• Adalet Komisyonu Raporu

     «Tasarının 506 ncı maddesinin birinci fıkrasının [4] numaralı bendinde geçen “altsoy ve ana ve baba zümresiyle” ifadesi, sağ kalan eşin altsoyla birlikte mirasçı olması durumunda alacağı pay ile ana ve baba zümresiyle birlikte  mirasçı olması durumunda alacağı pay farklı olduğundan ve bu paylara göre belirlenecek saklı pay oranları değişeceğinden, bu durumun vurgulanması bakımından «altsoy veya ana ve baba zümresiyle» şeklinde değiştirilmiştir.



  • «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 506 - Yürürlükteki Kanunun 453 üncü maddesini karşılamaktadır.

    Maddede dört bent hâlinde saklı paylı mirasçılar ve bunların saklı payları hükme bağlanmıştır.

    Mirasbırakanın tasarruf özgürlüğünün genişletilmesi yönündeki eğilimler göz önünde tutularak saklı pay oranları yeniden belirlenmiştir. Saklı paylı mirasçılarda değişiklik yapılmamasına rağmen, bunların alacakları saklı pay oranlarında mirasbırıkanın tasarruf özgürlüğü lehine azaltma yoluna gidilmiştir. Bu anlamda olmak üzere yürürlükteki metinde altsoy için miras payının dörtte üçü olarak öngörülen saklı pay oranı, miras payının yarısına; ana ve baba için miras payının yarısı olarak öngörülen saklı payın dörtte bire; kardeşler için miras payının dörtte bir olarak öngörülen saklı payın sekizde bire indirilmesi uygun bulunmuştur.

    Yapılan bu değişiklik İsviçre Medenî Kanununun 471 inci maddesindeki ilk iki bent ile paralellik göstermektedir. İsviçre Medenî Kanununda kardeşler saklı paylı mirasçı olmaktan çıkarıldığı hâlde, Türk aile yapısı ve yakın aile bağları göz önünde tutularak kardeşlerin hiç olmazsa miras payının sekizde biri oranında saklı paylı olmaları kabul edilmiştir.

    Maddenin (4) numaralı bendi sağ kalan eşin saklı payı ile ilgilidir. Bu bent hükmü 23.11.1990 tarihinde yürürlüğe konulan 3678 sayılı Kanunla yakın bir tarihte değiştirilmiş idi. Bu değişikliğin amacı, genel eğilime uygun olarak sağ kalan eşin daha etkin bir şekilde korunmasıydı. Ancak 3678 sayılı Kanunun bu genel amacıyla, Yürürlükteki Kanunun 453 üncü maddesinin (4) numaralı ben-dinde yapılan değişikliği bağdaştırmak mümkün olmamıştır. Zira (4) numaralı bent hükmü ile sağ kalan eşin üçüncü zümrede büyük ana ve babalarla birlikte mirasçı olması hâlinde, saklı pay oranı mevcut düzenlemeye nazaran arttırılmamış, azaltılmıştır. (4) numaralı bent hükmü 3678 sayılı Kanunla değiştirilmeden önce, sağ kalan eş, üçüncü zümre ile birlikte mirasçı olduğunda miras payı 1/2 mülkiyet ve 1/4 intifa hakkına sahip idi. Buna göre sağ kalan eşin saklı payı 1/2 oluyordu. 3678 sayılı Kanunla yapılan değişiklikte sağ kalan eşin üçüncü zümrede büyük ana ve babalarla mirasçı olduğunda yasal miras hakkının yarısı oranında saklı pay alması kabul edilmiştir. Sağ kalan eş büyük ana ve babalarla mirasçı olduğunda terekeden 3/4 mülkiyet payı aldığından, saklı payı ise bunun yarısı olan 3/8 olmaktadır. Bu oran, değişiklikten önce sağ kalan eşin 4/8 oranındaki saklı payından daha az olmaktadır.

    3678 sayılı Kanunla getirilen bu olumsuz değişikliği gidermek üzere, ayrıca sağ kalan eşin ikinci zümre ile birlikte mirasçı olması hâlinde saklı pay oranını arttırmak amacıyla bu bent hükmü yeniden düzenlenmiştir. Bu yeni düzenlemeyle sağ kalan eşin altsoy ile birlikte mirasçı olması hâlinde terekeden alacağı 1/4 oranındaki miras payının tamamını; ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde terekeden alacağı 1/2 oranındaki miras payının tamamını; büyük ana ve büyük babalar ile birlikte mirasçı olması hâlinde ise terekeden alacağı miras payının 3/4 ünü saklı pay olarak alması sağlanmıştır.

    Yürürlükteki Kanunun 453 üncü maddesinin ikinci fıkrası indirilmiş saklı pay oranlarıyla ilgilidir. Bu fıkra hükmü maddeye alınmamıştır. Zira yasal mirasçılardan saklı paylı mirasçıların saklı pay oranları, sağ kalan eş dışında oldukça düşürülmüş olduğundan, ayrıca maddenin ikinci fıkrasında öngörülen amaçlara yönelik tasarrufların bulunması hâlinde indirilmiş saklı pay oranlarının kabul edilmesine gerek görülmemiştir. Kaynak Kanuna uygun olarak saklı pay miktarları tek tip olarak düzenlenmiş; saklı payın azaltılmış diğer bir şekline yani saklı payın niteliğinden farklı bir saklı pay kurumuna yer verilmemiştir. Diğer taraftan, 570 inci maddeye eklenen bir fıkra ile kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı vakıf ve derneklere yapılan ölüme bağlı tasarruflar ile sağlararası kazandırmaların tenkiste sıra açısından en son tenkis edileceğine ilişkin özel bir düzenleme yapılması uygun ve yararlı görülmüştür.»



  • «1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     

    ‘Madde 430 - Madde, yürürlükteki Kanunun 453. maddesini karşılamaktadır. Maddede saklı pay düzenlenmektedir.

    Genel eğilimin saklı payı azaltarak miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı arttırmak olduğu ve bundan önce hazırlanan ön tasarıda da bu eğilimin dikkate alındığı gözönünde tutularak, saklı paylı mirasçıların saklı paylarının oranında azaltma yapılmıştır.

    Altsoy için tanınan saklı pay dörtte üçten yarıya; baba ve ana için saklı pay yarıdan üçte bire; kardeşler için saklı pay dörtte birden altıda bire indirilmiştir.

    Eşin mirasçılığında intifa hakkının kaldırıldığı gözönün-de tutularak, eşin saklı payı yeniden düzenlenmiştir. Sağ kalan eşin altsoy ile birlikte mirasçı olması hâlinde saklı payında yürürlükteki kanuna nazaran bir farklılık meydana gelmeyecektir. Diğer hallerde eşin saklı payı da azaltmış bulunmaktadır.

    Diğer taraftan kamu görevi niteliğindeki işlerin yapımı için vakıf kurulmasında saklı payı düzenlemek için 903 sayılı Kanunla kabul edilmiş olan hükümlerden saklı pay oranını indiren esas, tasarıya aynen alınmış, buna mukabil saklı pay hesaplarını fevkalade güçleştiren ve doktrinde ciddî şekilde eleştirilen saklı gelire ilişkin tasarıda yer verilmemiştir. Böylece hesabı güçleştiren ve Medeni Kanunla bağdaşması güç olan saklı gelir hükümleri yerine kamu yararına vakıflar lehine saklı payı esaslı şekilde indiren hükümle yetinilmesi uygun ve yararlı bulunmuştur.’:

     

    «II. Saklı pay

    Madde 430 -  Saklı pay aşağıdaki miktarlardan ibarettir:

    1. Altsoydan her biri için kanunî miras hakkının yarısı,

    2. Baba ve anadan her biri için kanunî miras hakkının üçte biri,

    3. Kardeşlerden her biri için kanunî miras hakkının altıda biri,

    4. Sağ kalan eş için, altsoyla birlikte mirasçı olması hâlinde kanuni miras hakkının tümü, diğer hallerde kanunî miras hakkının yarısı.

    Kamu yararına yapılan karşılıksız kazandırmalarda ve gelirlerinin yarısından fazlası kamu görevi niteliğindeki işlerin yapımına bırakılarak vakıf kurulmasında saklı pay, yukarıda gösterilen miktarların üçte biri oranındadır.»


  • «1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     

    ‘1) Terim ve ifade: 452 nci maddenin gerekçesinde ayrıntılı olarak gösterilen sebeplerle, gerek kenar başlıkta, gerek maddenin metninde «mahfuz hisse» terimi yerine «dokunulmaz pay» terimi kullanılmıştır.

