Aile mahkemesinin evlat edinmeye ilişkin kararının 9.6.2006 tarihinde kesinleştiği, bu tarihten Anayasa Mahkemesi iptal kararının yürürlüğe girdiği 12.01.2014 tarihine kadar da TMK m. 319 un "Dava hakkı, evlâtlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl ve her hâlde evlât edinme işleminin üzerinden beş yıl geçmekle düşer" hükmünü taşıdığı- İptal kararının yürürlüğünden önce; 09.06.2011 tarihinde evlatlık ilişkisinin kaldırılması davası açma hakkının düşmüş olduğu- İptal kararının yürürlüğünden önce, davacıların amcası ile davalı arasındaki soybağını kuran evlatlık ilişkisinin üzerinden beş yıl geçtiği ve ilgililerin bu tarihten sonra dava açma hakkı kalmadığı- Evlat edinilen davalının 10.06.2011 tarihinde, evlat edinenin altsoyuna dâhil olmakla kan hısmı gibi birinci zümre mirasçısı olmuş ve mirasta hak sahipliğini kazanmış olduğu- Her davanın açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre görülüp karara bağlanması gerektiği, eldeki davada davacıların murisinin 27.03.2019 tarihinde öldüğü, davacıların veraset ilâmı ile evlatlık ilişkisini öğrenerek 05.04.2019 tarihinde asıl ve 08.04.2019 tarihinde ise birleşen "evlatlık ilişkisin kaldırılması" davalarını açtıklarını, dava tarihinde TMK m. 319'un "Dava hakkı, evlâtlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl geçmekle düşer" hükmünü taşıdığı ve aynı maddede yer alan "...ve her halde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl..." ibaresinin Anayasa Mahkemesinin 27.12.2012 tarihli ve 2012/35 Esas, 2012/303 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve iptal hükmünün 12.01.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, dolayısıyla soybağına ilişkin olması nedeniyle kamu düzeni ile ilgili olan eldeki davalar yönünden dava tarihleri dikkate alındığında yürürlükte bulunmayan beş yıllık hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından önce kesinleşmiş kararlar bakımından dava açma hakkının düştüğü sonucuna varılması doğru ise de somut olayda olduğu gibi iptal kararından önce açılmamış davaların Anayasa'nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrası alanına girmediği, aksine görüşün davacıların iptal sebebini öğrenememesi sebebiyle henüz kullanamadıkları dava açma haklarının doğmadan ellerinden alınması anlamına geldiği, gerçekte hak düşürücü sürelerin maddi hukukta düzenlenen usul hukuku hükümleri niteliğinde olduğu, usul hukukunda derhal uygulama ilkesi geçerli olduğuna göre eldeki davada hak düşürücü süre nedeniyle ret kararı verilmesinin doğru olmadığı ve işin esasının incelenmesi gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
8. HD. 08.04.2019 T. E: 2017/9165, K: 3799-
TMK m. 319'da yer alan hak düşürücü süreye ilişkin “…ve her hâlde evlât edinme işleminin üzerinden beş yıl…” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 27.12.2012 tarihli kararı ile iptal edildiğinden ve iptal kararı 13.01.2014 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, bu tarihten sonra, 01.12.2015 tarihinde açılan evlatlık ilişkisinin kaldırılması davasında artık her hâlde evlât edinme işleminin üzerinden beş yıl geçmiş olmasına dair hak düşürücü süre söz konusu olamayacağı- Mahkemece, işin esasına girilerek evlat edinme sözleşme tarihi olan 04.05.1998 tarihi itibari ile evlat edinenin akıl sağlığı yerinde olmadığının araştırılması gerekirken, davanın "hak düşürücü süre geçtiğinden" bahisle usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Evlat edinme şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olup bu konuda özel yetki verilmedikçe vekilin dava açamayacağı ve açılan davayı takip edemeyeceği, evlat edinenin öldüğü için TMK m. 318/2 gereği evlatlık davası için muvafakat veya vekile özel yetki içeren vekaletname verilmesi eksikliğin sonradan giderilmesi imkanının da kalmadığı- Mahkemece, TMK m. 319'da yer alan “…ve her hâlde evlât edinme işleminin üzerinden beş yıl…” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi’nin 27/12/2012 tarihli kararı ile iptal edildiği de dikkate alınarak, "evlat edinme kararının taraf teşkili sağlamadan verilmesi sebebi ile sakat olması sebebi ile evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına" karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Evlat edinme işleminde beş yıllık hak düşürücü sürenin 12.01.2014 tarihinden itibaren yürürlükten kalkmış olduğu-
Anayasa Mahkemesinin 2012 yılında vermiş olduğu iptal kararıyla birlikte TMK m. 319'da yer alan "ve her halde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl" ifadesinin Anayasa aykırı bulunduğu ve bu iptal hükmünün 12.1.2014 tarihinde yürürlüğe girdiği- İptal kararının yürürlüğünün ertelendiği süre içinde iptal hükmünün ortaya çıkardığı hukuki boşluğun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yeni bir yasal düzenleme ile doldurulmadığı görüldüğünden, artık mahkemece iptal kararından sonraki yeni durum dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekeceği ve davanın "hak düşürücü süre geçtiği" gerekçesiyle reddinin Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlüğe girmesiyle artık hukuki dayanağını yitirmiş olduğu- Evlatlık ilişkisinin kaldırılması isteğine ilişkin dava "beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği" gerekçesiyle reddedilmiş ve Yargıtay 2. HD kararı onanmış ola da, karar düzeltme talebinde bulunulduğundan ve iptal edilen hüküm dışında "evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını evlat edinme işleminin üzerinden beş yıllık hak düşürücü süreye" tabi tutan başka bir yasal hüküm de bulunmadığına göre, bu husus nazara alınarak işin esası incelenmesi gerektiği-
Evlat edinme kararının kesinleşme tarihi ile evlatlık ilişkisinin kaldırılmasına ilişkin bu davanın açıldığı tarih arasında TMK.’nun 319. maddesindeki bir yıllık hak düşürücü süre gerçekleştiğinden davacının aile halinde yaşama olgusuna yönelik durumu evlat edinme kararının kesinleşmesinde bilebilecek durumda olması nedeniyle; mahkemenin davayı kabul gerekçesi yerinde olmadığı gibi, talebi beş yıllık hak düşürücü süreye tabi tutma olanağının da mevcut olmadığı-
Dava hakkının, evlatlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl ve her halde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl geçmekle düşeceği-
Evlatlık ilişkisinin esasa ilişkin noksanlıklardan biriyle sakat olması, evlatlık ilişkisinin kaldırılması sebebi olup (TMKK. m. 318/1) davanın evlatlık ilişkisinin kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl ve herhalde evlat edinme işleminin üzerinden beş yıl içinde açılmasının gerekeceği-
Bütün hakların kullanılmasında olduğu gibi butlan hakkının dermeyan edilmesinde de MK. 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyiniyet kuralına uyulmasının gerekli olduğu–