Davacı/borçlunun istinaf talebinin değerlendirildiği fakat verilen karar borçlunun tüm taleplerini karşılar ölçüde olmadığından ve dolayısı ile HMK'nın 305/A maddesine aykırı olduğundan, Bölge Adliye Mahkemesince; davacı/borçlunun harç ve tazminat talepleri dahil yargılama giderleri yönünden ve resen dikkate alınacak talepleri ile ................ tarihli ek karara ilişkin istinaf başvurusunun esastan incelenmesi suretiyle, usulüne uygun bir şekilde hüküm kurulması gerekeceği-
Davacı vekilinin hükümde faiz süresinin “aylık” olarak belirtilmesine yönelik talebinin hükmün tamamlanması istemine ilişkin olduğu- Somut uyuşmazlıkta, tamamlanması gereken bir karar söz konusu olduğundan davacı vekilinin talebinin kabul edilmesi gerektiği-
Kanun’da açık bir hüküm bulunmasa da 6100 sayılı Kanun’un 166. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle birbiriyle bağlantılı hususlarla ilgili ilk ve ek karar için başlatılan icra takiplerinin birleştirilebileceği, bu itibarla kararların birlikte infaz edilerek bu konuda ortaya çıkması muhtemel sorunların önüne geçilmesinin mümkün olduğu- Kuralın uygulanmasıyla ilgili olarak çelişkili kararların ortaya çıkmasının önlenmesi ya da ortadan kaldırılması veya bu kararların infazındaki tereddütlerin giderilmesi için 2004 ve 6100 sayılı Kanunların sistematiğinde yeterli güvencelerin bulunduğu ayrıca bu kapsamda ortaya çıkan sorunların da yargısal uygulamalarla çözülebilecek nitelikte olduğu- Yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda mahkemenin nihai kararındaki eksikliği gidermek üzere ek karar verilmesine imkân tanıyan kuralın hukuki belirlilik ve güvenlik ilkeleri ile kesin hükme saygı ilkesine aykırı uygulamalara neden olacağının söylenemeyeceği- Mahkemenin ek karar verilmesini gerektiren hususlarda ayrı bir gerekçe sunması ilk kararda geçen vakıa ve delillerin bölünerek değerlendirilmesinin farklı bir gerekçe ortaya çıkması sonucunu doğurmayacağı; bu yönüyle kuralın mahkeme kararlarının gerekçeli olmasına ilişkin anayasal ilkeye aykırı bir yönünde bulunmadığı- Hukuk yargılamasında başvuru yolu olarak öngörülen, işleyiş ve sonuçları itibarıyla da anayasal güvencelerle çatışmadığı anlaşılan hükmün tamamlanması kurumunu öngören kuralla devletin kişinin maddi ve manevi varlığına yönelik müdahalelere karşı etkili ve yeterli giderim mekanizması sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediğinin söylenemeyeceği- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 305/A maddesinin (1) numaralı fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’nın 36. ve 40. maddelerine aykırı olmadığı-
Hükmün tamamlanmasını düzenleyen HMK 305/A uyarınca yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen ,hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda ek karar verilmesinin istenilebileceği, anılan maddenin somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı-
İhale bedelinden yapılacak kesintilere ilişkin icra müdürlüğü kararına karşı şikayetin verilecek karar ile hakkı doğrudan etkilenecek olan OSB'ye de yöneltilmesi gerektiği-
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir... Ek karar ile vekalet ücretinin hükme eklenmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir... . Davacının hizmet tespiti olarak açtığı davada, talebini daraltması nedeniyle dava tarihine göre davalı sıfatını haiz olduğu anlaşılan Sosyal Güvenlik Kurumu lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi hatalı bulunmuştur.
Tavzih kararı ile vekalet ücreti yükseltilmişse de, tavzih yolu ile de hüküm fıkrasının sınırlandırılması veya genişletilmesi yada değiştirilmesinin mümkün olmadığı-
HMK'nin 305. maddesinde belirtildiği gibi açık olmayan veya çelişik fıkraları kapsayan hükümlerin açıklanması istenebileceği ve yargılamanın iadesine karar verilmedikçe veya hüküm temyiz edilip bozulmadıkça verilen hükmün değiştirilmesinin mümkün olmadığı- Tavzih yoluna başvurabilmek için hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek olmadığı- HMK 305/A maddesinin 28.07.2020 tarihi sonrası geçerli olduğu, bu tarih öncesinde hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar dışında hüküm değiştirilemeyeceği ve tarafların yükümlendikleri miktarlar bakımından değişiklik yapılacak şekilde tavzih kararı verilemeyeceğinden tavzih karar tarihi itibarıyla tavzih talebinin reddinin gerektiği-