Haksız fiilden kaynaklanan tazminat istemi- eBK. m. 83 gereğince, konusu para olan borcun memleket parası ile ödeneceği düzenlendiğinden, mahkemece davacının haksız fiil sonucu uğradığı zarar hesaplattırılıp, davacı tarafından dava dışı sigorta şirketinden tahsil edilen bedel düşüldükten sonra kalan miktarın Türk Lirası cinsinden tahsiline karar verilmesi gerektiği- Bozma ilamına uyulmakla bozmada belirtilen hususlar lehine olan taraf için usuli kazanılmış hak oluşturacağı-  Bozma ilamında belirtildiği şekilde "davacının haksız fiil sonucu uğradığı zararla ilgili olarak, konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması, hasar tarihindeki zararın TL olarak hesaplattırılıp, dava dışı sigorta şirketinden tahsil edilen bedel düşüldükten sonra, kalan miktarın TL cinsinden tahsiline karar verilmesi ve davalı Karayolları Genel Müdürlüğü harçtan muaf olduğundan harçla sorumlu tutulmaması" gerekirken, bozma ilamına uyulmasına rağmen usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilmeden ve bilirkişi incelemesi yaptırılıp rapor da alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğu-  "Bozma kararı maddi hataya dayandığından bu karara uyulması usuli kazanılmış hakkın istisnalarından olması nedeniyle mahkemece usul ve yasaya uygun şekilde hüküm kurulduğu gözetilerek kararın onanması gerektiği" görüşünün kabul edilmediği-
Fesihnamede, tarafların sözleşmeden kaynaklanan her türlü hak ve borçlara ilişkin haklarını saklı tutmalarına rağmen Bölge Adliye Mahkemesince davacının asgari alım taahhüdüne ilişkin fesihnamede herhangi bir ihtirazı kayıt bulunmadığına yönelik gerekçe ile davanın reddedilmesinin doğru olmadığı- Fesihten sonra 29.09.2015 tarihli faturayı düzenleyerek fatura bedelinin vadesinde ödenmemesi üzerine 03.12.2015 tarihinde icra takibini başlatması nedeniyle davacının suskun kalmasından söz edilemeyeceği sebebiyle davanın reddi isabetli olmadığı-
Kural olarak, borç senedi borçluya geri verilmişse, borcun sona ermiş sayılacağı- Çekin bir ödeme aracı olup borçlusuna iade edilmesinin ve onun elinde bulunmasının borcun ödendiğine karine teşkil edeceği- Karinenin aksini ispatlama yükünün, çeklerin bedelsiz, tahsil edilmeden borçluya iade edildiğini savunan davalı alacaklıda olduğu- HMK’nın 290. maddesi uyarınca ispatın yazılı delille yapılması gerektiği- Davalının, eski tarihli çekleri bedelsiz iade ettiğine dair yazılı delil sunmadığı gibi yapılan tebligata rağmen ticari defter ve belgelerini de ibraz etmediği- Çeklerin davalıya verilmiş, daha sonra da davacıya iade edilmiş, davacı tarafça da muhatap bankaya geri verilmiş olduğu- Altı adet çekin arkasında davalının cirosu bulunduğu- Bu durumun çeklerin kullanıldığını, tahsil cihetine gidildiğini, borcun yenilenme iradesiyle hareket edilmediğini gösterdiği- Çekin davacının elinde olmasının ise, çek bedelinin ödendiğine karine teşkil edeceği- Tedavül kabiliyetine haiz olan senette, yetkili hamilin senedi şeklen elinde bulunduran kişi olduğu- Somut olayda 01.02.2009 tarihinde yenilendiği ileri sürülen çeklerin bu tarihte borçlunun elinde olmadığı, bankalarca gönderilen cevabi yazı içeriğinden çeklerden dört adedinin dava açılmadan önce ve üç adet çekin düzenlenme tarihinden önce iade edildiği, bedelsiz iade edildiği savunulan çeklerin bankaya dönüş tarihlerinin teslimden çok daha sonra olduğu- Bu durumda davalının bedelsiz iade yönündeki savunmasının aksine, yenileme iradesinin bulunmadığı, önceki çek bedellerinin tahsili amacıyla hareket edildiği- Mevcut dosya kapsamından ispat yükü üzerinde olan davalı alacaklının, çeklerin bedellerinin tahsil edilmeksizin davacı borçluya iade edildiğini kanıtlayamadığı-
Çek ya da bono aslının borçluya iade edilmiş olması halinde karinenin çek ya da bono bedelinin ödenerek iade edildiği yönünde olduğu- Dava konusu üç adet çekin iptal edilen 08.09.2011 tarihli sözleşme ilişkisi nedeniyle verilip sözleşmenin iptal edilmesi sonucu karşılığı alınmaksızın iade edildiği savunmasını kanıtlama yükünün davalı yükleniciye ait olduğunun gözetilmesi gerektiği-
8. HD. 27.06.2018 T. E: 11069, K: 14488-
Davalı tarafça takibe konu yıllar kiralarının ödendiğine ilişkin ödeme belgelerinin, banka ödeme dekontları olduğu, dolayısıyla ibraz edilen ödeme dekontlarının TBK.nun 104. maddesi anlamında makbuz sayılmadığından önceki dönemlere ait edimlerin de ifa edildiğine karine teşkil edecek nitelikte olmadıkları, hal böyle olunca alacaklının ödenmediğini iddia ettiği ve eksik ödeme sayılan kira alacaklarını istemesinde bir usulsüzlük olmadığı-
Kira parasının ödendiğine dair kiralayan tarafından kiracıya verilen yazılı belgelerin, Türk Borçlar Kanunu'nun 104.maddesi uyarınca bundan evvelki kira paralarının ödendiği hususunda kanuni bir karine teşkil edeceğinden bu durumda mahkemece TBK’nun 104.maddesi değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Feri borç olan faiz borcunun akıbetinin asıl alacağa bağlı olduğu, aile mahkemesince hükmedilen asıl alacak hakkında tahsil edilmiş olduğuna göre, davacının ilk davadaki faiz hakkının karar tarihinden borcun icra takip dosyasına yatırıldığı tarihine kadar işleyecek kısım için devam ettiği, icra takibine dosya borcu yatırıldıktan sonraki döneme ilişkin faiz hakkının bulunmadığı- 
Kira alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin davada, davalı kiracının elden veya banka aracılığıyla sonraki aylar kirasını ödemesi ve davacı kiraya verenin belli ayların kira bedellerine yönelik itirazı kabul etmesi durumunda 818 sayılı B.K.'nun 88. maddesinin uygulanamayacağı, davalının tahliye ve ödeme savunmaları üzerinde durularak karar verileceği-
Borçlar Kanunu 88. maddesi (TBK. m. 104) gereğince önceki dönem kira bedellerinin ödenip ödenmediğine dair uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden tahliye istemli davanın reddi gerekeceği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor