-
“1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe
“Madde 426 - Yürürlükteki kanunun 376 ncı maddesini karşılamaktadır.
Bu madde ile başlayan birinci bölümün beşinci ayırımın başlığı içeriğine uygun olarak, “yasal danışmanlık” deyiminin de eklenmesi suretiyle “Kayyımlık ve Yasal Danışmanlık” biçiminde düzenlenmiştir. Yürürlükteki metinde yer alan “sulh mahkemesi” deyimi yerine “vesayet makamı” deyimi kullanılmıştır.
Maddede başka bir hüküm değişikliği yoktur. Sadece birinci benddeki “gaip olmak” ifadesi gaiplik kurumu ile karıştırmaya elverişli olduğundan bunun yerine “başka bir yerde bulunma” ifadesine yer verilmiştir. Buna göre, kayyım atanması için kişinin mutlaka nerede olduğunun bilinmemesi gerekmeyip, nerede olduğu bilinmesine rağmen ivedi bir işini kendisi görebilecek durumda olmaması yeterli sayılmıştır."
-
“1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe
‘Madde 357 - Madde, yürürlükteki kanunun 376. madde-sini karşılamaktadır. Bu madde ile başlayan onuncu bölümün beşinci ayırımının başlığı muhtevasına uygun olarak, “kanunî danışmanlık” deyiminin de eklenmesi suretiyle, “kayyımlık ve kanunî danışmanlık” olarak düzenlenmiştir. Yürürlükteki me-tindeki “sulh mahkemesi” deyimi yerine “sulh hâkimi” deyimi kullanılmıştır. Başlık ile uyum sağlanması için ilk fıkrada “temsil kayyımlığından” söz edilmiştir.’:
“A. Kayyımlığı gerektiren haller
I. Temsil ihtiyacı
Madde 357 - Sulh hâkimi aşağıda yazılı olan veya ka-nunda gösterilen diğer hallerde bir ilgilinin isteği üzerine veya kendiliğinden bir temsil kayyımı atar:
1. Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse,
2. Bir işte kanunî temsilcinin yararı ile küçüğün veya kısıtlının yararı çatışıyorsa,
3. Kanunî temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.”
-
“1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe
‘1) Terim ve ifade: Terimler öteki maddelere uygun duruma getirilmiş, ifade sadeleştirilmiştir. Özellikle (3) numaralı bentde, İsviçre aslının Almanca metninde olduğu gibi, kanunî temsilcinin engelinin, temsilcilik görevini yapma hususunda bir engel olduğu açıklanmıştır.
2) Biçim değişikliği, yoktur.
3) Hüküm değişikliği: Kayyımlık müessesesi Medenî Kanuna, genel olarak geçici durumlarda bir çözüm yolu olmak üzere konulmuş bir müessesedir ve bu sebeple geçici bir nitelik taşır. Şöyle ki: Ya belli bir işin görülmesinde veya bir malvarlığının veya belirli bir paranın muayyen bir müddet için yönetilmesinde kayyımlığa başvurulur. Bu sebeple bazen temsil, bazen yönetim, bazı durumlarda da hem temsil hem yönetim işleriyle görevli olmak üzere kayyım atanır. Kayyımlığın böyle çeşitli türlerini birbirinden ayırmak için 376 ncı maddenin kenar başlığı (temsil kayyımlığı), 337 nci maddenin kenar başlığı ise (yönetim kayyımlığı) şeklinde değiştirilmiştir. 376 ncı maddenin metninde ise (alâkadarın istidası) yerine, aslında olduğu gibi (bir ilgilinin istemi) kelimeleri konulmuştur. Bu maddenin (1) numaralı bendinde (gaip olmak) kelimeleri yerine (ortada bulunmamak) kelimeleri yetiştirilmiştir. Böylece yanlış anlama ve uygulamanın önüne geçilmiş olacaktır; zira bu maddede sadece (gaiplik) müessesesine ilişkin 31 inci ve müteakip maddeler anlamında bir (gaiplik) değil, aynı zamanda bir yerde belirli ve çok ivedi bir işin görülmesi gerektiği sırada ortada bulunmamak veya çok uzaklarda olmak veya bir ceza yüzünden mahkemece bir süre için kimseyle görüşmemesine karar verilmiş (ihtilattan men edilmiş) olmak gibi sebepler de bahis konusudur. Bütün bu düşüncelerle yukarıki değişiklik yapılmıştır. Ancak bütün bu değişiklikler maddede özlü ve köklü bir kural değişikliği niteliğinde olmayıp, bir çeşit açıklama ve yorum niteliğindedir.’:
“A. Kayyım atanmasını gerektiren durumlar.
I. Temsil kayyımlığı.
Madde 376 - Vasilik makamı, aşağıda yazılı olan ve ayrıca yasada gösterilen durumlarda, bir ilgilinin istemi üzerine veya kendiliğinden bir kayyım atar:
1- Ergin bir kimse, hastalığı veya ortada bulunmaması yüzünden veya benzeri bir sebeple çok ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse;
2- Bir işde kanunî temsilcinin çıkarı ile küçüğün veya kısıtlının çıkarı birbirine karşıt olursa;
3- Kanunî temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel çıkarsa.”