• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     Ayırımın başlığı “Evlenme Ehliyeti ve Engelleri” şeklinde değiştirilmiştir.

    «Madde 124- Yürürlükteki Kanunun 88 inci maddesini karşılamaktadır.

    Maddenin konu başlığındaki “Ehliyet şartları” yerine amacı daha iyi ifade etmek üzere “Ehliyetin koşulları” deyimi kullanılmıştır.

    Küçük yaştaki kızların evlendirilmesinin gerek biyolojik gerek psikolojik açıdan olumsuz etkiler gösterdiği günümüzde tartışmasız olarak kabul edilen bir gerçektir. Daha ortaöğretim çağında bulunan onbeş yaşındaki bir küçüğün evlenmesine izin vermemek gerekir. Ülkemizde Medenî Kanunumuzun kabul edil- mesinden bu yana bu konuda halkın bilinçlendiği ve eğitildiği gözönünde tutulmak suretiyle önemli bir kurum olan aile hayatının kurulmasında kadınlar için onbeş yaşın bitirilmesi yeterli görülmemiştir. Bu konuda bu kadar küçük yaşta evlenme yaşı itibarıyla ayrım erkek ve kadın arasında yapılmasının da anlamlı olmadığı kabul edilmelidir. Bu sebeple evlenme yaşı erkek ve kadın için onyedi yaşın bitirilmesi olarak kabul edilmiştir.

    Aynı gerekçelerle erken evlenme yaşının da her iki cins için hem aynı hem daha yükseltilerek onaltı yaşın bitirilmesi olarak kabulü uygun görülmüştür.

    Yürürlükteki maddenin ikinci fıkrasında yer alan “Karardan önce ana, baba veya vasinin dinlenmesi şarttır.” hükmü bu kişilerin bulunmaması, nerede olduk-larının bilinmemesi gibi hâllerde erken evlenmeye izin verilmesini engellemek-tedir. Bu nedenle bu kişilerin dinlenmesi maddede “mutlak bir zorunluluk” olmaktan çıkarılmış, “olanak bulundukça” dinlenmesi yönünde bir çözüm getiril-miştir.»



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe

    ‘Madde 86- Madde, yürürlükteki Kanunun 88. maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki kanundaki esaslar aynen muhafaza edilmiştir. Komisyon çalışmaları sırasında, evlenme yaşının yükseltilmesi istikametinde teklifler gelmiştir. Komisyon bu konuda bir değişikliği uygun bulmamıştır. Şöleki 1926 yılında Medenî Kanun düzenlenirken evlenme yaşı erkek için 18, kadın için 17 olarak kabul edilmiştir. İsviçre Medenî Kanununda erkek için 20, kadın için 18 olan sınıra nazaran Türk Medenî Kanununda daha düşük yaş sınırı kabul edilmesine rağmen bu yaş sınırı da Türk toplumunun ihtiyaçlarına uygun düşme-miştir.

    Özellikle kırsal kesimde daha erken yaşlarda evlenme gelenekleri vardır. Bu yüzden Medenî Kanun karşısında iki sonuç doğmuştur.

    1. Evlenmek isteyen, fakat henüz Medenî Kanunda öngö-rülen yaşa gelmeyenlerin yaşlarını yükseltmek için mahkemele-re akın etmeleri,

    2. Bu yola dahi baş vurmayıp imam nikâhı ile birlikte yaşamaya başlamaları.

    Her iki sonuç da sakıncalı idi. Birinci hâlde bir kimse gereksiz yere mahkemelerin işini arttırıyor, ikinci yolda ise imam nikâhı ile yaşayanlar kanun karşısında evli sayılmadıklarından eşler evlilik hükümlerinden yararlanamadıkları gibi bunların çocuklarının nesebi de evlilik dışı sayılıyordu. Bu arada kız kaçırma ve ırza geçme suçları da artmıştı. Bu sebeplerle 17, kadınlarda 15’e indirilmiştir. Geçirilen bu tecrübe karşısında bugün evlenme yaşının yükseltilmesi aynı sakıncayı doğuracağından yürürlükteki metindeki yaş sınırı aynen muhafaza edilmiştir.’:

    «A. Ehliyetin şartları

    I. Yaş

    Madde 86- Erkek onyedi, kadın onbeş yaşını bitirmedikçe evlenemez.

