Davacı açtığı davada; sahteciliğe iştirak etmedikleri gibi sahte raporların Medula sistemine kaydedilmiş olmasının eczaneleri yanılttığını ve uygulanan ceza ile mağdur edildiklerini ileri sürmüş ve mahkemece de bu iddialar yerinde bulunmuşsa da, dava konusu işlemin sahtecilik eylemi ile ilgisi bulunmadığı, protokol hükmünün şeklî bir sözleşmeye aykırılık hâlini düzenlediği, eczanenin 5510 sayılı Kanun, ilgili Yönetmelik ve SUT hükümleri gereğince yapmakla yükümlü olduğu kimlik tespit ve kontrol işlemini yerine getirmemesine cezai sonuç bağladığı, söz konusu yaptırımın uygulanması için eczacı veya eczane çalışanlarının zarar kastı yahut Kurumun zarara uğraması gerekmediği-
5510 sayılı Yasa'nın 56/2.fıkrası uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali istemine ilişkin davada 5510 sayılı yasanın 56. maddesinde boşanma amacına-saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden; gerek kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin veyahut samimiliğinin araştırılıp ortaya konulmasının söz konusu olmaması gerektiği- Boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma, irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulamasının yapılmaması gerektiği- Kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı- Boşanma tarihi itibariyle gerçek-samimi boşanma iradelerine sahip olan veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008'den itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin-aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunduğu- Gelirin-aylığın kesilme tarihi ile kurumun geri alım (istirdat) hakkı hususunda ise eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme-başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir-aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemelerin yasal dayanaktan yoksun-yersiz olduğunun kabul edilmesi gerektiği- Madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiği için eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemesi, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkukunun söz konusu olmaması gerektiği- Birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda da işbu madde hükmünün uygulanacağı- Herhangi bir kapsamda genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi kapsamında sağlık yardımlarından yararlanma hakkı bulunmayan kişiler 5510 sayılı Kanunun 60.maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı olarak tescil edilmekte olup, anılan kapsamda tescil edilen bu kişilerin tescil tarihinden itibaren yerleşim yerlerinin bulunduğu yerdeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına müracaat ederek gelir testi yaptırmaları gerektiği- 5510 sayılı Kanunun 60/1-g bendi ile artık herkesin genel sağlık sigortası kapsamına alındığı ve her durumda sağlık hizmeti alabileceğini düşünmenin hatalı olduğu- Koşulları taşımayan kişinin sağlık hizmeti alamayacağı ve koşulları Kurum sağlayabilirdi mantığıyla (davacının 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borçlarının Kurum tarafından tahsilinin mümkün olması) Kurum’un yersiz tedavi giderlerini tahsil imkanının engellenmesinin hem sosyal güvenlik sistemini aksatacak bir durum olup hem de yasa koyucunun amacını aşar mahiyette olduğu-
Genel sağlık sigortasının başlangıcı için bildirim ve tescilin gerekli olduğu; ancak bazı grupların bildirimine gerek kalmadan kendiliğinden tescil edileceği, bazı grupların ise bir ay içinde başvuru şartının getirildiği, tescili yapılan grupların ise gelirlerine göre genel sağlık sigortası primi ödemeleri gerektiği- Herkesin genel sağlık sigortası kapsamına alındığı ve her durumda sağlık hizmeti alabileceği kanısının hatalı olduğu-
