TÜRK TİCARET KANUNU > - Ticaret Şirketleri > - Anonim Şirket > - Sona Erme ve Tasfiye > - B) Tasfiye > - I - Tasfiye memurları > Madde 538 - 3. Aktifleri satma yetkisi
Limited şirketin üzerinde faaliyette bulunduğu ve devredilmesi hâlinde şirketin faaliyetini sona erip fiilen tasfiye sürecine girmesine neden olacak düzeyde hayati önemi haiz bir mal varlığı değeri olan taşınmazının şirketin müdürü tarafından bu yönde bir genel kurulu kararı olmaksızın devrine dair hukuki işlemin batıl olduğu- Taşınmazın devri sonucunda yapılan tescil geçersiz olup taşınmazın mülkiyetinin üçüncü kişiye intikal ettiği söylenemeyeceği ve bu anlamda devralan kişinin iyiniyetli olup olmadığı hususunun devir işleminin geçersizliği ve mülkiyetin muhafazası yönünden herhangi bir önem arz etmeyeceği- Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak araştırma sonrası şirketin tüm taşınmazlarının veya faaliyetini yapmasını engelleyecek ölçüde taşınmazının satıldığının tespiti hâlinde, dava konusu satışlarla şirketin dolaylı olarak tasfiyesinin yapılmış olduğu, TTK m. 643 yollamasıyla limited ortaklıklara da kıyasen uygulanması mümkün olan TTK m. 538/2'e göre, tasfiye aşamasında aktiflerin toptan satım yetkisinin sadece genel kurulda olduğu dikkâte alınarak davanın kabulü ile satış işleminin yoklukla malûl olduğunun tespitine karar verilmesi gerektiği-" TTK m. 408/2(f) uyarınca, anonim ortaklıklarda önemli miktarda şirket varlığının toptan satışına karar vermek yetkisinin genel kurulun devredilmez yetkileri arasında olduğu, buna karşılık limited ortaklık genel kurulunun devredilmez yetkilerini düzenleyen TTK m. 616'da önemli miktarda şirket varlığının devrine ilişkin bir hükmün bulunmadığı, TTK m. 408/2-(f) bendinde yer alan hükmün limited ortaklıklara uygulanacak anonim ortaklık hükümlerini düzenleyen TTK m. 644'de yer almadığı, sadece aynı Kanun'un 643. maddesi yollamasıyla limited ortaklıklara da uygulanma yeteneği kazanan tasfiye hâlindeki limited ortaklıklarda aktifleri satma yetkisine ilişkin TTK m. 538/2'in limited ortaklıklara doğrudan uygulandığı, Kanun'da tasfiyeye girmemiş limited ortaklıklarda ise önemli miktarda şirket varlığının satışı konusundaki karar yetkisinin hangi organda olduğuna ilişkin hüküm bulunmadığı, bu itibarla limited şirketlerde taşınmaz satışı için genel kurul kararına gerek olmadığı, uyuşmazlığın iyiniyet, muvazaa ile mal kaçırma/ dürüstlük kuralına aykırılık temelinde çözümlenmesi gerektiği, davalının ticaret sicil kayıtlarına ve tapu sicil kayıtlarına güvenerek işlem yapan iyiniyetli üçüncü kişi olduğu, davalı şirketin taşınmazların satış tarihi itibariyle kurtulduğu toplam borç miktarın ve taşınmazların satış tarihi itibariyle rayiç değeri gözetildiğinde, yapılan satış işlemlerinin davalı şirketin menfaatine olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Uyuşmazlık; davalı şirketin sahip olduğu tek taşınmaz olan dava konusu taşınmazın diğer davalıya devrinin şirketin varlığını sona erdirecek niteliği haiz önemli miktarda bir mal varlığı devri olarak nitelendirip nitelendirilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre mahkemece, bozma sonrasında dosya arasına alınan bilirkişi raporundaki görüşlerin aksi yönünde yapılan değerlendirmenin dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır..
Anonim şirketin önemli miktarda varlığının satışına dair alınan genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemi- Davalı holdingin, TTK. 519/4'e göre amacının başka işletmelere katılmaktan ibaret olduğu- Genel kurulda paydaş olunan A.Ş'deki paylarının satılabilmesi için 151.847 olumlu, 48 çekimser oy ile karar alındığı, kararda muhalefet şerhi de bulunmadığı- Davalı şirkete çeşitli paylarda ortak olan davacılar "kararda toplantı ve karar nisabının bulunmadığını ve bu nedenle alınan kararın yok hükmünde olduğunun tespitini" talep etmişlerse de, TTK 418'de gösterilen toplantı ve karar nisaplarının mevcut olduğu ve iptal talebinin de bulunmadığı anlaşıldığından kararın davalı yararına bozulması gerektiği-
Mahkemece, istirdatına hükmedilen miktar yada miktarın ne olduğu hükümde gösterilmemiş olup, bu hususun, infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu- Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, taraflardan bir kısmının hazır olmaması veya hazır olan taraflardan biri ya da tamamının, mahkemeden sözlü yargılama için duruşma günü tayin edilmesini istemeleri halinde, sözlü yargılama için HMK'nın 186.maddesine uygun olarak duruşma günü belirlenmesi ve bu durumun duruşmada olmayan taraflara meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesi gerektiği- Tahkikatın bittiğinin tefhim edildiği duruşmada, tarafların tamamının hazır ve sözlü yargılama için yeni duruşma günü verilmesini istemediklerini beyan etmeleri halinde, bu husus duruşma tutanağına yazıldıktan sonra, sözlü yargılamaya geçilir, taraflara HMK'nın 186/2. maddesine göre son sözleri sorulur, son sözleri dinlendikten sonra, mahkemenin hükmünü vereceği- Bu yasal düzenlemelere uyulmadan hüküm kurulmasının, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu-