Evlilik birliği içinde edinilen taşınmaza aynı dönemde çalışan ve geliri bulunan kadının da katkı yapmasının olağan olduğu- Koca tarafından, tanık beyanlarının aksine bir delil ileri sürülüp kadının çalışmadığı ispatlanmadığına göre, çalışan kadının evlilik birliği içinde edinilen ve tapuda erkek eş adına tescil edilen taşınmaza katkısının bulunduğunun kabul edileceği- Davacı eşin ev işlerinin yanında davalı ile birlikte tarlada, bahçede, hayvan yetiştiriciliğinde, mevcut bir dükkânın işletilmesinde vb. şekilde düzenli çalışma ve katkısının varlığı sabit iken “davacının elde ettiği gelirin belirlenememesi” nedeniyle katkı oranının tespitinde duraksama ve güçlük yaşandığı takdirde hâkimin, denkleştirici adalet ilkesi gereği, somut olayın koşullarını kendi içinde değerlendirmek suretiyle hukuk ve hakkaniyete uygun bir katkı oranı takdir etmesi, bu oranın, tasfiyeye konu taşınmazın dava tarihi itibari ile belirlenecek olan rayiç değeriyle çarpılması sonucu davacı eşin katkı payı alacağı miktarının belirlenmesi gerektiği-
Evlilik birliği içerisinde davacının ve davalının, sürekli ve düzenli gelir elde ettiklerinin sabit olduğu, mahkemenin, davacının söz konusu taşınmazlar yönünden katkı payı alacağı olduğuna dair kabulü yerinde ise de, hükme esas alınan hesap bilirkişi heyet raporu incelendiğinde gelirlerin yöntemince dikkate alınmadığının anlaşıldığı, tarafların evlilik tarihi 1968 yılından boşanma dava tarihi olan 2012 yılına kadar gelirler toplamı üzerinden hesap yapılıp katkı oranı belirlenmesinin ve bu katkı oranına istinaden katkı payı alacağının tespitinin hatalı olduğu, mahkemece yapılacak işin, tarafların evlilik tarihinden taşınmazların edinme tarihlerine kadar olan süre nazara alınarak tarafların elde ettiği gelirleri toplamı üzerinden davacının katkı payı alacağı miktarının belirlenmesi olması gerekeceği-
Bozma ilamında, ilk boşanma dava ve kesinleşme tarihine değinilmeden, ikinci boşanma dava tarihinin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı dolmadığı belirtilmekle yetinilmişse de, mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanması gerektiğine göre; tasfiyeye konu taşınmazın tarafların ilk evlilik döneminde edinildiği de dikkate alındığında, taşınmazın ilk evlilik döneminde edinilen malın tasfiyesine yönelik olduğunun kabulünün gerektiği- Evlilik devam ettiği sürece, eşlerin diğerinden olan alacakları için zamanaşımı işlemeye başlamayacağı, başlamışsa da duracağına yönelik düzenlenme gereğince de ilk boşanma davasının kesinleşme tarihinde işlemeye başlayan zamanaşımı, ikinci evlilik tarihinde durmuş olup; ikinci boşanma davasının kesinleşme tarihinde kaldığı yerden itibaren yeniden işlemeye başladığına göre, 10 yıllık zamanaşımı süresinin henüz dolmaması nedeniyle değerlendirmenin hatalı olduğu-
Katkı payı alacağının değer tespiti ve hesaplamaları için konusunda uzman bilirkişi ve bilirkişilerden yardım alınması gerektiği- Katkı payı oranları ve alacak miktarının hesaplanması bilirkişi raporları da alınarak tüm deliller değerlendirilerek bölge adliye mahkemesinin karar vermesi gerektiği-
Mahkemece, taşınmazın edinilmesi için yapılan aidat ödemelerinin 01.01.2002 tarihinde sonra yapılan kısmı yönünden davacının artık değere katılma alacağı olduğunun kabulü yerinde ise de; davacı kocanın düzenli ve sürekli olarak çalıştığı göz ardı edilerek taşınmazın edinilmesi için yapılan aidat ödemelerinin 01.01.2002 tarihinde önce yapılan kısmı yönünde katkı payı alacağının reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle (maaş, gündelik, kar payı vb.) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerektiği- Davacı kocanın düzenli ve sürekli olarak çalıştığı dikkate alınarak katkı payı alacağının hesaplanması gerektiği-
Eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu tarihte satın alınan ve davalı eş üzerine tescil edilen taşınmaz üzerinde tarafların katkı payı oranları belirlenirken evlilik tarihinden taşınmaz alım tarihine kadar taraf gelirleri, tasarruf edecekleri miktar, TMK. 152 gözetilerek bulunan katkı payı oranlarının dava konusu taşınmazların dava tarihi ile belirlenen piyasa sürüm değeri ile çarpımı neticesinde bulunacak miktarların dikkate alınması gerektiği- Katkı payı lacağı ile katılma alacağının karşılık olarak takas-mahsup edilebileceği-
Davalı tarafın, bir üst lige çıkma hakkını, müsabakalar sonucu gösterilen başarı ile değil, sezonun tamamlanmasını müteakip, üst ligden bir takımın çekilmesi üzerine Federasyonun davet yazısı ile elde ettği ancak kulüp tarafından bu teklifin katılım bedeli yatırılmayarak reddedildiği uyuşmazlıkta, davalı kulübün başarısızlık ve yetersizlik sayılacak durumda, ligden çekilen takım yerine, davet üzerine durum ve şartlar değerlendirilerek bir üst lige çıkmak istememesi hakkın kötüye kullanılması olarak yorumlanamayacağı- Davacı sporcunun sözleşmedeki prim alacağına hak kazanamadığı-
8. HD. 25.09.2018 T. E: 13201, K: 16155-
Sağ eş tarafından, diğer mirasçılara karşı açılan katkı payı alacak isteği-
Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerektiğinden davacının katkısı bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu 19 nolu taşınmaz yönünden davalı adına olan kaydın davacı adına tescili talebinin reddi gerektiği-
  • 1
  • 2
  • 3
  • kayıt gösteriliyor