TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Özel Borç İlişkileri > - Satış Sözleşmesi > - Taşınır Satışı > - C. Alıcının borçları > - IV. Alıcının temerrüdü > Madde 235 - 1. Satıcının dönme hakkı
Yargıtayın maddi hukukun doğru olarak uygulanıp uygulanmadığı yönünden mutlak denetim yetkisi olduğu, takdir hak ve yetkisinin denetlenmesinin de Yargıtayın yetki alanında bulunduğu- Taşınmazın devri, sözleşmenin karşı tarafı olan alıcı şirket tarafından değil, vekilinin hilesi sonucunda yapılmış olup, üçüncü kişinin hilesiyle sözleşme yapan kişinin sözleşmenin iptalini isteyebilmesi için lehine hile yapılan karşı tarafın, sözleşmenin yapıldığı sırada hileyi bilmesi veya bilecek durumda olması gerektiği- Davalı şirket yetkili kıldığı kişinin tapuda bizzat gerçekleştirilen işlemi sonucunda dava konusu taşınmazı devraldığından, taşınmaz satış sözleşmesini vekil sıfatıyla bizzat yapan bu kişinin hilesinin -hileyi bilmesi veya bilecek durumda olması koşulu aranmaksızın- akidin hilesi olarak kabul edileceği- B.ye satış bedelinin tapu müdürlüğündeki işlemler bittikten hemen sonra ödeneceği konusunda taraflar anlaşmış ve davacı taraf da bu kanı ile devri yapmış olduğundan, akit tablosuna (TBK. 246; 235) ihtirazi kayıt konulmadığından bahisle, davacı tarafın sadece bakiye satış bedelini talep edebileceği, tapu iptali ve tescil isteyemeyeceği şeklindeki bir yorum yapılamayacağı-
Taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan sözleşmeye göre, çekişmeli taşınmazın devri karşılığında davalı tarafından dava dışı şirkete 400.000 TL’lik hammadde teslim edileceği kararlaştırılmış olup, davacı tarafından, söz konusu hammaddenin teslim edilmediği iddiası ileri sürülmüş, davalı da protokol ve ibranamedir başlıklı belge ile perakende satış fişleriyle edimini ifa ettiği savunmasında bulunmuş olduğundan, edimin ifasının yerine getirilip getirilmediği mahkemece yöntemince belirlenerek sonuca gidilmesi gerektiğinde- Mahkemece, teslim olgusu ile ilgili belge ve diğer deliller üzerinde durulmadan, kendisine teslim yapılacak dava dışı şirketin ticari defterleri ile maliye kayıtlarından yararlanılarak anılan husus açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmesinin hatalı olduğu- Ticari defterler ile maliye kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak, sunulan ibraname ve fişlerin geçerliliği de araştırılarak hammadde teslim olgusunun kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasındaki hisse devir vaadi sözleşmesi yazılı yapılmışsa da imzalar noterce onaylanmadığından sözleşmenin geçersiz olduğu- Davacının edimini yerine getirerek hisselerini devrettiği, sözleşmede alıcının temerrüdü sebebiyle dönme hakkının açıkça saklı tutulmadığı, bu durumda davacının hisse devir bedelini talep edebileceği gözetilerek ve tarafların devir bedelinin ödenip ödenmediğine ilişkin iddia ve savunmaları da değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Satış bedelinin (semenin) satışın asli unsurlarından birisi olduğu- Semenin ödeneceği düşüncesi uyandırılarak, taşınmazın mülkiyetinin naklinin sağlanması ve ondan sonra semenin ödenmemiş olmasının iradeyi fesada uğratan sebeplerin gerçekleştiğinin kabulünü gerektireceği- Somut olayda 'bedelin ileriki tarihlerde ödeneceğine dair' taraflar arasında bir anlaşma bulunmamakta, 'hemen ödeneceği' yönünde davacıda bir kanı uyandırılarak, kayıt maliki bir oldu bittiye getirilmek suretiyle temlikin gerçekleştiği görüldüğünden mahkemece 'davanın kabulüne' karar verilmesinin doğru olacağı-
Satış bedeli ödenmediği taktirde satışın feshedileceği konusunda itirazi kayda bağlanmayan durumlarda tapunun iptalinin istenemeyeceği satıştan kaynaklanan bir alacak var ise onun istenebileceği- Menkul satışına ilişkin hükümlerin kıyasen taşınmaz satışlarında da uygulanacağı- Dava konusu taşınmazın davacının talebi doğrultusunda belirlenen değeri üzerinden kendilerine devredilen pay bedeli ile sınırlı olmak üzere her bir davalının ayrı ayrı sorumlu tutulması gerekirken aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı halde toplam bedel üzerinden müteselsilen sorumlu tutulmalarının doğru olmadığı gibi, kendilerine devredilen pay değeri üzerinden harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaları gerektiği-