Davacı, murisinin sigortacı için önemli sayılabilecek bir hususu bildirme yükümlülüğünü ihlal ettiği, ancak endoskopi raporunda kanser şüphesi yazılmış olmakla birlikte bu kişinin kanser olduğu anlamına gelmeyeceği burada varsayımsal bir durumun oluştuğu bu şüphenin sonucunda kanser hastalığı ihtimalinin %50 olacağının açık olduğu, sigortalının bu hususu bildirmesi halinde krediye bağlanan prim ve sigorta miktarının değişeceğinin sabit olması birlikte değerlendirildiğinde mahkemece takdiren sigorta şirketinin ödemesi gereken miktarda %50 oranında indirim yapıldığı, her ne kadar davacı tarafından muris ve kefillerin HTS kayıtlarının istenilmesi talep edilmişse de, HTS kayıtlarında tarafların birbiri ile olan görüşmelerine ilişkin tarih ve saat bilgisine ulaşılabileceği kredinin çekilme saatinin net bir şekilde elde edilmesinin mümkün olmadığına kanaat getirilerek istemin reddedildiği, davalı banka yönünden davacılar murisin kullandığı tarımsal kredi borcunun ödendiği, 13.09.2017 tarihinde borcun kapatıldığı ve rehnin kaldırıldığı bildirilmiş olduğundan konusuz kalan borç ile ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacılar tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile davacılar tarafından davalı banka aleyhine açılan davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, davacılar tarafından davalıya karşı açılan davanın kısmen kabulü ile takdiren 32.750,00TL'nin dava tarihi olan 22.07.2015 'den itibaren işleyecek ticari faizi ile Ziraat Hayat Emeklilik A.Ş.'den tahsili ile miras hisseleri oranında davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, diğer davacılar açısından davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalının poliçenin yenilenmemesinde kusurlu olduğu, poliçenin yenilenmesi halinde davacılar murisince ödenmesi gereken poliçe prim tutarının mahsubu ile bakiye kredi borcundan davalının poliçe kapsamında sorumlu olduğu-
Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmemiş olmasının dava şartı olduğu- Somut olayda; aynı poliçe ve kredi işlemine dayanılarak aynı davalılar aleyhine aynı talepler ile dava açılıp, mahkemece bankadan tahsiline karar verildiğinden davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği-
murisin sözleşme öncesi beyan yükümlülüğünü kasıtlı olarak ihlal ettiğinin tespit edilemediği, sigortalının sözleşme öncesi beyan yükümlülüğünün ihlalinin ihmal derecesinde olduğu, beyan etmediği hastalık ile vefatın neden olduğu hastalık arasında illiyet bağı (bağlantı) bulunduğu anlaşıldığından bağlantılı kusurlu ihlal var ise kusurun ağırlığına göre indirim yapılması gerektiği, somut olayda murisin mevcut hastalığını beyan etmekte ihmali davranması davalının ise aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle her iki tarafın da % 50 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile sigorta teminat bedelinin başvuru tarihinden (18.02.2010) işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan alınarak davacılara miras payları oranında verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verileceği-
Tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerektiği, bu hususun, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında dava açılabilmesinin ön şartı olduğu- Banka tarafından tüm hukuki yollar tüketilmeden mirasçılara karşı takip başlatılmasının dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceği (BAM Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemi)-
Ölüm rizikosuna karşı yapılan sigortalarda lehdar açıkça tayin edilmediğinde, sigorta ettirenin mirasçıları lehine yapıldığı kabul edileceği-
Kredi kullanan tüketici adına yapılan hayat sigortası poliçesi mevcutken, bankanın tüketicinin ölümü nedeniyle, tüketicinin mirasçılarından ödenmeyen bakiye kredi alacağının tahsili için dava açması veya icra takibi başlatmasının, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı- Bankanın alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmesi gerektiği, tüm hukuki yollar davacı banka tarafından tüketilmeden mirasçıya karşı takip başlatılmış olmasının, dürüstlük kuralına uygun düşmediği-
Görev konusunda mahkemenin yargılamanın her aşamasında resen hareket edeceğinden, somut olayda davacıların murisi ile davalı sigorta şirketi arasındaki ilişkinin ticari nitelikte olduğu dolayısıyla davanın ticari dava ve görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğu göz önünde tutularak Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesi gerektiği-
Davalı bankanın kredi borçlusunun hayat sigortası yapılmasındaki asıl amacının kredi borcunun teminat altına alınması olduğu, belli bir prim ödeme borcu getirmekle birlikte, hayat sigortası kapsamına alınmasında sigortalının da bir menfaatinin olduğu, uyuşmazlıkta öncelikle sözleşmeyle hangi tarafa veya taraflara hangi yükümlülüklerin getirildiği üzerinde önemle durulması gerektiği, bu durumda mahkemece davalı bankanın hayat sigorta sözleşmesini ertesi yıl yenileme yükümlülüğü bulunup bulunmadığı yönetmelik hükümleriyle birlikte kredi sözleşme hükümleri çerçevesinde tartışılarak sonucuna göre tarafların kusurları olup olmadığı gözönüne alınarak hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesinin doğru olmayıp bozmayı gerektirdiği-
  • kayıt gösteriliyor