkları halde, kalıt mühürlenirken gerek taşınır, gerek taşınmaz mallardan, mühür dışı bırakılması zorunlu görülenlerin takdirinde, mirasbırakanla birlikte oturmakta olan kardeşlerin ihtiyacının da gözönünde bulundurulması lâzımdır.

    Mirasçılar ve ilgililer, kimi zaman, kalıtın mühürlenme-sini zorunlu görmeyebilirler ve bunun haksız olduğunu ileri sürebilirler. Böyle bir durumda onlara bir itiraz mercii göstermek lâzımdır. İşte 532 inci maddenin son fıkrası bu sebeple kaleme alınmış ve eklenmiştir: Mühürlemeye itiraz eden mirasçıların, mühürleme tarihinden başlıyarak yedi gün içinde; mühürleme istemleri red olunan ilgililerin ise red tarihinden başlıyarak yine yedi gün içinde asliye mahkemesinde itirazda bulunabilecekleri böylece kabul edilmiştir. Asliye mahkeme-sinin bu konudaki kararı idarî nitelikte olacağı için, temyize tabi olup olmadığı konusunda herhangi bir tereddütü önlemek üzere bu fıkraya, «asliye mahkemesinin bu husustaki kararının kesin olduğu» kuralı eklenmiştir. Böylece gerek İsviçre kantonlarından bazısının mevzuatından, gerek yürürlükteki metinden ve nihayet Türk uygulamasındaki tercübelerden yararlanılarak 532 nci madde yukarıdaki biçimde ayrıntılı olarak yazılmıştır.’:

     

    «B. Mühürleme

    Madde 532 - Aşağıdaki durumlarda sulh mahkemesi kendiliğinden veya bir ilgilinin istemi üzerine, gecikmeksizin kalıtı mühürler:

    1- Mirasın kaçırılma tehlikesi varsa;

    2- Mirasçılardan hiçbiri belli değilse;

    3- Mirasçılardan bir veya birkaçı ortada yoksa ve temsilcileri de bulunmazsa;

    4- Mirasçılar içinde vesayetli veya vesayet altına alınması gerekli kimse varsa;

    5- Mirasçılardan biri, kalıtın mühürlenmesini, mirasbıra-kanın ölümünden başlıyarak en geç bir ay içinde isterse;

    6- Haklarını elde etmeleri ciddi sebeplerden dolayı şüpheli bulunan alacaklılar ve belli mal bırakılanlar mühürlemeyi mirasbırakanın ölümünden başlıyarak en geç bir ay içinde isterlerse; şu kadar ki kendilerine teminat gösterilirse kalıt mühürlenmez ve mühürlenmişse mühür kaldırılır.

    Kalıt mühürlenirken mirasbırakanla birlikte oturanların ihtiyaçları için gerekli olan taşınır mallar bir tutanakla saptanıp güvenilirkişi (yediemin) olarak kendilerine bırakılır ve taşınmaz mallarnı, onların oturması için gerekli olan bölümleri mühürlemenin dışında bırakılır.

    Mirasçılar mühürlemeden, alacaklılar ve belli malbıra-kılanlar ise mühürleme istemlerinin reddinden başlıyarak yedi gün içinde mühürlemeye veya istemin reddine karşı asliye mah-kemesinde itirazda bulunabilirler; asliye mahkemesinin bu ko-nuda vereceği karar kesindir.»