• Adalet Komisyonu Raporu

     «Tasarının 303 üncü maddesinin “Hak düşürücü süre” olan kenar başlığı 289 ve 300 üncü maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak terim birliğini sağlamak amacıyla “Hak düşürücü süreler” şeklinde değiştirilmiştir.»



  • «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 303 - Yürürlükteki Kanunun 296 ncı maddesini karşılamaktadır.

    Birinci fıkrada, babalık davasının çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilmesi öngörülmüş olmakla beraber uygulamada davanın daha çok doğumdan sonra açıldığı dikkate alınarak, ananın dava hakkının, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşeceği hükme bağlanmıştır. İkinci fıkrada, çocuğun davacı olması durumunda işleyecek bir yıllık süre düzenlenmiş ve bu sürenin, çocuğa kayyım atanmışsa atamanın kayyıma tebliği tarihinde, kayyım atanmamışsa ço-cuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlayacağı açıkça ifade edilmiştir. Üçüncü fıkrada, çocuğun başka bir erkek ile soybağı ilişkisi varsa, bu ilişki hukuken ortadan kalkmadıkça babalık davası açılamayacağına göre, dava süresinin de bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlayacağı belirtilmiştir. Dördüncü fıkra ise, haklı sebeple dava süresinin geçirilmiş olması hâlinde, davanın açılabilmesi için, haklı sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren işleyecek bir aylık ek bir süre öngörülmüştür.

    Maddede öngörülen süreler, kenar başlığının da gösterdiği üzere, hak dü-şürücü sürelerdir.»



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 289 - Madde, yürürlükteki Kanunun 296. madde-sini karşılamaktadır. Yürürlükteki metinde bir yıllık dâva açma süresinin, çocuğa kayyım tayin edilmesi, gecikmeyi haklı kılan sebeplerin varlığı veya başka bir erkekle soy bağının geçersiz kılınması hallerinde, hangi tarihten itibaren işlemeye başlayacağı belirtilmiş değildir. Tasarıda, bu noktalarda açıklık sağlayacak hükümlere yer verilmiştir.’:

    «III. Süre

    Madde 289 - Babalık dâvası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dâva hakkı, doğumdan sonra bir yıl geçmekle düşer.

    Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkında bir yıllık süre atamanın kayyıma tebliği tarihinden, hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihten itibaren işlemeye başlar.

    Gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa dâva, bir yıllık süre geçtikten sonra da açılabilir; ancak haklı sebebin ortadan kalkmasından itibaren bir ay içinde açılmak gerekir.

    Başka bir erkekle olan soybağı geçersizleşen çocuklar ba-kımından babaya karşı açılacak dâvanın süresi evvelki bağın geçersizliğinin kesinleştiği tarihten itibaren işler.»


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Terimler öteki maddelere uydurulmuş, ifade sadeleştirilmiştir.

    2) Biçim değişikliği: Bu maddeye eklenen fıkralar dolayı-siyle, madde üç fıkralık bir madde haline gelmiştir.

    3) Hüküm değişikliği: Bu madde yürürlükteki metnin aynı numarayı taşıyan 296 ncı maddesi karşılamakta ise de bunun metninde önemli değişiklikler yapılmıştır. Yukarıda 295 inci maddede çocuğun soydanlık için babalık davası açma hakkı ayrıca kabul edilmiş ve 298 inci maddede ise çocuğa doğumdan önce veya sonra bir kayyım tayini emrolunmuş bulunduğuna göre, mahkeme, doğumdan farazâ bir yıl geçtikten sonra haberdar olarak çocuğa bir kayyım atamışsa, o zaman çocuğun haklarını bu bir yıllık süre ile sınırlamak, soydanlığın araştırılması gibi çocuk için hayatî önem taşıyan bir konuda onu bütün imkânlarından yoksun bırakmak demek olurdu. Bu sebeple maddede davayı düşüren süre (beş yıl) olarak kayyımın atanması tarihinden başlaması adalet esaslarına uygun bulunmuş-tur. Eğer herhangi bir sebeple çocuğa hiç kayyım tayin edilmemiş ve ana, süresi içinde dava açmamış veya açmış olup ta, davası reddedilmişse, bu durumda çocuğun haklarının kaybolmaması için, bu sürenin, çocuğun ergin olduğu tarihten işlemeye başlaması tabii ve zarurî görülmüştür. Gerçi yapılan bu değişikliğe karşı «onsekiz yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra soydanlık davası açmaya imkân vermenin, genel zamanaşımı kurallarına aykırı ve ispat yönünden güçlüklü ve sakıncalı olacağı» ileri sürülebilir. Ancak yüzde bir ihtimâl dahi olsa, bir çocuğun soydanlığının ispatı ile onun babasının mahkeme kararıyla belirlenmesine imkân vermenin doğuracağı fayda, yukarıki sakıncaların ölçüsünü çok küçültecektir. İşte bu nokta gözönüne alınarak 296 ncı maddeye, bunları düzenleyen bir üçüncü fıkra eklenmiştir.

    Hakkı düşüren sürenin bir yıldan beş yıla çıkarılması ve - Çocuğa kayım atanmamış (olması durumunda), çocuğun ken-disinin ergin olduktan sonra dava hakkını haiz olması konuları kabul edilirken, en yeni mevzuatta çocuk yararına bu sürelerin uzatılmış bulunduğu da gözönüne alınmıştır. Nitekim yeni Yunan Medenî Kanununun 1544 üncü maddesinde bu süre (beş yıl) dır. 1942 tarihli İtalyan Medenî Kanununun 247 nci maddesinde, soydanlığın düzeltilmesine dair olan davanın zama-naşımına tabi olmayacağı ve 269 uncu maddesinde de babalık davasının, çocuğun ergin (reşit) olmasından itibaren iki yıl sonra düşeceği kabul edilmiştir. Bu tasarıda hak düşürücü sürenin bir yıldan beş yıla çıkarılmasıyla, bir yandan yurdumuzun sosyal gerçekleri, öte yandan başka memleketlerin bu konudaki çözüm yolları gözönünde bulundurulmuştur.’:

    «II. Süresi.

    Madde 296 - Soydanlık için babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir.

    Dava hakkı doğumdan sonra beş yıl geçmekle düşer.

    Yasa gereğince atanması gereken kayyım, çocuğun doğumundan sonra atanmışsa, çocuk hakkında bu süre atanmanın kayyıma bildirimi tarihinden; hernasılsa kayyım atanmamışsa, çocuğun ergin olduğu tarihten işlemeye başlar.»