    Şu kadar ki hâkim, olağanüstü hallerde ve pek önemli bir sebeple onbeş yaşını bitirmemiş olan bir erkeğin veya ondört yaşını bitirmiş bir kadının evlenmesine izin verebilir. Mümkün oldukça karardan önce ana baba veya vasi dinlenir.»


  • 1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe

    ‘1) Terim ve ifade : Sadeleştirilmiştir.

    2) Biçim değişikliği : Bu maddenin ikinci fıkradan tamamen çıkarılmış olduğundan madde tek fıkra haline gelmiştir.

    3) Hüküm değişikliği : Bu maddede evlenme yaşı, yürürlükteki metne kıyasla indirilmiş ve olağanüstü durumlarda ve pek önemli sebeplerle yargıcın evlenme izni verebilmesini ön- gören ikinci fıkra maddeden çıkarılmıştır. Bu ikinci fıkrada “fevkalâde hallerde ve pek mühim bir sebebe mebni” yargıcın müsaadesiyle evleneceklerin yaş sınırı, kızlar için ondört ve erkekler için onbeş’tir. Yani Kanunun koymuş olduğu en küçük evlenme yaşı bunlardır. Mad. 88/I ve mad. 90/I’de, ana - babanın veya vasinin onamı ile evlenme imkânı erkekler için onyedi ve kadınlar için onbeş yaşında vardır. Böylece bugünkü metne göre üç türlü evlenme yeteneği mevcuttur. Birincisi : 18 yaşını bitirmiş olanlar yani ergin kişiler olup, bunlar kendi başlarına evlenebilirler. İkincisi onyedi yaşını doldurmuş olan erkek ve onbeş yaşını doldurmuş olan kadın için olup, bunlar henüz (küçük) olduklarından ancak kanunî temsilcilerinin onamı ile evlenebilirler. Üçüncüsü ise onbeş yaşını bitirmiş olan erkek ve ondört yaşını bitirmiş olan kadın için olup bunlar ancak olağanüstü durumlarda ve pek önemli sebeplerin varlığı halinde hâkimin müsaadesiyle evlenebilirler. Hâkim bu müsaadeyi vermeden önce ana, baba ve vasiyi dinleyecek, ancak onların oylarıyla bağlı olmayacaktır. Evlenme yeteneğinin böyle çeşitli hükümlere bağ-lanması yerinde değildir.

    Medenî Kanunun 1926’da kabulünde bu yaş hadleri erkek için onsekiz, kadın için onyedi olarak; fevkalâde hallerde ise yargıcın müsaadesi ile hem erkek, hem kadın için onbeş olarak kabul edilmiştir. Bu çözüm tarzı memleketimizin ihtiyaçlarına, sosyal durumuna iklim şartlarına, köylerimizdeki töre ve geleneğe uymadığı için Medenî Kanunun kabulünden sonra bir yandan mahkemelerde (yaş yükseltme) dâvaları açılmış ve bu dâvalara ait dosyaların adedi onbinleri aşmış, öte yandan da bir kısım halk yaş yükseltme yoluna başvurmaksızın doğrudan doğruya imam nikâhı ile evlenmeyi daha kolay bulmuş ve bundan da memlekette kanun dışı evlenmeler ve soydanlığı düzgün olmayan çocuklar meselesi gibi çok önemli sosyal ve toplumsal bir problem doğmuştur. Bunun üzerine Medenî Kanununun 88 inci maddesini değiştirmek zorunluluğu doğmuş ve 3453 sayılı kanunla 1938 yılında yapılan değiştirme maddeyi bugünkü ha-line getirmiştir. Bu maddenin ikinci fıkrasındaki kural, İsviç-re’de idarî bir makam olan Kanton Hükümetinin karariyle uygulandığı halde bizde tamamen yargısal bir işlem haline konulduğundan, olağanüstü durumlara dayanılarak yargıcın müsaadesiyle, ondört yaşını bitirmiş olan kadının ve onbeş yaşını bitirmiş olan erkeğin evlenebilmeleri için dâvalar eksik olmamıştır. İstatistiklere göre bu dâvaların sayısı 1947’de 3114, 1948’de 2840, 1949’da 2892 gibi önemli bir yeküne yükselmiştir. Bundan başka ondört yaşını bitirmiş olan kızların ve onbeş yaşını bitirmiş olan erkeklerin birçok köylerde hâkimin mü-saadesini almadan kanun dışı evlendikleri de, maalesef bir ger-çektir. Bu sebeple yargıcın müsadesiyle evlenmek için kulla-nılabilen yaş sınırlarının hiç yargıca başvurmaksızın, ana - babanın ve bunların yokluğu halinde, vasinin müsaadesiyle kullanılabilmesi memleketimiz bakımından en doğru çözüm tarzıdır. Böylece evlenme yüzünden açılan yaş düzeltme dâ-vaları ortadan kalkacak, mahkemelerin kanun dışı evlenme yapanların sayısı ve böylece evlilik dışı çocukların adedi azalacaktır.

