• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 589 - Yürürlükteki Kanunun 531 inci maddesini karşılamaktadır.

    Ayırım başlığı «İhtiyatî Tedbirler» yerine İsviçre Medenî Kanununun 551 inci maddesine uygun olarak «Koruma Önlemleri» şeklinde değiştirilmiştir. Yürürlükteki maddenin birinci fıkrası İsviçre aslına uygun olarak iki fıkra hâline getirilmiş, ayrıca maddeye üçüncü fıkradan önce gelmek üzere yeni bir fıkra eklenerek, toplam dört fıkraya dönüştürülmüştür. Eklenen yeni üçüncü fıkra ile koruma önlemleriyle ilgili giderlerin, ileride terekeden alınmak koşuluyla, is-temde bulunan kişiden; hâkimin re’sen önleme karar vermesi halinde ise Devlet tarafından karşılanması kabul edilmiştir. Yapılacak giderlerin doğuracağı isteksizlik ve çekingenlik göz önünde tutulursa, bu fıkra sayesinde, terekeye ilişkin bu tür tedbirlerin alınmasının kolaylaştırılması amaçlanmıştır.

    Maddeni son fıkrasında, yürürlükteki metinden farklı olarak, mirasbıra-kanın yerleşim yerinden başka yerde ölmesi hâlinde, o yerin sulh hâkiminin gerekli koruma önlemlerini aldıktan sonra dosyayı, mirasbırakanın yerleşim yeri sulh mahkemesine göndermesi kabul edilmiştir. Yürürlükteki metinde bu konu düzenlenmemiş olduğundan bu hususa açıklık getirilme gereği duyulmuştur.»



  • «1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 513 - Bu madde ile başlayan bölümde mirasın hükümlerinden ziyade mirasın intikalinin sonuçları düzenlen-diğinden, bölüm başlığı buna uygun olarak «mirasın geçme-sinin sonuçları» olarak değiştirilmiştir. Ayırım başlığı ise, ihtiyati tedbirle karışmayı önlemek için, muhfaza anlamında «ko-ruma tedbirleri» olarak değiştirilmiştir.

    Madde, yürürlükteki Kanunun 531.maddesini karşılamaktadır. Dört ayrı konu yeraldığı için, madde, dört fıkra hâ-linde düzenlenmiştir.

    Yürürlükteki metinde, koruma tedbirlerinin hâkim tara-fından resen alınacağı belirtilmektedir. Bu tedbirlerin talep üzerine alınabileceği de düşünülerek, birinci fıkrada bu hususta açıklık getirilmiştir.

    Yürürlükteki metinde ve kaynak kanunda alınacak tedbirler dolayısıyla gereken giderlerin nasıl karşılanacağı konu-sunda bir hüküm yoktur. Bu eksikliği gidermek açısından maddeye bir üçüncü fıkra ilâve edilmiştir.’:

    «A. Genel olarak

    Madde 513 - Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, talep üzerine veya kendiliğinden tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak için gerekli olan bütün tedbirleri alır.

    Bu tedbirler, özellikle kanunda belirtilen hallerde terekeye dahil mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir.

    Bu işlemlerle ilgili giderleri, başvuran; tedbire hâkimin kendiliğinden karar verdiği hallerde Devlet, ileride terekeden alınmak üzere karşılar.

    Mirasbırakan yerleşimyerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hâkimi bu ölümü yerleşimyeri sulh hâkimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli tedbirleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşimyeri sulh hâkimine gönderir.»


