Dava dilekçesinin davalıya tebliği usule aykırı olup, dilekçeler aşaması henüz tamamlanmadan mahkemece ön inceleme yapılması ve tahkikata geçilmesinde yasal olanak bulunmadığı- Mahkemece, kendisine usule uygun dava dilekçesi tebliğ edilmeyen davalı tarafça, daha sonradan davaya muttali olduğu bildirilerek sunulan cevap dilekçesinin, HMK. 136 uyarınca iki hafta içerisinde cevap verebileceği şerhi ile birlikte davacı tarafa tebliği ile dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşma gününün tebliği, bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti, taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen delillerin toplanması gerektiği-
Kanun yoluna başvuru harcı yatırılmak suretiyle süre tutum dilekçesi veren davacı, gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra süresi içinde sunduğu karar düzeltme talepli dilekçesinde; yerel mahkeme kararının bozulmasını gerektiren sebeplerin bildirildiğinden, dilekçe başlığında "karar düzeltme talebi" yazılmışsa da, özü itibariyle direnme kararına karşı verilen temyiz dilekçesi niteliğinde olduğu- İnanç sözleşmesi ilişkisinin varlığı kural olarak yazılı veya kesin delillerle ispatlanması gerektiği- Yazılı belge ile akdi ilişkinin varlığını kanıtlayamayan davacı açıkça yemin deliline dayandığından, hâkimin davayı aydınlatma ödevi ile yargılamanın sevk ve idaresi çerçevesinde, mahkemece davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği- 03.03.2017 T. 2/1 s. İBK kararının HMK'nın yürürlüğe girmesinden sonra açılmış olan davalarda tarafların dava ve cevap dilekçeleri ile delil listelerinde "sair deliller, her türlü delil, ve sair deliller" gibi ibarelerin bulunması hâlinde, tarafların yemin deliline başvurmuş sayılamayacakları ve bu kapsamda hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafa "yemin teklifinde bulunma hakkı"nı hatırlatamayacağı hususunda olduğu, somut olayda bu İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma imkanının bulunmadığı- "Yürürlükten kalkan HUMK 344'de düzenlenen yemin; taraf yemini ve re'sen yemin olarak ikiye ayrılmış iken, HMK'nın 227. maddesinde tarafın karşı tarafa yemin teklifinin düzenlendiği, buna göre delil listesinde yemin deliline dayanan tarafın iddia veya savunmasına dayanak yaptığı bir vakıayı yemin ile ispat etmek istiyorsa bizzat kendisinin karşı tarafa yemin teklif edeceğini bildirmesi gerektiği, hâkimin ispat yükü kendisine düşen tarafın iddia ve savunmasına dayanak yaptığı vakıaları ispat edememesi durumunda karşı tarafa yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının taraflarca getirilme ilkesine (HMK 25) aykırı olduğu, hâkimin yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının "hâkimin davayı aydınlatma ödevi" (HMK 31) kapsamında olmayıp iddia ve savunmanın ispatına ilişkin bir husus olduğu; tarafların iddia ve savunmasına dayanak yaptıkları vakıaları hangi delille ispat edeceklerini bildirmek zorunda oldukları (HMK. 194/2), iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği hususunun (HMK. 119-f) dava dilekçesinde, savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği hususunun (HMK. 129-e) cevap dilekçesinde gösterilmesi gerektiği, tarafların iddia ve savunmasına dayanak yaptığı vakıalardan bir yada birkaçını veya tamamını doğrudan karşı tarafa yemin teklif etmek suretiyle ispat edeceğini bildirmediği sürece, hâkimin davaya müdahale sayılacak şekilde taraflardan birine karşı yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının hâkimin tarafsızlığı ve HMK'nın düzenlediği taraf yemini ile bağdaşmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Cevap dilekçesi vermeyen davalı "aynı zamanda dava konusu emtianın bedelini de inkâr ettiğinden" sadece kusur tespiti yönünden alınan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin hatalı olduğu- Davalının mandalinanın fiyatını da inkâr etmiş sayılacağı gözetilerek bu hususta da dosya kapsamında yer alan deliller değerlendirilerek inceleme ve araştırma yapılması gerektiği- Davalı vekili bilirkişi raporuna itirazında kusur oranına itiraz etmeyerek sadece "emtianın bozuk olduğunu" ileri sürdüğünden, davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürülen bu vakıanın, savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve üzerinde durulmasının mümkün olmadığı-