    Başka memleketlerdeki durum gözden geçirildiği zaman Avusturya’da evlenme yaşının erkek ve kızlar için ondört, Fran-sa’da erkek için onsekiz, kız için onbeş ve 1942 tarihli İtalyan Medenî Kanununda erkek için onaltı, kız için ondört olduğu görülmektedir.

    Bir Akdeniz memleketi olan ve özellikle köylerde erken evlenme adedini benimsemiş bulunan Türkiye için evlenme yaşını erkek için onbeş, kadın için ondört olarak kabul edilmesi doğru ve yerinde olacaktır. Tabii bu durumdaki kimseler ka-nuna göre (küçük) olduklarından 90’ıncı maddenin birinci fıkrasına göre ancak ana ve babalarının veya vasilerinin onamı ile evlenebilirler.

    Kısacası bu maddede yapılan değişiklik ile şu üç önemli sonuç sağlanmaktadır : 1) Mahkemeler bu yaş düzeltme dâva-larından kurtarılacak ve işler azalmış olacaktır. Zira mah- kemelerimiz bu dâvaları genellikle ret etmeyip kabul etmekte ve izin işleri onları beyhude yere meşgul eden lüzumsuz bir formalite haline gelmektedir. 2) Evlenecek kimseleri mahkemelere müracaata  zorlayıp olağanüstü ve pek önemli bir sebep bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişiye göndermek, ana, baba ve vasiyi bu mahkemelerde dinlemek için işlerinden alı- koymak gibi sakıncalar ortadan kaldırılmaktadır. 3) Ondört yaşını dol-durmuş olan bir kızın veya onbeş yaşını doldurmuş olan bir erkeğin evlenmesini isteyen ana babalarının müsaade-siyle bunların evlenmesine imkân vermek, kanun dışı evlenmelere mahal bırakmamak sonucunu doğurur. Ziraâ, birçok aileler ve ana babalar çocuklarını bu yaşlarda evlendirebilmek için köylerden bazen çok uzak bulunan şehirlerdeki mahkemelerde dâva açma-dıkları için, mahkemenin müsaadesini almağa lüzum görmeden, çocuklarını bir imam nikahı ile evlendirmekte ve bundan da yukarıda belirtilen sosyal facia yani soydanlığı düzgün olmayan çocuklar problemi doğmakta ve bu problem çözümlenmeden sürüp gitmektedir.

    İşte bu yararları dolayısıyla 88 inci madde değiştirilerek yukarıdaki şekle konulmuş ve ikinci fıkra bu maddeden çıka-rılmıştır.’:

    «A. Yeteneğin şartları.

    I. Yaş.

    Madde 88- Evlenebilmek için erkeğin onbeş ve kadının ondört yaşını bitirmiş olması gereklidir.»