• 3678 sayılı Kanuna ait Hükümet Tasarısı Gerekçesi

     «Madde 2 - Nişanlanmada, evlenmeden kaçınma hali ile ilgili olarak karşı tarafa nişandan cayma tazminatı peşin olarak verilen hallerde nişanın bozulmasından bu tazminatın iadesi için dava açılmaktadır. Esasen bu yönden bir tazminat veya ceza şartının dava edilemeyeceği maddede ifade edilmiş bulunmaktadır. Maddede yapılan değişikle bu tazminatı önceden ödeyen tarafın bunu geri isteyemeyeceği hükme bağlanmış bulunmaktadır. Kendisini tazminat ödemek mecburiyetinde hisseden kimsenin sonradan bunu geri almaya kalkışması ahlaki bakımdan uygun bulunmamıştır.

    Ayrıca madde daha sade ve anlaşılabilir bir şekilde iki fıkra olarak düzenlemiştir.»



  • 3678 sayılı Kanuna ait Adalet Komisyonu Raporu Gerekçesi

     «Tasarının 2 nci maddesinde yer alan ‘ödemeler’ kelimesinden sonra bir ‘de’ eki eklenmiştir.»



  • 1998 ve 1999 Tasarısı»ndaki Gerekçe

     «Madde 119- Yürürlükteki Kanunun 83 üncü maddesini karşılamaktadır. madde mevcut hâliyle olduğu gibi alınmış, sadece konu ve kenar başlıkları “B. Nişanlılığın hükümleri” “1. dâva hakkının bulunmaması” şeklinde değiştiril-miştir.»



  • 1984 Tasarısı»ndaki Gerekçe

    ‘Madde 81- Madde, yürürlükteki Kanunun 83. maddesini karşılamaktadır. Yürürlükteki metin esas alınmakla beraber ifade düzeltmesi yapılmıştır. Ayrıca, kararlaştırılan cayma taz-minatı veya ceza şartının dâva edilememesine mukabil bu isimler altında ödenmiş olan tutarların geri istenebilmesi de uygun görülmemiş ve kendisini tazminat ödemek yükümlülüğü altında hisseden ve bu tazminatı ödeyen bir kimsenin, sonradan, verdiklerini geri almaya kalkışması da ahlâkî bakımdan uygun bulunmamıştır.’:

     

    «B. Nişanlılığın etkileri

    I. Dâva hakkının bulunmaması

    Madde 81- Nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dâva hakkı vermez.

    Evlenmeden kaçınma hâli için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dâva edilemez; ancak yapılan ödemeler de geri istenemez.»


  • 1971 Tasarısı»ndaki Gerekçe

    ‘1) Terim ve ifade: Terimler öteki maddelere uydurulmuş ve ifade sadeleştirilmiştir. Birinci fıkra lüzumsuz ayrıntılardan temizlenerek açık bir hale konmuştur. Şöyle ki: Bugünkü me-tinde, imtina eden nişanlıya karşı ve dâva hakkında bahsedil-mektedir; oysa (imtina) olmadan bir dâva bahis konusu olamaz. Zaten fıkradaki (icbar=zorlama) kelimesi (imtina) durumunu kapsamaktardır.

    2) Biçim değişikliği: Müstakil iki hükmü kapsayan bu madde ayrı iki fıkra haline konulmuştur.

    3) Hüküm değişikliği: İkinci fıkrada hüküm değişikliği yapılmıştır. Bugünkü metinde birinci fıkra ile birleştirilmiş olan bu kural, nişanın bozulması halinde önceden saptanan tazminatın (muteber olmadığına) dairdir. Oysa burada bahis konusu olan şey (tazminat) değil (cezaî şart)tır. Bilindiği gibi cezaî şart, mutlaka zararın varlığını gerektirmez. Öteki sözleşmelerde de, zarar doğmasa bile, sözleşmenin yerine getirilmemesi halinde kabul edilmiş olan cezaî şartın ödenmesi gerekir. Halbuki tazminatın bahis konusu olabilmesi için ille bir zararın doğmuş olması şarttır. Bu bakımdan fıkradaki (tazminat) teriminin yerine, İsviçre’deki aslına uygun olarak (ceza ödenimi) deyimi konul-muştur. Bu fıkrada değiştirilen bir nokta da (muteber değildir)  deyiminin yerine (dâva edilemez) denilmesidir. Zira fıkrada görüldüğü gibi sonuna, şart edilen ceza ödenmişse artık geri istenemiyeceğine dair bir kural eklenmiştir. Eğer şimdiki me-tinde olduğu gibi (bu şart muteber değildir) denilirse, şart edilen ceza ödenmiş olsa bile bunun geri istenebileceğini kabul etmek gerekir. Bu ise memleketimizin sosyal şartlarına uygun değildir. Bu sebeple tasarıda, İsviçre ve Türk doktrininde ağır basan görüş tarzı bir yana bırakılarak yani ödenmiş olan cezaî şartın artık geri istenemeyeceği kabul edilerek bunun tersine bir kural konulmakla, bu maddedeki cezaî şartın dâva edilemiyen fakat geri istenemiyen bir borç niteliğinde olduğu kabul olunmuştur. Nitekim zamanaşımına uğramış olan borçta, kumar ve bahis borcunda, evlenme tellallığından doğan borçta yürürlükteki kanunumuz bu esası kabul etmiştir. Bunlar ödenmesi dâva edilemeyen, fakat ödendikten sonra artık geri istenemeyen borç-lardandır. İşte nişanlanmada şart edilen cezanın da bu kabil (eksik borçlar) kategorisine girmesi memleketimizin sosyal ger-çeklerine daha uygundur.’;

    «B. Nişanlılığın sonuçları.

    I. Evlenme için dâva hakkının bulunmaması.

    Madde 83- Nişanlılık, evlenmeye zorlamak için dâva hak-kı sağlamaz.

    Nişanın bozulması halinde yerine getirilmek üzere ceza ödenimi şart edilmişse, bu ödenim dâva edilemez; fakat ödenmişse artık geri istenemez.»