Sadakat yükümlülüğüne aykırı davranıldığının tanık beyanları, HTS kayıtları, (bilirkişi vasıtasıyla incelenen ve içindeki fotoğraflara yönelik rapor düzenlenen) cep telefonu kayıtlarıyla sabit bulunduğu- Erkeğin kadına yönelik şiddetinin sürekli olduğu (tanık beyanı), erkeğin "sadakatsizliğin delili olarak sunulan video kaydının evlilik öncesine ait olduğu" savunmasının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında ileri sürülmediği, istinaf aşamasındaki iddiaya itibar edilemeyeceği- Erkeğe verilen kusurun tanık beyanlarıyla ispatlandığı, kadına verilen erkeğe küfür onur kırıcı söylem ve hakaret ettiğine yönelik tanık beyanının sadece bir olaya ilişkin olması sebebi ile af kapsamında kalmakla kusur olmaktan çıkartılması gerektiği- Kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 800,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, mahkemece alınan uzman raporunda davalı-davacı babanın kızı ile kişisel ilişki kurması hususunda bir engel görülmediğinin, çocuğun içinde bulunduğu yaş ve gelişim dönemi ile babadan uzun süreli ayrılmasının çocuk üzerinde yaratabileceği olumsuz etkiler dikkate alınarak kişisel ilişkinin düzenlenmesi gerektiğinin belirtildiği, ayrıca kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalı-davacı babanın, bu hakkını amacına aykırı olarak kullandığını kabule yeterli delil mevcut olmadığı gibi, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi olarak tehlikede olduğuna ilişkin bir delil de bulunmadığından, davalı-davacı baba ile ortak çocuk arasında kişisel ilişkinin daha uzun süreli ve yatılı olacak şekilde düzenlenmesine karar verilecek yerde, kişisel ilişkinin sınırlandırılarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Ana ve babası ayrı olan çocuğun ebeveynleriyle düzenli kişisel ilişki kurması ve bu ilişkiyi sürdürmesi çocuğun hakkı olduğu gibi, ana ve babanın da hakkı olduğu- Kişisel ilişkinin sadece çocuğun yüksek yararı gerektirdiği takdirde kısıtlanıp kaldırılabileceği, o halde; kendisine kişisel ilişki hakkı tanınan davalının, bu hakkını amacına aykırı olarak kullandığını kabule yeterli delil mevcut olmadığı gibi, kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzurunun ciddi olarak tehlikede olduğuna ilişkin bir delil de bulunmadığından, davacının kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi talebinin reddine karar verilecek yerde ortak çocuk ile baba arasındaki kişisel ilişkinin sınırlandırılmasının bozmayı gerektirdiği-
Velayetin belirlenmesi ve düzenlenmesinde ana babadan kaynaklanan özelliklerin de dikkate alınması gerektiği, TMK. mad. 324 hükmü ile dosya arasındaki icra dosyaları ve davalı hakkında çocuk teslimine muhalefet etmekten dolayı uygulanan yaptırım bir arada düşünüldüğünde, davalı annenin çocuğun babayla kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engellediği, bundan dolayı hakkında çocuk teslimine muhalefet etmekten yaptırım uygulandığı, bu suretle TMK’nın 324. maddesinde yer alan yükümlülüğüne aykırı davrandığı, bu durumda davalı annenin sekiz yaşındaki müşterek çocuğun gelişimi için önemli olmasına rağmen babası ile görüşmesini engelleyerek, velayet hakkını kötüye kullandığı hususunun kanıtlandığı ve müşterek çocuğun velayetinin davalı anneden alınarak davacı babaya verilmesi gerektiği-
Çocuğun babayla kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engelleyerek hakkında çocuk teslimine muhalefet etmekten yaptırım uygulanan davalı annenin Türk Medeni Kanununun 324. maddesinde yer alan yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle, çocuğun velayetinin davalı anneden alınarak babaya verilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Çocuğun huzurunun tehlikeye girmesi, ana ve babanın yükümlülüklerine aykırı davranmaları, çocuk ile ciddi olarak ilgilenmemeleri halinde kişisel ilişki kurma hakkının reddedilmesi veya kendilerinden alınmasının mümkün olduğu-
Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını yasada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler yada diğer sebepler varsa hakim tarafından kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabileceği-
Velayete ilişkin davaların kamu düzeniyle doğrudan ilgili olup, re'sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu gibi, davayı kabulün de sonuç doğurmadığı, davanın bu niteliğinin, duruşmalı inceleme yapılmasını, delil toplanması ve ayrıntılı araştırmayı gerekli kıldığından incelemenin duruşmalı olarak yapılmasına karar verilerek ilgililerin duruşmaya davet edilmeleri ve gösterdikleri takdirde tarafların delillerinin de toplanması, gerek duyduğu takdirde mahkemenin de re’sen araştırma yapması, çocuğun idrak çağında olup olmamasına bağlı olarak görüşüne başvurması ve gerektiğinde uzman incelemesi (4787 sayılı Kanun md. 5) de yaptırılarak, tüm delillerin hep birlikte değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği-
Kadının başka biriyle karı koca hayatı yaşadığı, düzenli ve sabit bir gelirinin olduğu kanıtlanamamış ise, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddedilmesi gerektiği-
Babadaki mevcut psikotik bozukluğun, kişisel ilişki kurulması halinde çocuk açısından ciddi tehlike arz edip etmediği konusunda ayrıntılı rapor alınıp, dosyadaki diğer delillerle birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-