    2) Biçim değişikliği: Bu maddeye «Türk Kanunu Mede-nîsi’nin Birinci Kitabının İkinci Babı Üçüncü Faslının Değiştirilmesi, Bu Kanuna Bazı Madde ve Fıkralar Eklenmesi, Bazı Vakıfların Vergi Muafiyetinden Faydalandırılması Hakkında 13.7.1967 gün ve 903 sayılı Kanun» (yayım tarihi: 24.7.1967) ile Medenî Kanunun 453 üncü maddesinin sonuna üç fıkra eklenmiş bulunduğu için, madde, - birinci fıkrası ayrı ayrı dört bent-ten ibaret olmak üzere - madde dört müstakil fıkra haline gelmiştir.

    3) Hüküm değişikliği: «Dokunulmaz pay» (mahfuz hisse) müessesesi Miras Hukukunun en tartışmalı ve çekişmeli hukukî kurumlarından biridir.

    Medenî Kanunumuzun «dokunulmaz pay» olarak koymuş olduğu bu sınırlar, tasarruf serbestliği ilkesine değil, mec-burî kanunî miras ilkesini koruma düşüncesine dayanmaktadır. Yukarıda miras bahsinin başında ayrıntılı olarak belirtildiği gibi her iki ilkenin de kendine göre gerekçeleri vardır. Tasarruf serbestliği, fertlerin, ölümden sonra geçerli olmak üzere, malvarlıkları üzerinde dilediği gibi tasarruf edebilmesi esasına dayandığından, bireysel özgürlüğü, tasarruf özgürlüğünü, çalışıp kazanma enerjisini daha çok destekler. Mecburi Kanunî miras ilkesiyse aile bütünlüğünü korur ve servetin dağılmasını, az çok, önler. Bu iki sistemden yalnız birini, ya da ötekini kabul edip uygulamak büyük sakıncalar doğuracağından İsviçre Medenî Kanunu ortalama bir sistem kurmak istemiş, bir yandan kanu-nen zorunlu miras, yani «dokunulmaz pay» ilkesini koyarak aileyi korurken, öte yandan bu pay dışında kalan miktarda mirasbırakanın serbestçe tasarrufunu yani «tasarruf oranı» müessesesini kabul ederek bireysel özgürlüğü ve kişinin ölüme bağlı tasarruf hürriyetini muhafaza etmiştir. Ancak İsviçre Me-denî Kanununun ve ondan alınmış olan Medenî Kanunumuzun 453.(İsviçre mad.471) maddesinde kabul edilmiş olan oranlar, tam ortalama bir nitelikde olmayıp, kanunen mecburî olan miras yönünü daha geniş tutmuştur. Bu konuda değiştirici nitelikte bir karar vermezden önce Fransız, Alman ve İtalyan Medenî Kanunlarındaki «dokunulmaz pay» oranları gözden ge-çirilmiştir: Alman Medenî Kanununda kardeşlere dokunulmaz pay tanınmamış ve altsoya tanınmış olan dokunulmaz pay oranlarının, bizim Medenî Kanunumuzdakine kıyasla, daha düşük olduğu görülmüştür. Bu kanunun 2303.maddesine göre altsoyun, ana babanın ve sağ kalan eşin dokunulmaz payları, kanunî miras haklarının yarısıdır; yukarıda belirtildiği gibi, kardeşlere dokunulmaz pay tanınmamıştır. Fransız Medenî Ka-nununun 916. maddesi, üstsoy ve altsoydan mirasçı bırakmayan kimsenin bütün mallarında ölüme bağlı olarak veya olmayarak tasarruf edebileceğini kabul etmiş ve böylece dokunulmaz payı, yalnız üstsoy ve altsoy için tanımıştır; altsoy için tanınan doku-nulmaz pay, sağ bulunan sayısına göre ayarlanmıştır (Fransız MK. mad.913) İtalyan Medeni Kanunu, dokunulmaz payı sadece altsoy üstsoy ve eşler için kabul etmiş bulunmakta (İtalyan MK. mad.536-540) dır. Kardeşler için bunu kabul etmemiştir. İtalyan Medenî Kanununda kabul edilmiş dokunulmaz pay, Fransız Medenî Kanunundaki çözüme yakınlaşarak, altsoyun sayısına göre ayarlanmıştır.

