• Adalet Komisyonu Raporu

     «Tasarının 639 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki «on yıl geçmesiyle» ibaresi «on yıl geçmekle» şeklinde değiştirilmiştir.»



  • «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     Madde 639 - Yürürlükteki kanunun 579 uncu maddesini karşılamaktadır.

    Madde İsviçre Medenî Kanununun 600 üncü maddesindeki aslına uygun olarak iki fıkra hâline getirilmiştir.

    Yürürlükteki maddenin birinci fıkrasındaki «kendi hakkının racih oldu-ğuna» ifadesi «kendisinin mirasçı olduğunu» şeklinde değiştirilmiştir. Ayrıca aynı fıkrada «zilyat bulunduğuna» ifadesi, «elinde bulundurduğunu» şeklinde değiş-tirilmiştir. Zira zilyet olma kavramı «elinde bulundurma» kavramından daha dar bir kavramdır. Kişi zilyet olmaksızın da tereke malını elinde bulundurabilir.

    Kaynak kanunun 600 üncü maddesinde, miras sebebiyle istihkak davasının zamanaşımı süresi iyiniyetli olmayan zilyetlere karşı otuz yıldır. Bu süre yürürlükteki kanuna bu şekilde alınmıştır. Ancak bu süre İsviçre’de olağanüstü zamana-şımı ile taşınmaz mülkiyetini kazanma süresi ile paraleldir. Bizde ise olağanüstü zamanaşımı ile taşınmaz mülkiyetin kazanılmasında İsviçre’den farklı olarak otuz yıl değil, yirmi yıllık süre kabul edilmiştir. Bizde de, olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanmaya ilişkin yirmi yıllık süre ile miras sebebiyle istihkak davası arasında paralellik sağlanmak üzere, bu süre yirmi yıl olarak kabul edilmiştir.

    Yürürlükteki kanunun 580 inci maddesinde muayyen mal vasiyeti alacaklısına tanınmış olan zamanaşımı süresiyle ilgili hüküm, 602 nci maddeye alınmıştır. Çünkü 602 nci maddenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, 580 inci madde vasiyet alacaklılarıyla ilgilidir. Bu nedenle, bu alacaklıların zamanaşımı ile ilgili sorunun da kaynak kanunun 601 inci maddesinden farklı olarak orada çözümlenmesinin daha isabetli olacağı düşünülmüştür.



  • «1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 563 - Madde, yürürlükteki kanunun 579. madde-sini karşılamaktadır; kaynak İsviçre Medenî Kanununun 600. maddesine uygun olarak iki fıkra hâlinde düzenlenmiştir.

    Kaynak İsviçre Medenî Kanununun 600. maddesine göre, miras sebebiyle istihkak dâvasının kötüniyetli zilyetlere karşı zamanaşımı süresi otuz yıldır. Bu süre yürürlükteki kanuna alınmıştır. Halbuki bu süre İsviçre’de olağanüstü (sicildışı) za-manaşımı ile taşınmaz mülkiyetini iktisap etme süresi ile pa-raleldir. Yürürlükteki kanunumuzda olduğu gibi, tasarıda da olağanüstü (sicildışı) zamanaşımı ile taşınmaz iktisabı için ön-görülen süre yirmi yıldır. Bu sebeple tasarıda miras sebebiyle istihkak dâvası zamanaşımının en uzun süresi de yirmi yıl olarak kabul edilmiştir.’:

    «C. Zamanaşımı

    Madde 563 - Miras sebebiyle istihkak dâvası, dâvacının kendisinin mirasçı olduğunu ve iyiniyetli dâvalının terekeye veya tereke malına zilyet bulunduğunu öğrendiği tarihten iti-baren bir yılın ve herhalde mirasbırakanın ölümünden veya vasiyetnamenin açılmasından itibaren on yılın geçmesi ile za-manaşımına uğrar.

    Kötüniyetli zilyetlere karşı zamanaşımı süresi yirmi yıl-dır


  • «1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: İfade sadeleştirilmiş, terimler yukarıki maddelere uygun duruma getirilmiştir.

    2) Biçim değişikliği: Bu madde müstakil iki kuralı kapsadığından, aslında olduğu gibi iki ayrı fıkra haline konul-muştur.

