-
«1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe
«Madde 624 - Yürürlükteki kanunun 564 üncü maddesini karşılamaktadır. Hüküm değişikliği yoktur. İsviçre Medenî Kanununun 585 inci maddesindeki aslına uygun olarak iki fıkra hâline getirilmiştir.»
-
«1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe:
‘Madde 548 - Madde, yürürlükteki kanunun 564. madde-sini karşılamaktadır. Hüküm değişikliği yoktur. Kaynak İsviçre Medenî Kanununun 585.maddesine uygun olarak madde iki fıkra hâlinde düzenlenmiştir.’:
«C. Defter tutma sırasında mirasçıların durumu
I. Yönetim
Madde 548 - Defter tutma süresince ancak gecikmesi tereke için zararlı olacak yönetim işleri yapılabilir.
Miras bırakanın işlerinin yürütülmesi sulh hâkimi tara-fından mirasçılardan birine bırakılırsa diğerleri, ondan teminat isteyebilirler.»
-
«1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe:
‘1) Terim ve ifade: 564 ve 565 inci maddeler, resmî defter tanzim edildiği sırada kalıt işlerinin nasıl yürütüleceği, icra kovuşturmalarının, davaların ve zamanaşımının ne durumda olacağı konularını düzenlemektedir. 564 üncü maddenin yürürlükteki metninde kenar başlığı, İsviçre aslına uygun olarak «defter tutma esnasında mirasçıların vaziyeti» şeklinde ise de bu madde yalnız mirasçıların durumunu tayin ve tesbit etmeyip, daha geniş olarak, kalıt işlerinin defter tanzim edildiği sırada nasıl yürütüleceğine dair kural koyduğundan (C) harfi altındaki birinci kenar başlık «C. deftere geçirme sırasındaki durum» ve (1) rakamı altındaki ikinci kenar başlık ise «kalıtla ilgili işlerin yürütülmesi» şeklinde değiştirilmiştir. Bu maddenin birinci fıkrasındaki «ancak terahisi tereke hakkında zararı mucip olan» deyimi yerine «ancak zorunlu olan» deyimi konulmuştur.
2) Biçim değişikliği: İki cümleli bir tek fıkradan ibaret olan bu madde, ayrı ayrı iki kuralı kapsadığından, İsviçre aslında olduğu gibi, bağımsız iki fıkra durumuna getirilmiştir.
3) Hüküm değişikliği: İsviçre’de kalıt işlerine bakmak üzere özel olarak yetkili bir makam bulunduğundan, orada deftere geçirilme sırasında kalıt işlerinin yürütülmesini bu ma-kam yapar veya yaptırır. Halbuki bizde kalıt işlerine sulh mah-kemesi baktığı cihetle, bu işlerin doğrudan doğruya mahkeme tarafından yürütülmesi güç, hattâ çoğu hallerde imkânsızdır; zira kalıt işlerinin içine yalnız günlük işler değil, 565 inci maddenin ikinci fıkrasında görüldüğü gibi, çok zorunlu ve ivedi durumlarda dava açma veya açılmış davayı yürütme, icra kovuş-turması yapma gibi hususlar da girdiğinden, bu gibi işlemlerde sulh mahkemesinin taraf olmasına tabiatıyla imkân yoktur. Buradaki boşluğun doldurulması için Medenî Kanun Komis-yonu, kalıtla ilgili zorunlu ve ivedi işlerin görülmesi ve yürütülmesi için, sulh mahkemesince sınırlanmış yetkili bir temsilci atanmasını mümkün kılmak için maddenin birinci fıkrasında kural değişikliği yapılmasını uygun bulmuştur. Buradaki temsilciden maksat bir nevi yöneticidir. Ancak yönetici yalnız olağan yönetim işlerini görecek bir kişi değil, ivedi olan durumlarda 565 inci madde uyarınca davacı veya davalı durumuna geçebilecek kimsedir. Bu sebeple burada (temsilci) terimi tercih olunmuştur; temsilcinin buradaki görevi sınırlı ve belirli olduğundan, buna «kayyım» denilmesi de düşünülmüş ise de, kayyımlık bahsinde, kayyımın hangi durumlarda tayin edileceği birer birer sayılmış olduğundan, ilgili maddeyi değiştirerek, 564 üncü maddede yazılı durum için dahi mecburî olarak bir kayyım tayinini öngörmek doğru bulunmamış, bu sebeple «kayyım» terimi kullanılmayarak, 581 inci maddede olduğu gibi, «temsilci» teriminin kullanılması uygun bulunmuştur. Bu temsilcinin sulh mahkemesince atanacağı ve mirasçılar arasından veya dışarıdan tayini konusunun, bu mahkemenin takdirine ait olduğu maddenin birinci fıkrasına yapılan ekleme ile belirtilmiştir. Yürürlükteki metnin ikinci fıkrasında genel olarak «müteveffaya ait işlerin ..... görülmesine» denilerek çok genel bir ifade kullanılmıştır ki, bu sakıncalıdır. Bu sebeple bu ibare, İsviçre aslında olduğu gibi «.... miras bırakanın işletme veya ticarethanesine ait işlerin yü-rütülmesi ....» şekline konulmuş ve bir de «alacaklarının alınması» hususu buraya eklenmiştir.
Böylece sulh mahkemesi eğer temsilciyi mirasçılar arasından tayin ederse, onun kanıtına ait alacakları borçlulardan toplayabilmesi için sulh mahkemesinden ayrıca izin alması gerekecektir. Yapılan bu değişikliğin gerekçesi şudur: Dışarıdan tayin olunacak temsilci sulh mahkemesinin gözetim ve denetimi ve sorumluluğu altında görevini yaptığından ve esasen kalıtla bir ilgisi bulunmadığından,onun mirası gizlemesi sözkonusu olamayacağı gibi, alacakları kendisine maletmesi «zimmet geçirmesi» de mahkemenin sorumluluğu dolayısıyla yapacağı dene-tim yüzünden, uzak bir ihtimal halinde kalacaktır. Buna karşılık kalıtın alacağını borçlulardan toplayan bir mirasçının bunu, mirasçı sıfatıyla, kendine mal etmesi veya mirası gizlemesi daha büyük bir ihtimalle, varit olabilir. Bu sebeple alacakların borçlulardan toplanması için mirasçılardan birine mahkemece izin verildiği zaman öteki mirasçıların teminat isteme hakları bu maddenin ikinci fıkrasının sonunda ayrıca belirtilmiştir.’:
«C. Deftere geçirme sırasındaki durum
I. Kalıtla ilgili işlerin yürütülmesi
Madde 564 - Resmî defter düzenlenirken ancak kalıt için zorunlu olan işler görülebilir; bu işlerin yürütülmesi için sulh mahkemesi mirasçılar arasından veya dışardan bir temsilci atayabilir.
Miras bırakanın işletme veya ticarethanesine ait işlerin yürütülmesi veya alacaklarının alınması için mirasçılardan birine izin verilirse, öteki mirasçılar ondan teminat isteyebilirler.»