HMK'nun 209. maddesi, "imzası inkar edilen senet yönünden" düzenlenmiş olup, senetteki imza hususunda davacı yanın inkarı bulunmayıp, senedin içerik olarak sahteliği iddia olunmakla; HMK'nun 209. maddesi değil, İİK'nun 72/3. maddesi koşullarının aranacağı ve bu koşullara göre varsa ihtiyati tedbir verilebileceğinden bu nedenle davacı yanın istinaf başvurusunun yerinde görülmediği- Adli yardımdan yararlanabilme koşulları, yoksulluk ve haklılık olup; yoksulluk, tamamen fakr-u zaruret içinde bulunmak şeklinde anlaşılmamalı, kendisi ve ailesinin normal geçimini sağlayacak kadar mal ve haklara veya gelire sahip olan bir kişinin, açmak zorunda kaldığı bir dava veya kendisine karşı açılan bir dava sebebiyle yapmak zorunda kalacağı harcamaları, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zora düşürmeksizin karşılama gücünden yoksun olan kişilerin de adli yardımdan yararlanmalarını icap edeceği- Haklılık koşulunun varlığı konusunda ise yaklaşık ispat ölçüsünde hâkimde bir kanaatin oluşması gerektiği- Talepte bulunan kişinin baştan açıkça haksız görülmüyor olması da, adli yardımın koşulu olan haklılığın ispatı için yeterli sayılabileceği- Geçici hukukî koruma taleplerinde de adli yardımdan yaralanılabileceği- Bazen dava açılmadan önce talep edilmesi gereken ihtiyatî haciz ve ihtiyatî tedbir gibi geçici hukukî korumalarda özellikle teminatların oldukça yüksek meblağlara ulaşabileceği göz önüne alındığında, bu teminatı ve diğer yargılama giderlerini ödemek zorunda kalacak olan kişilere, haklı oldukları yolunda hâkimde kanaat uyandırmaları hâlinde, adli yardım sayesinde, tüm giderlerden geçici olarak muafiyet tanınması, etkin bir hukukî korumanın gerçekleşmesine önemli ölçüde hizmet edeceği gerekçesiyle ve yine HMK'nun 85. maddesinde de benzer bir düzenleme bulunduğundan, adli yardım talebinin kabul edilmesi nedeni ile HMK'nun 335. maddesi uyarınca teminatın da adli yardım kapsamında olduğunun kabulünün gerektiği-
Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar, HMK’da düzenlenmiş olup; davalı adli yardım talebini temyiz yoluna başvuru sırasında istediğinden adli yardım talebini inceleme görevinin Yargıtay'a ait olduğu ve talep hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilebileceği- Adli yardım isteğinde bulunan kimsenin, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama giderlerinin kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olması, yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerektiği-
Yerel mahkemede görülen davada yapılan ekonomik sosyal durum araştırmasında; davacının kendisine ait gecekondu evde eşi ve 2 çocuğuyla ikamet ettiğinin, işsiz olduğunun, geçimini kardeşlerinin yardımıyla sağladığının, oğlunun lise öğrencisi olup şu anda yürüyemez durumda bulunduğunun, kızının ilkokul öğrencisi olduğunun ve yine diğer davacının ev hanımı ortaokul mezunu olduğunun, psikolojik tedavi gördüğünün, eşiyle birlikte gecekonduda yaşadığının, üzerine kayıtlı menkul ya da gayrimenkul bulunmadığının tespit edildiği, ayrıca; davacılar üzerlerinde kayıtlı gayrimenkul (Davacının ikamet ettikleri gecekondu dışında) bulunmadığı, sigortalı olarak çalışmadıkları ve vergi dairesinde mükellefiyet kayıtlarının bulunmadığına dair evrakları da sundukları, davacıların; mahkemece adli yardım talebinin reddine gerekçe gösterdiği yerel mahkemede görülen davada hükmedilen tazminat alacağını davalı borçlu şirketten karşılayamadığı ve işbu tasarrufun iptali davasını da bu alacağı tahsil edemediğinden açmış olup, ayrıca hesap edilen harcın yüksek olduğu; davacıların bu bedelleri dava harcı olarak ödemesini beklemenin hakkaniyete uygun düşmeyeceği dikkate alındığında, adli yardım talebinin reddinin somut olayın özellikleriyle bağdaşmadığı-
Mahkemece davaya konu taşınmazlara ilişkin keşif icra edildiği, 19.06.2013 tarihli celsede davacı tarafa HMK'nun 120/2 maddesi gereğince eksik gider avansını ve eksik harcı ikmal etmesi için iki haftalık kesin süre verildiği ihtarında bulunulduğu, davacı tarafça 18.09.2013 tarihinde adli yardım talepli dilekçe sunulduğu,mahkemece 18.09.2013 tarihli celsede ise davacının adli yardım talebine ilişkin araştırma yapılması yönünde Yenipazar İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne müzekkere yazıldığı ve müzekkere cevabının bila ikmal döndüğü,bir sonraki celse olan 07.10.2013 tarihli celsede ise mahkemece davacı tarafça verilen kesin süreye rağmen gider avansı ile eksik harcın süresinde ikmal edilmediği gerekçe gösterilerek HMK'nun 115/2 maddesi uyarınca davanın reddine karar verildiği,ancak bu karar öncesinde davacının adli yardım talebine ilişkin olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden hüküm tesisi yoluna gidildiği, Hal böyle olunca mahkemece; davacının 18.09.2013 tarihli celsede adli yardım talebinde bulunduğu dikkate alınarak davacının bu talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği ,nitekim adli yardım talebinin kabulü halinde davacının HMK'nun 335/1 maddesi uyarınca gider avansı ve harçlardan da sorumlu olmayacağının gözetilmesi,talebin reddi halinde ise davacıya gider avansı ve eksik harcı ikmal etmesi için usulüne uygun süre verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma,yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı-
Davacının adli yardım talebinin kabulü ile mahkemece adli yardımdan yararlanmasına karar verilmiş ise de; mahkemenin bu kararı üzerine değil, davacının mahkemenin bilgisi dışında baroya başvurusu üzerine baro tarafından davacıya vekil görevlendirilmiş bulunduğundan, avukatlık ücretinin hazineden karşılanamayacağı-