• «1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 537 - Yürürlükteki kanunun 484 üncü maddesini karşılamaktadır.

    Madde arılaştırılmak ve sadeleştirilmek suretiyle yeniden kaleme alınmıştır. Hüküm değişikliği yoktur.

    Maddede resmî vasiyetnameyi düzenleyen kişiler tek tek sayılmamış kısaca «Resmî vasiyetnameyi düzenleyen memur» ifadesi kullanılmıştır.»



  • «1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘Madde 461 - Madde, yürürlükteki kanunun 484. madde-sini karşılamaktadır. Hüküm değişikliği yoktur.’:

    «f. Vasiyetnamenin muhafazası

    Madde 461 - Resmî vasiyetnameyi düzenleyen memur bunun aslını muhafaza etmekle yükümlüdür.»


  • «1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe:

     

    ‘1) Terim ve ifade: Terimler yukarıdaki maddelere uygun duruma getirilmiş, ifade sadeleştirilmiştir.

    2) Biçim değişikliği: Bu maddeye, aşağıda üç nolu bentte gösterilen gerekçe ile eklenmiş bulunan fıkralar dolayısiyle bu-gün yürürlükte bulunan metinde bir tek küçük fıkradan ibaret olan madde, dört fıkra haline konulmuştur.

    3) Hüküm değişikliği: Birinci fıkrada vasiyetnamenin ka-nuni biçime uygun olarak düzenlenmesi ve saklanması ödevi yer almıştır. Ancak saklama konusunda, ileride doğabilecek imkânlar gözönüne alınarak belki bir gün Adalet Bakanlığınca resmî belgeler için genel ve emniyetli, sağlam bir arşiv dairesi hazırlanırsa, noterlerin de bu gibi önemli belgeleri orada saklatmalarına imkân bırakmak için, fıkraya «veya Adalet Bakanlığınca gösterilen emniyetli bir yerde» deyimi eklenmiştir. Ay-rıca, bugünkü metinde vasiyetnamenin aslının veya tasdikli örneğinin saklanacağı yazılı olduğu halde, herhangi bir suistimale ve hak kaybına meydan bırakmamak düşüncesiyle bunun mutlaka aslının saklanması doğru bulunmuş ve fıkra ona göre değiştirilmiştir.

    484 üncü maddenin bugünkü metninde vasiyetnamenin sadece saklanılmasından söz edilmektedir. Bu saklanma gereği gibi yapılmaz ve ilgililer zarar görürse, genel veya özel yasalardaki sorumluluk kuralları uygulanacaktır. Oysa devlet Medenî Kanuna göre bazı kütüklerin tutulmasından doğan zararlardan sorumludur. Örneğin tapu kütüklerinde, nüfus kütüklerinde (MK. mad. 917 ve bu ön tasarıda mad.37) durum böyledir. Vasiyetnamelerin saklanması konusunda da böyle bir prensibin yer alması doğru olacaktır. Bu gün noterlik kanununa göre yapılması gereken bir belge resmi şekline uygun olarak yapılmaz, özellikle resmî bir vasiyetname bile bile veya ağır ihmal sonucunda sakat olarak düzenlenirse, sorumluları, genel hü-kümler dairesinde kovuşturarak zarar görenin hakkını alması çok güç, hatta birçok durumlarda imkânsızdır. Her nimetin bir külfeti olduğu gibi, noterlik görevini üzerine alarak menfaat sağlayan noterlerin, özellikle vasiyetname gibi, vasiyetçinin ölü-münden sonra hükümleri yerine getirilecek belgelerde çok dikkatli olması ve ilgililerin haklarının giderilmesi mümkün olmayacak surette kaybına sebep olmamaları gerekir. Eğer böyle bir hak kaybına sebep olurlarsa, vasiyetnameyi kanunda yazılı şekle uygun olmayarak düzenliyen noter veya yetkili görevliler bundan sorumlu olmalıdırlar. Bütün bu gerekçe ile Medenî Kanun Komisyonu, 484 üncü maddenin, vasiyetnamenin sadece saklanmasına ilişkin alelade bir madde olmayıp, sorumluluğa ilişkin bir prensip maddesi olmasının uygun olacağı sonucuna varmış ve eklediği ikinci fıkra ile bu prensibi koymuş ayrıca kenar başlığın metne uyması için onu da (sorumluluk) şeklinde değiştirmiştir. Böylece, birinci fıkradaki ödevleri yerine getirmeyenlerin bu yüzden doğacak zararlardan, yalnız cezai bakımdan değil, malî bakımdan da sorumlu olacakları kuralı konul-muştur.

    Bu sorumluluk eğer devletin sorumluluğu ile kuvvet-lendirilmezse manasız kalacaktır, çünkü genel hükümlere göre sorumluluk esasen umumi bir şekilde mevcuttur. Bu nedenle ve yukarıda gösterilen gerekçelere dayanılarak, üçüncü fıkrada devletin sorumluluğu esası kabul edilmiştir. Bu tasarıda tıpkı nüfus memurlarının, vasi ve vasilik katlarının sorumluluğu konusunda olduğu gibi devletin doğrudan doğruya sorumluluğu esası kabul edilmeyip, «vasiyetnameyi düzenliyen görevlilerce ödenemiyen zararların Hazinece ödenmesi esası» kabul edilmiş ve bir zararı ödemeye mahkûm olan Hazinenin asıl sorumlulara karşı rücu hakkı da dördüncü fıkrada belirtilmiştir. Madde bu biçimde kabul edilirse, devlet, resmî belge ve özellikle resmî vasiyetname düzenleme yetkisini vereceği memurları seçerken ve onların gözetim ve denetimini yaparken daha dikkatli ve özenli davranacak, böyle memurlar da resmi vasiyetname dü-zenlerken ve bunların asıllarını saklarken, şimdi olduğundan çok daha titizlikle hareket edeceklerdir. Kısacası, ön tasarıda maddenin bu suretle kaleme alınmasiyle güdülen amaç, malvarlığının kendi ölümünden sonraki mukadderatını tayin eden kimseye emniyet vermek, vasiyetname ile ilgili olan vatandaşların zarara uğramamasını sağlamaktır.’:

     

    «f) Sorumluluk

    Madde 484 - Resmî vasiyetname düzenlemekle görevli bulunan memurlar, bu vasiyetnameleri kanunda yazılı şekle uygun olarak düzenlemek ve bunları aslını kendi dairelerinde veya Adalet Bakanlığınca gösterilecek emniyetli bir yerde saklamakla ödevlidirler.

    Bu ödevleri yerine getirmeyenler vasiyetnamenin şekil eksikliği dolayısiyle geçersizliğine karar verilmesinden veya yok olmasından doğacak zararlardan sorumludurlar.

    Vasiyetnameyi düzenliyen memurlarca ödenmeyen zararlar Hazinece tanzim olunur.

    Hazinenin asıl sorumluları rücu hakkı saklıdır.»