  • «1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Onaltıncı Bab’ın yürürlükteki met-ninde başlığı «Mirasın hükümleri» dir. Oysa bu babda düzenlenen konular, mirasın genel hükümleri olmayıp, miras geçişinin sonuçları olduğundan, başlık değiştirilerek «Miras geçişinin sonuçları» ve bölümün birinci ayırımının başlığı da «koruma tedbirleri ve mirasçılığın saptanması» biçimine konulmuştur. Maddenin birinci fıkrasındaki «son ikametgâhı» deyimi yerine sadece «ikametgâhı» terimi konulmuştur; zira «Şahsın hukuku» kitabındaki ikametgâhla ilgili kurallara göre, bir kimsenin bir-den çok ikametgâhı olamaz. Bu sebeple onun son ikametgâhı neresi ise, ikametgâhı orasıdır. Zira o kimse bir yeri ikametgâh edinmekle önceki ikametgâhını artık bırakmış demektir. İsviçrede kanton idarelerinden doğan özellik sebebiyle İsviçre Medenî Kanununda yer almış bulunan «son ikametgâh» deyi-minin Türk Medenî Kanununda yeri ve anlamı yoktur; yalnız «ikametgâh» kelimesi maksadı sağlamağa yeterli ve herhangi bir uygulama karışıklığını önleyici niteliktedir. Bu maddedeki «deftere geçirme» terimi yerine aşağıda 532/A maddelerinde açıklanan gerekçe ile «tedbir defteri» terimi konulmuştur. 531 inci maddedeki öteki terimler, yukarıda kullanılan terimlere uygun duruma getirilmiş, ifade sadeleştirilmiştir.

    2) Biçim değişikliği: Yürürlükteki metinde iki fıkradan oluşmuş bulunan 531 inci madde, bir kural eklenmesi ve birinci fıkrasının iki cümlesinin ayrı ayrı fıkralar haline konulması dolayısiyle, bu madde dört fıkralık bir madde haline gelmiştir.

    3) Hüküm değişikliği: 531 inci madde, aşağıdaki 532 ve 533 üncü maddelerle çok yakından ilgili olup memleketimizde uygulama bakımından önemli hükümleri kapsadığı için, bu maddelerde kural değişikliğine geçmeden önce İsviçredeki kanton hukukunun ve uygulamanın ve Türkiye uygulamasında bu konuda görülen aksaklıkların incelemesine geçilmiştir. Bilindiği gibi İsviçrede bu konular kanton hukuklarıyle düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu kantonlardan Appenzeli, Baselland, Basel-Stadt, Solothurn, Schaffhausen’in Medenî Kanuna ait Uygulama Yasaları ve Bern kantonunun bu konu ile ilgili kararnamesi incelenmiş ve bizdeki aksaklıklar konusunda ahvali şahsiye işlerinde uzman sayılan ve bir de eser yayınlamış olan Ankara Asliye Hukuk Yargıcı Muhsin Tuğsavul’un raporu tetkik edile-rek ancak ondan sonra sözü edilen maddelerde gerekli kural değişiklikleri yapılmıştır. Birinci fıkrada bir kural değişikliği yoktur. İkinci fıkraya, «mirasın kaçırılmaması için sulh mahkemesince gerekli görülen başka koruyucu işlemlerin yapılması» kaydı eklenmiştir; zira kalıtın korunması için alınacak tedbirleri yalnız kanunda yazılı olanlara inhisar ettirmek, yargıcı bunlar dışında çıkan olaylar karşısında güç duruma sokmak demek olur. Meselâ bir kimse vasiyetnamesinde, kalıtının kendisi ölün-ce hemen mühürlenmesini ve bütün işler tamamlandıktan sonra taksimin yapılmasını istemişse, bu isteğin mutlaka yerine geti-rilmesi şart değildir; ancak yargıç bu mühürlemeyi gerekli gö-rürse o zaman vasiyetçinin isteğini yerine getirebilmelidir. Bu sebeple yargıca, durumun gereğine göre, kendi sorumluluğu altında lüzumlu göreceği tedbirleri alma konusunda bir değerleme hakkı ve yetkisi tanımak gereklidir. İşte yukarıdaki ibare ikinci fıkraya bu sebeple eklenmiştir. Bundan başka, kalıtın korunması için alınacak tedbirler, birçok durumlarda, parasızlık yüzünden alınamamaktadır; zira kalıta el konmadan önce, ka-lıta giren paradan harcama yapmaya imkân yoktur. El koya-bilmek için de 531 inci ve daha sonraki maddelerde yazılı tedbirleri daha önce almak gereklidir. Bu sebeple maddenin ikinci fıkrasına son cümle olarak, «tedbirlerin alınması için gerekli giderlerin hazineden ödenip sonradan kalıttan alınacağına dair» bir kural eklenmesi zorunlu görülmüştür. Gerek vesayette, gerek kalıtın resmen idaresinde, Hazinenin sorumluluğu ilkesi cari olduğundan, sırf ödenek bulunmaması yüzünden hazinenin so-rumlu durumlara düşmemesi için, «harcamaların hemen kalıttan alınacağına» dair böyle bir kuralın ikinci fıkraya eklenmesi gerekli idi.

