• “1998 ve 1999 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     “Madde 416 - Yürürlükteki kanunun 366 ncı maddesini karşılamaktadır.

    Ancak farklı olarak mahkemece vasiliğe atanan kişinin bu görevi kabul etme yükümlülüğü, sadece erkekler için değil kadınlar için de getirilmiş ve böylece kadın erkek eşitliği de sağlanmıştır."



  • “1984 Tasarısı”ndaki Gerekçe

     

    ‘Madde 347 - Madde, yürürlükteki Kanunun 366. madde-sini karşılamaktadır. Mahkemece vasi olarak atanan kişinin bu görevi kabul etme zorunluluğu düzenlenmektedir. Yürürlükteki metinden farklı olarak Tasarı yalnız erkeklere değil kadınlara da vasilik görevini kabul etme yükümlülüğü getirmektedir.’:

     

    IV. Vasiliği kabul yükümlülüğü

    Madde 347 - Vesayet altına alınan kimsenin yerleşimye-rinde oturanlardan vasiliğe atananlar, bu görevi kabul etmek zorundadırlar.

    Aile meclisince atanma hâlinde vasiliği kabul yükümlülüğü yoktur.”


  • “1971 Tasarısı”ndaki Gerekçe

    ‘1) Terim ve ifade: Terimler Anayasa’ya ve öteki madde-lere uygun duruma getirilmiş, ifade sadeleştirilmiştir.

    2) Biçim değişikliği: Maddenin bugünkü metninin ikinci cümlesi bağımsız bir kuralı kapsadığından ayrı bir fıkra haline konulmuş ve böylece madde iki fıkraya ayrılmıştır.

    3) Hüküm değişikliği: Bu maddenin yürürlükteki met-ninde, aslına uygun olarak, (vesayet mıntıkası dahilinde sâkin erkekler) in vasîliği kabul ile zorunlu oldukları yazılıdır. Oysa (vesayet mıntıkası) müphem bir sözdür. Bundan, vasilik maka-mının (yargı çevresi) mi, yoksa vasilik makamı ile birlikte de-netim makamı olan (asliye mahkemesinin yargı çevresi) mi anlaşılacaktır? Her iki durumda da, böyle bir zorunluğun korunması bazı vatandaşlar için çok güç durumlar doğurabilir. Meselâ bir ilçenin merkezinde oturan bir küçüğe aynı ilçenin km.lerce uzağında bulunan bir köydeki bir kimse vasi atanınca bu vasi 366 ncı maddenin bugünkü metnine göre bunu kabul ile zorunlu olacaktır; çünkü bu köy (vesayet mıntıkası dahilinde) dir. Seyrek de olsa, böyle bir durumun doğuracağı sakınca ve güçlükler, memleketimiz bakımından önemlidir. İsviçre’nin kendi özelliğine ve özel durumuna uygun olarak kabul edilmiş olan bu metin, yukarıki sebeplerle, memleketimizin coğrafî şartlarına uymamaktadır. Vasilik işlerindeki yetkinin, vasilik altına alınacak kimsenin ikametgâhına bağlandığı ve yukarıda 361 inci maddenin o suretle tedvin edildiği gözönüne alınırsa, bu mad-dede de aynı yolu kabul ederek, vasiliği kabul zorunluluğu, vasilik altına alınacak kimsenin ikametgâhının bulunduğu yer-de oturan erkeklere yüklenmesinin, ülkemizin hayat şartlarına daha uygun olduğu anlaşılır. Bu sebeple maddenin birinci fıkrasında kural değişikliği yapılarak bu fıkra yukarıki biçime konulmuştur. Bununla birlikte şu noktayı önemle belirtmek gerekir ki, vasilik altına alınacak kimsenin ikametgâhı dışındaki kişilerin vasi atanmasında yasa bakımından bir engel yoktur. Böyle kimseler de tabiatıyla vasi atanabilir. Ancak bunlar vasiliği kabul etmezlerse, 366 ncı madde uyarınca bunu kabule zorlanamazlar. Halbuki vasilik altına alınacak kimsenin ika-metgâhındaki bir erkek, bunu kabul etmemek için ortada kanu-nun gösterdiği sebeplerden biri bulunmadıkça, bu vasiliği ka-bule zorlanabileceklerdir. İşte maddede yapılan değişiklik bu noktaya inhisar etmektedir.’:

    IV. Vasiliğin kabul zorunluluğu.

    Madde 366 - Vasilik altına konulacak kimsenin erkek hısımları ve kocası o kimsenin ikametgâhının bulunduğu yerde oturan medenî ve siyasî haklara sahip her erkek, vasilik görevini kabul etmek zorundadır.

    Vasi aile kurulu tarafından atanmışsa bu kabul zorunluğu yoktur.”