    3) Hüküm değişikliği: Yukarıda 577 inci maddede yapıl-mış olan kural değişikliğiyle ahenkli bir hale koymak için 579 ncu maddede yalnız üstün haklı değil ortak ve eşit haklı mirasçıların da mirasçılık davasındaki zamanaşımı gözönüne alınmış ve otuz yıllık süre yirmi yıla indirilmiştir. Medenî Kanunumuz İsviçre’den alınırken bu maddeye otuz yıllık zamanaşımı süresinin konulmuş olması, 639 uncu madde ile bu madde arasındaki sürelerde ahenk kurulmasına dikkat edilmemiş olmasından ileri gelmiştir; İsviçre’de bizim 579 uncu maddeyi karşılayan 600 üncü maddede kötüniyetli elmene karşı kabul edilmiş olan zamanaşımı süresi 30 yıl ise de İsviçre Medenî Kanununun -bizim 639 uncu maddeyi karşılayan- 662 inci maddesindeki olağanüstü zamanaşımı süresi de yine 30 yıldır. İsviçre kanun koyucusu, taşınmazlar hakkındaki iktisab zamanaşımı ile mirasçılık davasındaki zamanaşımı arasında ahengi sağlı-yarak, bu sonuncu zamanaşımını da iyiniyetli elmene karşı on yıl kötüniyetli elmene karşı otuz yıl olarak kabul etmiştir. Türk kanun koyucusu bu ahengi yalnız iyiniyetli elmen için muhafaza etmiş, kötüniyetli elmene karşı mirasçılık davasında ise yirmi yıllık değil otuz yıllık bir süre koymuş yani İsviçre’deki süreyi değiştirmemiştir. 639 uncu maddede ise bunu değiştirip otuz yıllık süreyi yirmi yıla indirmiştir. Bozulmuş olan bu ahengi kurmak için ya 639 uncu maddedeki süreyi otuz yıla çıkarmak, ya da 579 uncu maddenin ikinci fıkrasındaki süreyi yirmi yıla indirmek gerekiyordu Medenî Kanun Komisyonu, «639 uncu maddedeki yirmi yıllık iktisab zamanaşımı süresine alışıldığını ve bu maddenin 1954 yılındaki tadilatında da aynı sürenin alıkonulduğunu» gözönünde tutarak, buna dokunmamış, 579 uncu maddenin ikinci fıkrasındaki otuz yıllık sürenin yirmi yıla indirilmesini daha uygun bulmuştur. Bundan başka şimdiki metinde kötüniyetli elmene karşı olan davalarda zamanaşı-mının ne zamandan başlıyarak işleneceği konusunda bir hüküm yoktur. Bu nokta üzerinde İsviçre’de dahi bir kural bulunmamakla birlikte, müellifler birinci fıkrada zikredilen başlan-gıcın, yani mirasbırakanın ölümü veya vasiyetnamenin açılması tarihinin otuz yıllık zamanaşımında da başlangıç olarak alınması gerektiği konusunda oybirliği halindedirler.