5510 s. Kanun madde 60/1 (a) kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanların, zorunlu sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanacağı; bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle bakmakla yükümlü olduğu kişiler dahil sağlık hizmetlerinden yararlandırılacağı- Lise ve dengi öğrenim görülmesi sebebiyle bakmakla yükümlü olunan kişi veya hak sahibi sıfatıyla sağlık hizmetinden yararlandırılan çocukların, 20 yaşını dolduracakları tarihi aşmamak kaydıyla bu öğrenimlerini bitirmelerini izleyen tarihten itibaren 120 gün süreyle aynı kapsamda sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekleri; 4/1 (a) bendi kapsamındaki sigortalıların 4857 sayılı İş Kanununun 56 ncı ve 74 üncü maddeleri ile diğer iş kanunlarında ücretsiz izin sayılan süreler haricinde ayrıca bir takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalılıkları devam edeceği- 5510 sayılı yasanın 67. maddesinde genel sağlık sigortasından yararlanma şartları bu şekilde belirtilmiş ise de, eldeki davada davalının bu çerçevede prim ödemesi bulunmasa dahi anılan yasanın 60. maddesinin -g- bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayıldığı belirgin olup, davalının 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borcunu bilemeyeceğinden, prim borcunun varlığı nedeniyle yersiz sağlık giderlerinden de sorumlu tutulamayacağı- Mahkemenin fiili birlikteliğe yönelik tespiti ve yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının davacıdan tahsili yönündeki kararı doğru ise de, 20.03.2010-06.01.2014 dönemi bakımından yersiz ödendiği ileri sürülen sağlık giderleri yönünden, 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderleri anılan Kanunun geçici 45. maddesi gereği talep edilemeyeceği; 31.01.2012 tarihinden sonra yapılan sağlık giderlerinin davalının 5510 sayılı Kanunun 60. maddesinin ilgili bentleri gereğince genel sağlık sigortalısı sayıldığından ve 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borçlarının Kurum tarafından tahsilinin mümkün olduğu gözönüne alındığında, belirtilen giderler genel sağlık sigortalısı sayılan hak sahibinden talep edilemeyeceği-
5510 s. Kanun madde 60/1 (a) kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılanların, zorunlu sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren on gün süreyle genel sağlık sigortasından yararlanacağı; bu kişilerin sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten geriye doğru bir yıl içinde 90 günlük zorunlu sigortalılıkları varsa, sigortalılık niteliğini yitirdikleri tarihten itibaren 90 gün süreyle bakmakla yükümlü olduğu kişiler dahil sağlık hizmetlerinden yararlandırılacağı- Lise ve dengi öğrenim görülmesi sebebiyle bakmakla yükümlü olunan kişi veya hak sahibi sıfatıyla sağlık hizmetinden yararlandırılan çocukların, 20 yaşını dolduracakları tarihi aşmamak kaydıyla bu öğrenimlerini bitirmelerini izleyen tarihten itibaren 120 gün süreyle aynı kapsamda sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekleri; 4/1 (a) bendi kapsamındaki sigortalıların 4857 sayılı İş Kanununun 56 ncı ve 74 üncü maddeleri ile diğer iş kanunlarında ücretsiz izin sayılan süreler haricinde ayrıca bir takvim yılı içerisinde toplam bir ayı aşmayan ve işverenlerince belgelendirilen ücretsiz izin sürelerinde genel sağlık sigortalılıkları devam edeceği- 5510 sayılı yasanın 67. maddesinde genel sağlık sigortasından yararlanma şartları bu şekilde belirtilmiş ise de, eldeki davada davalının bu çerçevede prim ödemesi bulunmasa dahi anılan yasanın 60. maddesinin -g- bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayıldığı belirgin olup, davalının 67. madde kapsamında gelir testine tabi tutulmasıyla oluşacak ihtilafa konu dönemdeki prim borcunu bilemeyeceğinden, prim borcunun varlığı nedeniyle yersiz sağlık giderlerinden de sorumlu tutulamayacağı- Mahkemenin fiili birlikteliğe yönelik tespiti ve yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının davacıdan tahsili yönündeki kararı doğru ise de, 24.10.2008-23.10.2011 dönemi bakımından yersiz ödendiği ileri sürülen sağlık giderleri yönünden, 31.01.2012 tarihine kadar yapılan sağlık giderleri anılan Kanunun geçici 45. maddesi gereği talep edilemeyeceği-
Yersiz ödenen tedavi giderlerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemi-
  • kayıt gösteriliyor