    Miras işlerine bakan sulh mahkemesi, bazı durumlarda, zabıta marifetiyle zor kullanmak ihtiyacında olabilir. Bunun için Savcılık kanalıyla, dolaylı olarak işleme geçirilmesi, vakit kaybını gerektirecek ve miras kaçırmalarına yol açabilecektir. Bu nedenle miras işlerinde sulh mahkemesinin zabıtaya emir ver-me yetkisinin bulunması, işlerin selâmetle yürümesi bakımından zorunludur. İşte tasarıya eklenen üçüncü fıkra bu boşluğu doldurmakta ve miras haklarının korunması için gerekli olan durumlarda sulh mahkemesinin zabıtaya, hiçbir makamın ara-cılığı olmaksızın, doğrudan doğruya emir verme yetkisi tanınmaktadır. 531 inci maddenin dördüncü fıkrası, yürürlükteki metnin ikinci fıkrasını karşılamakta olup, bu ikinci fıkra eksiktir. Çünkü bu fıkrada, «ölüm yerindeki sulh mahkemesinin gerekli koruma tedbirlerini alacağı» yazılı ise de bunları aldıktan ve işlem tamamlandıktan sonra o dosyayı, miras işleriyle görevli bulunan ikametgâh sulh mahkemesine göndereceği ko-nusunda herhangi bir açıklama yoktur. Gerçi, mirasın bütün kalıtı kapsamak üzere, mirasbırakanın ikametgâhınında açılacağı ve bu ikametgâh mahkemesinin miras işlerinde yetkili mahkeme olduğu yukarıda 518 inci maddede belirlenmiş ise de, 531 inci maddede dosyanın, ölüm yerindeki sulh mahkemesinden ikametgâh sulh mahkemesine gönderileceğine dair bir kaydın bulunmaması, bir eksikliktir. İşte ön tasarının dördüncü fıkrasına bu eksikliği doldurmak için gerekli eklemeler yapıl-mıştır.’:

    «A. Genel olarak

    Madde 531 - Mirasbırakanın ikametgâhı sulh mahkemesi kalıtın korunması ve hak sahiplerinin eline geçmesi için gereken tedbirleri kendiliğinden almakla görevlidir.

    Bu tedbirler, yasanın belirlediği durumlarda, kalıtın mü-hürlenmesi, tedbir defteri yapılması, mirasın resmen yönetilme-sine karar verilmesi, vasiyetnamelerin açılması ve mirasın ka-çırılmaması için sulh mahkemesince gerekli görülen başka ko-ruyucu işlemlerin yapılmasıdır. Bunlar için gerekli giderler, kalıttan alınmak üzere, devletçe ödenir.

    Miras haklarının korunması için gerekli ise, sulh mahkemesi, zabıtaya doğrudan doğruya emir vererek zor kullanmaya yetkilidir.

    Mirasbırakan ikametgâhının bulunduğu yerden başka bir yerde ölmüşse, o yerin sulh mahkemesi, bu ölümü ikametgâh sulh mahkemesine hemen bildirir ve miras bırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli kanuni tedbirleri alır almaz, bununla ilgili dosyayı ve varsa mirasbıra-kanın vasiyetnamesini ikametgâh sulh mahkemesine gönderir