-
“1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe
“Madde 296 - Bu maddede tanımanın alenîleşmesi ve hukukî sonuçlarının gerçekleşmesinin kolaylaştırılması için yapılması gerekli işlemler, 1984 tarihli Öntasarının 282 nci maddesi örnek alınarak düzenlenmiştir. Madde, yürürlükteki Kanunun 291 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmünü karşılamakta ve daha geniş bir düzenleme içermektedir.”
-
“1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe:
‘Madde 282 - Madde, yürürlükteki Kanunun 291. madde-sinin ikinci fıkrasını karşılamaktadır. Tasarıda tanımanın aleni-leşmesi ve hukukî sonuçlarının gerçekleşmesinin kolaylaştırılması için yapılması gerekli işlemler daha geniş bir şekilde düzen-lenmiştir.’:
“II. Bildiri
Madde 282 - Tanıma, beyanı alan nüfus memuru, sulh hâkimi, noter veya vasiyetnameyi açan hâkim tarafından baba-nın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildi-rilir.
Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu, tanımayı çocuğa, anası çocuk vesayet altında ise vesayet makamına bil-dirir.“
-
“1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe:
‘1) Terim ve ifade: Terimler öteki maddelere uydurulmuş, ifade sadeleştirilmiştir.
2) Biçim değişikliği, yoktur.
3) Hüküm değişikliği: Bu madde şimdi yürürlükte olan metnin aynı maddesini, yani gene 291 inci maddesini karşılamaktadır. Maddenin birinci fıkrasında herhangi bir kural deği-şikliği, yoktur. Sadece ifade sadeleştirilmiştir. İkinci fıkrada, tanımanın bildirileceği mercî değiştirilerek (tanınan kimsenin) yerine (babanın) kelimesi konulmuştur. Esasen Medenî Kanun vaktiyle Türkçe’ye çevrilirken (tanıyan kimsenin kayıtlı bulunduğu yerin nüfus memuru) denilecek yerde, yanlış olarak (ta-nınan kimsenin) denilmiştir. Bunlardan her ikisi de memleke-timizin gerçeklerine uymamaktadır. Bu bildirmenin, çocuğu tanıyan babanın kayıtlı bulunduğu yerin nüfus memuruna bil-dirilmesi daha uygun görülmüştür; zira çocuk büyük babası tarafından tanınmış olsa bile, miras, soyadı ve diğer hukukî durumlar bakımından herşeyden önce babaya bağlı olacağı için, tanımanın babanın kayıtlı bulunduğu yerin nüfus memuruna bildirilmesi ve o yerin nüfusuna kaydedilmesi gereklidir. Yine ikinci fıkrada, (tanımanın mahkeme huzurunda yapılacak bir beyanla da mümkün olacak şekilde) esaslı bir değişiklik yapıl-mıştır. Tanıma gibi evlilik dışı çocuklar için herzaman uygulanması arzu edilen bir müesseseyi kolay işler bir duruma getirmek amacıyla ve evladedinmede dahi Medenî Kanunumuzun mahkemelere görev yüklediği de gözönünde bulundurularak, asliye mahkemesinde yapılacak ve tutanağa geçirtilecek bir beyanla tanımanın mümkün olması, (evlilik dışı çocuklar) problemine oldukça önemli bir kolaylık ve ferahlık sağlıyacaktır. Bundan başka, tanınan çocuğun henüz ergin olmaması yani küçük olması durumunda velayet işlerinin, bu tasarının 305 inci maddesinin son fıkrası gereğince düzenlenmesini mümkün kılmak için, ayrıca vesayet makamına bildirme zorunluluğu konul-muştur. Bununla birlikte, bildirme tanımanın geçerli olmasının esaslı bir şartı değildir; yani tanıma, bu bildirme yapılmadan önce de geçerli olur. Vesayet makamına haber verme ödevi, tanımaya ait resmî senedi düzenleyen notere veya huzurunda tanıma beyanı yapılan veya tanımayı kapsayan vasiyetnameyi açan yargıca düşer.’:
“A. Tanıma
I. Şartları ve şekli.
Madde 291 - Evlilik dışı çocuk ancak babası tarafından; babasının ölümü veya sezginliğini devamlı olarak kaybetmesi durumunda, babasının babası tarafından tanınabilir.
Tanıma resmî senetle veya ölüme bağlı tasarrufla veya mahkeme huzurunda yapılacak bir bildirme ile olur ve tanımayı belgeleyen makam veya ölüme bağlı tasarrufu açan yargıç veya ilgililer tarafından babanın kayıtlı bulunduğu yerin nüfus memuruna ve, tanınan küçük ise ayrıca vasilik katına bildirilir.”