    Bütün bu sistemlerin ve çözüm yollarının, bizim memleketimizin ihtiyaç ve gerçeklerine uygun olmadığı ve İsviçre Medenî Kanunundan alınan bugünkü dokunulmaz pay nispetlerinin ise yurt ihtiyaçlarını tam olarak karşılamadığı gö-rülerek bu nisbetler bir taraftan mirasbırakanın tasarruf serbestliğini gözetecek, öte yandan aile bütünlüğünü koruyacak biçimde yeniden ayarlanmış ve bu yapılırken tam ortalama bir sisteme varılmağa çalışılmıştır. Böylece: 1) altsoydan herbiri için dokunulmaz pay, kanunî miras hakkının dörtte üçünden yarı-sına; 2) Ana babadan herbiri için, kanunî miras hakkının ya-rısından üçte birine; 3) kardeşlerden herbiri için kanunî miras hakkının dörtte birinden sekizde birine indirilmiştir.

    Bu tasarının dörtyüzkırkbirinci maddesinde mirasbıra-kanın altsoyu ile birlikte sağ kalan ana ve babasına bir gelir hakkı tanındığı için, 453. maddenin iki numaralı bendine «Ka-nunî Mirastan Mülkiyet Hakkının» deyiminin eklenmesi gerekli görülmüştür. Eğer mirasbırakanın altsoyu bulunduğu için ana ve babasına sadece gelir hakkı sağlanmışsa bu gelir hakkının bir dokunulmaz payı yoktur ve hukukî bakımdan da olamaz. 4) Sağ kalan eşe gelince; Medenî Kanun Komisyonu eşin füruğ ile birlikte mirasçı olması durumu ile füruğ dışındaki kanunî mirasçılarla birlikte veya tek başına mirasçı olması durumunu birbirinden ayırmış, birinci durumda eşi kanuni miras hakkının hepsini; ikinci durumda ise, kanuni miras hakkının yarısını dokunulmaz pay olarak kabul etmiştir. Gerekçenin başında belirtildiği gibi bu maddeye 903 sayılı kanunun ikinci maddesi ile, vakıflar bakımından üç ayrı fıkra eklenmiştir. Bu eklemenin gerekçesi elbette 903 sayılı kanun tasarısında ve bu kanunun yasama meclislerindeki müzakerelerinde vardır.

    (Not: Biz Medenî Kanun ön tasarısının hazırlayıcısı ve raportörü olarak bu 903 sayılı yasaya muhalifiz; çünkü bunun vergi kaçırmaya elverişli ve hazine aleyhine bir yasa olduğu inancındayız. Bu bakımdan bu yasanın tamamen kaldırılması ve 453. maddeye bu yasa ile eklenmiş olan son üç fıkranın Medenî Kanundan çıkarılması kanaatini taşıyoruz. (HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU)’:

     

    «II. Dokunulmaz Pay

    Madde 453 - Dokunulmaz pay aşağıdaki miktarlardan ibarettir:

    1- Altsoydan herbiri için kanunî miras hakkının yarısı;

    2- Ana babadan herbiri için kanunî mirastan mülkiyet hakkının 1/3 i;

    3- Kardeşlerden herbiri için kanunî miras hakkının se-kizde biri;

    4- Sağ kalan eş için, altsoyla birlikte mirasçı olması halinde kanunî miras hakkının hepsi; öteki kanunî mirasçılarla birlikte veya tek başına mirasçı olması halinde kanunî miras hakkının yarısı.

    Kamu yararına yapılan bağışlamalarda ve gelirlerinin yarısından çoğu kamu görevi niteliğindeki işlerin yapımına bırakılarak kurulacak vakıflarda dokunulmaz pay, mirasçının sosyal durumuna uygun nafakadan az olmamak üzere, yukarıda gösterilen miktarların üçte biri oranındadır.

    Ancak vakfın gelirinin yüzde yirmisi kendisine bırakılan dokunulmaz paylı mirasçılar indirim davası açamazlar. Vakfın gelirinin yüzde yirmisinin dokunulmaz paylı mirasçılara bı-rakılması durumunda, onların yalnız dokunulmaz paylı mirasçıları bu gelirden yararlanabilirler; daha sonra gelen do-kunulmaz paylı mirasçılara ancak vakıf senedinde açık kural bulunmak şartıyla nafaka yardımı yapılabilir.»