    Bu noktayı içtihatlara ve şerhlere bırakmadan doğrudan doğruya kanunda açıklamak daha uygun olacağından, ikinci fıkrada ona göre değişiklik yapılmıştır. Bu fıkradaki yirmi yıllık zamanaşımı süresinin,mirasta üstün hak iddiasıyla açılan mirasçılık davalarında, bu davalar taşınmazlarla ilgili dahî olsa, mirasbırakanın ölümünden veya vasiyetnamenin açılmasından başlıyarak işlemesinde herhangi bir sakınca yok ise de, ortak hak ileri süren mirasçının, meselâ miras hakkı gizlenmiş olan bir kardeşin öteki kardeşe karşı açacağı mirasçılık davasında aynı çözüme varılması, yani sürenin, mirasbırakanın ölümünden veya vasiyetnamenin açılmasından başlıyarak işleyeceğinin kabul edilmesi sakıncalıdır. Meselâ iki kardeş arasında büyük yaş farkı olması veya birinin uzak memleketlerde seyahatte bulunması sebebiyle, bunların babası üzerinde tapuya kayıtlı bulunan bir taşınmazın büyük kardeş tarafından ekilip biçilmesine küçük kardeşin uzun süre katılmaması veya itiraz etmemesi yahut razı olması halinde, zamanaşımının işleyeceği kabul edilirse, yürürlükteki metnimize göre 30 yıl ve ön tasarıya göre 20 yıl sonra küçük kardeşin büyük kardeşe karşı mirasçılık davası açamıyacağı şeklinde adaletsiz bir neticeye gidilebilir; zira henüz taşınmazın tapudaki kaydı mirasbırakandan mirasçılar üzerine yürütülmemiş ve böylece ortak mirasçılar kendi haklarından, tapudaki kayıt dolayısiyle, emin bulunmuşlar iken, 20 veya 30 yıl sonra bu haklarını ileri süremiyecek duruma düşmeleri adaletsiz bir sonuçtur. Nitekim 577 inci maddenin gerekçesinde zikredilen 26.5.1954 tarih ve 71/17 sayılı içtihadı birleştirme kararı -gerekçesinin bir kısmı ve vardığı bazı sert sonuçlar bir yana bırakılırsa - bu adaletsizliği gidermek için çıkarılmış bulunmaktadır. Böylece ortak mirasçılar «mirasdaş-lar» arasında gerek mirasçılığın, gerek miras payının göste-rilmemesi yüzünden taşınmaz mallarla ilgili olarak, kötüniyetli elmene karşı mirasçılık davasında zamanaşımı, mirasbırakanın ölümünden veya vasiyetnamenin açılmasından itibaren değil, «davacıya ait miras payının davalı tarafından tapuda kendi adına tescil edilmiş olduğu tarihte başlıyacağı», ikinci fıkrada açıklanmıştır. Meselâ babaları 1.6.1970 tarihinde ölmüş bulunan iki kardeşten biri, kardeşinin mirasçılığını gizliyerek onu ölmüş veya kaybolmuş göstermek suretiyle ona ait taşınmazları 1975’de tapuda kendi üzerine tescil ettirmiş ise, kötüniyetli bu kardeşe karşı açılacak mirascılık davasının zamanaşımı 1.6.1970’den değil, 1.6.1975 tarihinden itibaren işlemeye başlıyacaktır. Bu surette kötüniyetli ortak mirasçıların durumu himaye edilmemiş olacaktır. Yukarıda belirtildiği gibi, üstün hak iddia eden mirasçının mirasçılık davasında böyle bir sakınca yoktur; zira bu durumdaki bir mirasçı, yine mirasçı sıfatıyla elmen bulunana karşı dava açtığı zaman, taşınmaz malların ister henüz mirasbırakan adına kayıtlı bulunmasının, isterse elmen adına kayıtlı olmasının farkı yoktur. Üstün haklı mirasçı süresi içinde hakkını isbat ettiği takdirde, her iki durumda da elmenin mirasçılığı ortadan kalkacak, onun yerine üstün haklı mirasçının miras hakkı geçecektir. Halbuki ortak haklı mirasçılar arasındaki mirasçılık davalarında, davacı hakkını isbat ettiği zaman, davalının mirasçılığı ortadan kalkmayıp, yalnız çekişmeli olan miras hakkı ve bu arada taşınmaz mallardan davacıya düşen haklar ona verilecektir. Bu sebeple bu son durumda zamanaşımını tapuya tescil tarihinden başlatmak, mirasdaşının hakkını gizleyen mirasçının kötüniyetinin tescil ile tahakkuk ettiği sebebine dayanır. Öteki durumda ise; zilyedin kötüniyeti, kendisinden üstün haklı mirasçı bulunduğu halde, mirasbırakanın ölümü tarihinden itibaren kalıta veya kalıttaki mala elmen «zilyed» bulunmasına dayanır. Çünkü üstün haklı bir mirasçı varken, bunu bile bile, kendi mirasçılığını ileri sürerek kalıta veya kalıttaki taşınır veya taşınmaz bir mala elmen olan bir kimse, mirasbırakanın ölümü tarihinden veya vasiyetnamenin açıldığı tarihten itibaren kötüniyetli demektir. Ortak haklı mirasçılardan birinin kötüniyeti de, öteki mirasçıyı giz-leyip göstermediği andan başlar ise de, bu durum ancak taşınır mallar için söz konusu olabilir; zira taşınmazlarda başkasının miras hakkını gizlemek ancak ve ancak taşınmazın kendi adına tapuya tescili ile olur ve kötüniyet o anda bütün delilleriyle kesinleşir. Bu sebeple ön tasarıda zamanaşımının başlangıcı bakımından, mirasçılara göre yapılmış bulunan bu ayırım hu-kukî bir zaruretten doğmuştur.’:

     

    «C. Zamanaşımı

    Madde 579 - İyiniyetli elmene karşı mirasçılık davası, davacının mirasçı sıfatıyla hak sahibi olduğunu ve karşı tarafın elmen bulunduğunu öğrendiği tarihten başlıyarak bir yıl ve her halde mirasbırakanın ölümünden veya vasiyetnamenin açılmasından başlıyarak on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

    Kötüniyetli elmene karşı üstün veya ortak haklı miras-çıların mirasçılık davası, mirasbırakanın ölümünden veya vasiyetnamenin açılmasından başlıyarak 20 yıl geçmekle zamana-şımına uğrar; üstün veya ortak haklı mirasçıların taşınmazlar üzerindeki mirasçılık davasında ise bu süre, davacının o taşınmazdaki payının davalı tarafından kendi adına tapu kütüğüne tescil edilmiş olduğu tarihten başlar.»