Dava tarihinden sonra, yargılama safhasında barışan tarafların, kendi istekleri ile beraber yaşamaya devam ederken; boşanma davasının, davacının talebi ile vekili tarafından takip edilmediği, fakat dava tarihinden sonra, beraber yaşarlarken taraflar arasında meydana gelen fiziksel şiddet olayı sebebiyle davacının talebi üzerine dava yenilenerek yargılamaya devam edildiği- Boşanma hükmünün ferileri olan maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu olması gerekmekte olup; davacının, dava tarihinden sonra davalıyla beraber yaşayarak davalıdan kaynaklı kusurları affetmiş olduğu, ancak; her davanın seyri açıldığı tarihteki hukuki ve fiili duruma göre devam edeceği için af olgusu, sadece taraflar arasında yaşanılan son olaydan önceki vakıalarda sonuçlarını doğuracak olup, tarafların dava tarihinden sonra gerçekleşen olaylara dayanarak başka bir boşanma davası açabileceği-
Davalı kadının cevap dilekçesinin davacı erkeğe usulünce tebliği ile davacı erkeğe cevaba cevap dilekçesi sunma hakkı tanınması, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların tespiti, taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği takdirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen deliller toplanıp, birlikte değerlendirerek bir sonuca ulaşılması gerektiği-
Ön inceleme duruşmasında, "tarafların sulh ve arabuluculuktan yararlanıp yararlanmayacakları" sorulduktan sonra imzaları alınmış, taraflar arasındaki uyuşmazlık noktaları tespit edilmediği, karar verilen celseden önceki duruşmada, sadece davacı vekili hazır olduğu halde "karar verilmek üzere incelemeye alınmasına" karar verilmiş, "bir sonraki celse sözlü yargılamaya geçileceği" hususu belirtilmemiş ve taraflara bu yönde kanunun aradığı şekilde ihtaratlı bir bildirim de yapılmamış olup, davacı vekili ile davalı vekilinin beyanları alınarak, "tahkikatın bittiği ve sözlü yargılama aşamasına geçildiği" bildirilmeden ve son sözleri sorulmadan(HMK.m.186/(2) ve 321/(1)) davanın reddine dair karar verildiği anlaşılmakla, HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan tarafların savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu- Borcun doğumunun tasarruf tarihinden sonra ödenmemiş kart borcunun doğum tarihi olarak kabul edilmişse de borçlu ile alacaklı arasındaki kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihten itibaren sürekli yenilenen bir borç ilişkisi meydana geldiğinden, borcun doğumunun yenilenen ilişki tarihi değil sözleşmenin imza tarihi olarak kabulü gerektiği-
D.çelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, ön inceleme yapılmadan tahkikata geçilip, işin esası hakkında karar verilemeyeceği- Tüm taleplere ilişkin yalnızca tek peşin karar harcının alındığı,mahkemece yatırılan harcın hangi davaya yönelik olduğu hususunun aydınlatılarak peşin harç noksanlığının Harçlar Kanunu'nun 30-32. maddeleri gereğince tamamlanmasının gerektiği-
Mahkemece yasanın amir hükümlerine riayet edilmeksizin, usulüne uygun şekilde dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ön inceleme duruşması yapılmasının, sunduğu cevap dilekçesinde tanık deliline dayanan davalıya tanık listesini sunması konusunda ön inceleme duruşmasında süre verilmemesinin, ön inceleme duruşmasına katılmayan davalının tahkikat duruşmasına davet edilmemesinin ve yine davalı tarafın yokluğunda sözlü yargılama günü olduğu belirtilmeden .......... tarihli duruşmada davanın esası hakkında hüküm verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı erkeğin süresinde sunmuş olduğu 13.03.2015 tarihli cevap dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmediği için dilekçelerinin karşılıklı verilmesi aşamasının usulünce tamamlanmadığı- Mahkemece, dilekçelerin karşılıklı verilmesi ve ön inceleme aşamaları usulüne uygun olarak tamamlanmadan, tahkikat aşamasına geçilerek esas hakkında hüküm verilmesinin kanuna aykırı olduğu-
Mahkemece, usulüne uygun şekilde dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanıp yine usulüne uygun şekilde ön inceleme yapılmadan tahkikata geçilerek işin esası hakkında karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-