SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU > - Ortak ve Çeşitli Hükümler > - Ortak Hükümler > Madde 92 - Sigortalılığın zorunlu oluşu, sona ermesi ve sosyal güvenlik sicil numarası
Madde Listesi Madde 92 - Sigortalılığın zorunlu oluşu, sona ermesi ve sosyal güvenlik sicil numarası
Hizmet cetveline göre ihtilaf konusu çalışma dönemi içerisinde davacının dava dışı şirketlere ait işyerlerinde çalıştığına dair çalışma kaydı bulunduğu ve davacının "dava dışı işyerlerinde çalışmadığına" dair beyanı gözetildiğinde, yargılama sonucunda verilecek hükmün sözü edilen işverenlerin hak alanını etkileyebileceği anlaşıldığından, davacıya dava dışı şirkete HMK 124 uyarınca husumet yöneltilmesi için süre verilerek davaya katılımları sağlandıktan sonra dava dışı işyerlerindeki çalışmaların iptali gerçekleşmeden çalışmanın kesintisiz olduğunun kabul edilemeyeceği gözetilmek suretiyle bahsi geçen işverenler tarafından sunulacak delillerin toplanması gerektiği- "Davacının bilgisi dâhilinde olmayan bildirimler nedeniyle dava dışı işverenlerin davaya katılmasının sağlanmasına gerek olmadığı, ayrıca davacının "adına bildirim yapan dava dışı işverenlerde çalışmadığını" beyan etmesine rağmen, talebini aşarak bu işverenlere husumet yöneltmesi için zorlanamayacağı, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Hizmet tespit davalarının kamu düzenini ilgilendirdiğinden özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği- İlgili yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalıların hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak hizmet tespiti isteyebilecekleri- Sosyal Güvenlik Kurumu'na bildirilmeyen çalışmaların tespiti yönünden dava açma ve hak arama özgürlüğüne getirilen süre sınırlamasının, başka bir deyişle dava açma süresinin 5 yıl ile sınırlandırılmasının doğrudan doğruya hakkın mevcudiyetini etkilediğinden hak düşürücü nitelikte olduğu ve bu sürenin geçmesi ile hakkın bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkacağı- Yargıtay'ın birinci bozma kararında "(01.01.1998-30.09.1998 tarihleri arasında) davalı işyerinden yapılan bildirimler bulunduğundan, davacının kesintisiz çalışma iddiası nedeniyle (01.10.1998-30.08.2002 tarihleri arasındaki dönem yönünden) hak düşürücü sürenin geçmediği belirtilmiş olup, uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan yargılama neticesinde bu dönem çalışmasının kesintili olduğu kabul edildiğine göre artık birinci bozma kararına uyulmakla davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan söz etmenin imkanı bulunmadığı- 28.04.1999-01.10.1999 ve 22.06.2000-30.08.2002 tarihleri arasında kalan kesinti dönemleri yönünden davacının davalı şirketin Türkiye'de merkezinin bulunduğu işyerinde çalışıp çalışmadığı, iradi terk ya da başka işyeri çalışması bulunup bulunmadığı araştırılıp belirlenmesi ve sonucuna göre hak düşürücü süre yönünden irdeleme yapılması ve yapılacak araştırma ile tüm deliller değerlendirildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Davada haklı çıkmış olan tarafın da hukuki menfaati bulunmak kaydıyla hükmü temyiz etmesinin mümkün olduğu-
Davacı işçinin 10.03.1982-31.10.1985 tarihleri arasında aralıksız olarak davalı işverene ait iş yerinde geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkin dava- Dinlenen davacı tanığının, bordro tanığı olmakla birlikte tespiti istenen çalışma dönemlerinin tamamına ait dönem bordrolarında isminin bulunmadığı, ayrıca bildirilen çalışmalarının aralıksız olmadığı dikkate alındığında, sadece bu tanığın beyanı yeterli olmadığından, uyuşmazlık konusu dönemleri kapsayan bordrolarda kayıtlı tanıkların adreslerinin tespiti ile bilgilerine başvurulması; bordro tanıkları bulunamadığı ya da beyanları yeterli görülmediği takdirde komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri SGK, maliye, zabıta, meslek odası ve muhtarlık marifetiyle belirlenerek beyanlarının alınmasının gerektiği-
Mahkemece, davacının hizmet cetveli dahil sigorta sicil dosyasının eksiksiz olarak davalı Kurumdan getirtilmesi, işyerinin kapasitesinin usulüne uygun olarak belirlenmesi, davacının talebe konu yıllarda davalılardan asıl işveren şirketinin taşeronu olarak tavuk yetiştiriciliği yapan diğer davalıların murisine ait çiftlikte tavukların bakım işlerini yaptığı, çiftlik içinde bulunan binada ailesiyle birlikte ikamet ettiği nazara alınarak taraflar arasında unsurları ile birlikte "hizmet akdi" ilişkisi kurulup kurulmadığı, tarım işlerinde ücretle ve sürekli olarak çalışılıp çalışılmadığı, çalışmanın kesintili olup olmadığı tartışılıp açığa çıkarılarak toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerektiği-