Şirketin ticari ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgileri, Şirket e-posta hesabından kendi şahsi e-posta hesaplarına gönderip bu bilgileri ifşa ederek rakip firma ile paylaştığı ve bu şekilde ticari sır ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin açıklanması suçunu işlediği- Ceza dosyasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, mahkumiyet hükmü oluşturmasa da tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalı işçinin, sözleşmenin devamı sırasında sır saklama yükümlülüğüne aykırı davrandığının hususu sabit olup taraflar arasındaki sözleşmede öngörülen ve somut olayın özelliğine göre koşulları oluşan cezai şart talebinin kabulü gerektiği-
Davacı arsa sahiplerinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazı inşaat yapılacak şekilde davalı yükleniciye teslim etmedikleri anlaşıldığından, yüklenicinin kusuruyla sözleşme gereklerini yerine getirmediğinden bahsedilemeyeceği- Arsanın imar durumundaki belirsizliğin beklenenden uzun sürmesi nedeniyle arsa sahibinin sözleşme ile belirsiz bir vakte kadar bağımlı tutulması arsa sahibinden beklenemeyeceğinden arsa sahibinin sözleşmenin feshini istemekte haklı olduğu- Sözleşmenin feshinde davalı yüklenicinin bir kusuru bulunmadığından, ceza-i şart isteminin reddine karar verilmesi gerektiği- Dava konusu edilen eski ev ile bahçe duvarının davalı tarafça yıkıldığı ispat kapsamı ile tespit edilemediğinden, mahkemece maddi tazminat talebinin de reddi gerektiği-
Cezai şart yönünden her dosyanın kendi kapsamına ve delil durumuna göre değerlendirilmesi gerektiğinden; dosyada sunulan örnek kararların, eldeki davada emsal olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bozmaya uyan mahkemece %75 hakkaniyet indirimi ve mahsup sonrası tespit edilen toplam 1.228,72 TL cezai şart kabul edilmiş ise de; %75 oranındaki indirimin, hakkın özünü etkileyecek oranda fahiş olduğu, davacı işçinin, davalı işverene ait okulda 01.09.2013- 07.02.2014 tarihleri arasında çalıştığı, aldığı ücret miktarı ve çalıştığı süre ve işin niteliği nazara alınarak, daha uygun bir indirim yapılması gerektiği-
Davacı, dava dilekçesinde cezai şart ve gecikmeden doğan kira tazminatı ile ilgili ayrı ayrı talepte bulunmuş ise de; taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde gecikme tazminatı ve cezai şartın birlikte ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından TBK'nın 180/2. maddesine göre davalının kusurlu olması halinde cezayı aşan kira tazminatının istenebileceği gözetilerek bilirkişiden öncelikle toplam rayiç kiranın belirlenmesi toplam kira kararlaştırılmış olan cezai şartın altında kalması halinde belirlenen cezai şarta, toplam rayiç kiranın daha yüksek olması halinde ise, belirlenen kira bedeline hükmedilmesi gerekeceği-
İnşaat sözleşmesinde davalının fazla imalat yaptığını beyan ettiği bunun bilirkişi raporuyla da saptandığı, ancak fazla imalatın yapı süresi hesaplanarak teslim süresine eklenmediği, sözleşmede öngörülen ilave süreye rağmen bu sürenin teslim tarihine eklenmeden teslim tarihinin hesaplandığı- Teslim tarihinin, ilave süre ve bilirkişi tarafından saptanan fazla imalatın yapım süresinin sözleşmedeki ifa süresine eklenerek hesaplanması gerektiği, gecikme ceza koşulunun da buna göre hesaplanacağı-
Sözleşmenin ileri etkili feshine karar verebilmek için belirlenen inşat seviyesi ve kullanıma engel bir husus olup olmadığının belirlenmesi gerektiği- İleri etkili fesih sonucu tasfiye kararı verilmesinin zorunlu olduğu- İleri etkili feshe karar verildiği halde bu kararın doğal sonucu olarak sözleşmenin tasfiyesi yoluna gidilip, belirlenecek inşaattaki fiziki oran esas alınıp, buna göre taraflara ait olması gereken bağımsız bölümlerin tespit edilmesi gerektiği- Hüküm altına alınan cezai şart ve gecikme tazminatı alacaklarının ayrı ayrı tümünün talep edilebileceği yönünde sözleşmede herhangi bir hüküm bulunmadığı halde, TBK 180'e aykırı olarak sadece cezai şartı aşan kısma hükmedilebileceği gözden kaçırılarak gecikme tazminatının tümünün hüküm altına alınmasının ve TBK 117.'ye aykırı şekilde asıl davada talep edilen miktarlara dava tarihinden, ıslahla arttırılan kısma ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken hüküm altına alınan alacağın tümüne dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin hatalı olduğu-
Kiraya veren tarafından açılan alacak istemi-
Taraflar arasındaki alacak davası-
İşin teslimi gereken tarihe kadar arsa malikine kira ödenmesinin kararlaştırıldığı, teslimi gereken tarihten sonra da teslimin gerçekleşmemesi halinde kira ödenmesine devam olunacağının kararlaştırıldığı, bu hükmün, Borçlar Kanunu'nun 106/2. maddesinde düzenlenen gecikme tazminatı niteliğinde olduğu, şu durumda, kararlaştırılan bu miktarın cezai şartı aşması halinde talep edilebilmesinin mümkün olacağı, oysa, cezayı aşan bir zararın varlığının ileri sürülerek kanıtlanmış olmadığı, o halde, aylık kira bedeliyle ilgili talebin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak, taşınmaz payı temlikini de içerdiğinden kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tek taraflı bildirimle feshedilemeyeceği, ancak taraf iradelerinin birleşmesi halinde akdi ilişkinin sona ereceği- Taraflar arasındaki sözleşme ile ve TBK hükümleri gereğince, yüklenici davacının, menfi zararlarının tazminini isteyebileceği- İş-arsa sahibinin kusuruna dayanılarak sözleşmenin feshi halinde, yüklenicinin "olumlu zarar" kapsamında sayılan kar kaybının, "kesinti yöntemine" göre hesaplanacağı, davacı yüklenicinin ancak "dönme cezasını" alabileceği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor