TÜRK TİCARET KANUNU > - Ticaret Şirketleri > - Anonim Şirket > - Yönetim Kurulu > - B) Yönetim ve temsil > - I - Genel olarak > Madde 367 - 3. Yönetimin devri
Davacı şirketin esas sözleşmesinde yer alan "YK başkanının GK tarafından 'üç yılda bir' seçileceğine dair düzenlemedeki "üç yılda bir" ibaresinin esas sözleşmede yer almaması gereken bir ibare olduğu- Davacı şirketin esas sözleşmesindeki "YK başkanının YK üyeleri arasından üç yıl süre ile anonim şirket GK tarafından seçilmesine" ilişkin düzenlemenin bir yıldan fazla süreler yönünden geçerliliğinden söz edilemeyeceği ve davalı ticaret sicil müdürlüğünün YK başkanı seçimini bir yıllık süre yönünden tescil etmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı- "TTK 340 kapsamında anonim şirketlere ilişkin bir hükmün aksinin düzenlenmesine izin verilip verilmediğinin tespitinde sadece hükmün lâfzına bakılamayacağı, YK'nun başkanını bir yıl süreyle seçebilme yetkisinin GK tarafından seçilecek başkanın görev süresine kıyas yoluyla uygulanmasının mümkün görülmediği, davacı şirket GK'nca esas sözleşmede öngörüldüğü üzere YK başkanını üç yıl süreyle seçme hak ve yetkisi olduğu, şirketin sıhhatli bir şekilde işleyişinin sağlanması açısından GK'un üç yıldan fazla olmamak üzere TTK 366/1, c: 1'de belirtilen bir yıllık süreden daha uzun bir süreyi başkanın görev süresi olarak belirlenmesinin maddenin hem lâfzı hem de özü gözetildiğinde emredici hükümler ilkesine aykırılık oluşturmayacağı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu mükellefiyetinin yerine getirilmemesi amacıyla davalı ... ve ...'ın şube defter ve kayıtlarıyla otomosyon disketleri üzerinde değişiklikler yaparak döviz kredisini geriye dönük olarak dövize endeksli TL kredisi haline getirdiği- Bu hususun murakıplarca belirlenmesi üzerine Vergi Dairesi tarafından başlatılan icra takibi nedeniyle bu işlemden dolayı zarara uğrayan bankanın zararının davalı şirket yöneticilerinin kusurlu davranışlarından doğup doğmadığı-
Yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldıktan sonraki dönemde, "genel müdür" olarak yaptığı işin niteliği ve SGK nezdinde kayıtlı olduğu “yönetici" statüsü nazara alındığında; davacının davalı şirkette, işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan "işveren vekili" niteliğini haiz bir iş/hizmet ilişkisi içerisinde çalıştığının kabulü gerektiği- Anılan dönemde davacının, iş/hizmet sözleşmesindeki "bağımlılık" unsurunu ortadan kaldırır düzeyde bir görev aldığının söylenemeyeceği- Davacının uyuşmazlık konusu dönemde, "işveren vekilliği" (İş K. m. 2/5) sıfatı için gerekli tüm unsurları bünyesinde barındıran bir çalışma içerisinde olduğu, işveren davalı şirket karşısında çalışan konumunda (İş K. m. 2/6) olduğu, şirkette sahip olduğu pay oranı ile davalı şirketin yönetim kurulunu tayini için alınacak genel kurul kararlarına etkisinin davalı şirketle olan iş/hizmet ilişkisindeki bağımlılık unsurunu ortadan kaldırabilecek düzeyde olmadığı gözetildiğinde, genel müdür davacının yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı tarihten sonraki uyuşmazlık konusu döneme ilişkin olarak ileri sürdüğü alacak talepleri bakımından iş mahkemelerinin görevli olduğu-
"Çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme" suçunun failinin; çek karşılığını bankada bulundurmakla yükümlü olan tüzel kişinin mali işlerini yönetmekle görevlendirilen yönetim organı üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa bu sefer yönetim organını oluşturan tüm gerçek kişiler olacağı- Herhangi bir nedenle (sürenin dolması, istifa vb.) yönetim kurulu üyeliği ve dolayısıyla çekin karşılığını bankada bulundurma yetkisi, Kanunda yazılı usulüne uygun şekilde sona ermiş olan yönetim kurulu üyesinin, yönetim kurulundan ayrılması hususunun şirket yönetimi tarafından ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmemiş olması halinde; şirketin yönetim kurulundan ayrıldıktan sonra karşılıksızdır işlemine tabi olan bir şirket çeki nedeniyle kural olarak cezai sorumluluğuna gidilemeyeceği- Ancak anonim şirket adına düzenlenen çekin karşılığını bankada bulundurmakla görevli yönetim kurulu üyesinin Kanunda öngörülen sebeplerle ve usulüne uygun şekilde bu üyeliği sona ermesine ve bu husus yönetim kurulu tarafından tescil ve ilan edilmemesine rağmen; ayrıldığı anonim şirket yararına olmak üzere piyasada kendisi, ayrıldığı anonim şirketle bağlantısı olduğu tespit edilen üçüncü kişiler veya ayrıldığı anonim şirket adına; çek düzenlemeye, bu kişiler adına düzenlenen çeki bir şekilde ele geçirerek şirketin alacaklılarına şirket menfaatine teslim etmeye veya anonim şirket adına halen yönetici gibi davranarak bu çeklerle anonim şirket yararına mal veya hizmet alımına devam etmesi halinde; adı geçen yöneticinin borçlu anonim şirketle fiili bağlantısını sona erdirmediği kabul edilerek, çekin karşılığını bankada bulundurmakla yükümlü olacak diğer anonim şirket yöneticileriyle birlikte cezai sorumluluğunun devam etmesi gerektiği-
D. İş Kanunu’na tabi ‘gemiadamı’ olarak hizmet (iş) sözleşmesi ile çalışan ve bu sözleşme uyarınca ödenmesi gereken işçi alacağının tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, taraflar arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlığın çözüm yerinin İş Mahkemesi olduğu, mahkemece işin esasına girilmesi gerektiği, hatalı değerlendirme ile görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararında direnilmesinin yerinde olmadığı-
Kooperatif zararının tazmini için açılan sorumluluk davasında, TTK. mad. 367 uyarınca davalı müdürün yönetim kurulu üyeleriyle birlikte kooperatife verilen zarardan müteselsilen sorumlu tutulacağından davacının, davalılardan biri hakkındaki davadan feragatinin ödeme, feragat ve takas gibi borcu sona erdiren işlemler nedeniyle yapılıp yapılmadığı incelenip, TBK. 166. müteselsil sorumluluk hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına bakılacağı-