"...Davacı alacaklı vekili, borçlu davalılar Duran ve Caner hakkında takip başlatıldığını, borçluların alacağı karşılayacak mal varlıkları bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile taşınmazlarını diğer davalılar devrettiğinden bu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İbrahim, davacı ve borçlular arasındaki çekişmeden haberdar olmadığını, taşınmazı raiç bedelden satın aldığını belirtmiştir.
Davalı Türkan vekili, davanın görülebilmesi için gerekli aciz belgesinin sunulmadığını, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu ve halen satın aldığını konutta oturduğundan haksız açılan davanın reddini istemiştir. Davalı Vakkas vekili, müvekkilinin 1984 yılından beri yurt dışında yaşadığını, borçluları tanımadığını, taşınmazı birikimleri ile satın aldığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalılar Duran, Caner ve Deniz, cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, davacının alacağının 20.04.2010 tanzim tarihli senetlere dayandığı, dava konusu 469 ada 3 parsele ilişkin iptali istenen tasarruf ise 12.04.2010 tarihinde yapıldığı, davacı alacaklının borcun doğumunun takip dayanağı senetlerin keşide tarihinden önce gerçekleştiği yönünde iddia ve ispatta bulunmadığından,davalı Deniz hakkında açılan davanın reddine, diğer dava konusu tasarrufların ise tapudaki satış bedeli ile gerçek değerleri arasında fahiş fark olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Türkan ve Vakkas vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK. 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
1. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu davalardan amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda, dava konusu tasarrufların borcun doğumundan sonra yapıldığı ve davalı borçlunun aciz halinin bulunduğu sabit olmuştur.
A.) Dava konularından 154 ada 13 parsel davalı borçlu Duran tarafından 16.04.2010 tarihinde davalı Vakkas’a satılmıştır. Taşınmazın tapudaki satış bedeli 41.500,00 TL olup bilirkişi taşınmazın satış tarihindeki değerini 414.812 TL olarak belirlemiştir. Anılan davalı banka hesabından 14.04.2010 tarihinde 100.097,00 TL, satış günü 16.04.2010 tarihinde 119.097,00 TL ve 8.000,00 TL çekilmiş, 14.04.2010 tarihinde borçlu Duran hesabına 40.000,00 TL havale yapılmıştır. Davalı Vakkas’ın İİK'nun 278/3-1 maddesi kapsamında kalacak şekilde borçlular ile akraba olduğu veya İİK'nun 280. maddesine göre borçluların mali durumunu veya alacaklılarını ızrar katını bildiği de ispatlanmamıştır. Bu halde anılan davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi Dairenin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşü tasarruf tarihi ve yakın tarihte üçüncü kişi hesabından çekilen para tasarrufa yapılan ödeme olarak değerlendirildiğinden, toplamda tapu dahil 298.694,00 TL olarak ödeme yaptığını belgelemiştir. Bu halde ivazlar arasında bir misli fark olmadığından mahkemenin bu yöndeki kabulü isabetsiz olup, aksi düşüncelerle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
B.Dava konularından 4148 ada 11 parsel 9 nolu bağımsız bölüm davalı borçlu Caner tarafından 13.10.2010 tarihinde davalı Türkan’a satılmıştır. Taşınmazın tapudaki satış bedeli 6.000,00 TL olup üzerinde 150.000,00 TL'lik ipotek vardır. Bilirkişi taşınmazın satış tarihindeki değerini 92.000,00 TL olarak belirlemiştir. 11.10.2010 tarihinde davalı Türkan’ın eşi İbrahim... hesabından 49.320,00 TL çekmiş, ve 15.10.2010 tarihinde 75.000,00 TL ipotek bedeli dava dışı G.. tarafından yatırılmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere, Dairenin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşü tasarruf tarihi ve yakın tarihte üçüncü kişi hesabından çekilen para tasarrufa yapılan ödeme olarak değerlendirildiğinden, toplamda tapu dahil 55.320,00 TL olarak ödeme yaptığını belgelemiştir.(ipotek sayılmasa dahi) Bu halde ivazlar arasında bir misli fark olmadığından mahkemenin bu yöndeki kabulü isabetsiz olup, Davalı Türkan’ın İİK'nun 278/3-1 maddesi kapsamında kalacak şekilde borçlular ile akraba olduğu veya İİK'nun 280.maddesine göre borçluların mali durumunu veya alacaklılarını ızrar katını bildiği de ispatlanmamıştır. Bu halde anılan davalı yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2) Temyiz aşamasında davacı Banka takip konusu alacağın bir kısmını 08.02.2017 tarihinde dava dışı Ali...’ye temlik ettiğinden, davacı yönünden taraf teşkilinin sağlanmasında bu hususunda göz önüne alınması gerekmektedir.
3) Kabule göre, davalı üçüncü kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı olmadığından,her bir tasarruf yönünden takip konusu alacak ile taşınmaz değerinden hangisi az ise o miktar üzerinden vekalet ücretinin belirlenmesi ve harç ve yargılama giderlerinin oranlanması gerekirken bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsiz olmuştur...."
17. HD. 07.05.2019 T. 8009/5605
İİK. Madde 278 - İvazsız tasarrufların butlanı- Tüm içtihatlar için tıklayın.