Davacı banka ile davalı şirket arasında yapılan genel kredi sözleşmesi uyarınca, davalı şirketin konkordato başvurusunda önce sözleşmeden doğan edimlerini ifa ettiği, sözleşmeye aykırı bir eyleminin bulunmadığının belirtildiği, buna göre konkordato başvurusundan itibaren sırf bu nedenle feshedilemeyecek sözleşmelerin ayakta olacağı, borçlu şirketin ödemelerinin konkordato komiseri kurulunun denetiminde bulunduğu, konkordato nedeniyle alınan tedbirlerin alacaklı bankaya da genel kredi sözleşmesini sonlandırma yetkisi vermeyeceği gibi, borçlu şirketin alacaklı bankadan kullanmış olduğu kredilerin ödenmesinde de herhangi bir gecikmenin söz konusu olmadığı anlaşıldığından, bu sözleşmelerin yürürlüğünü akamete uğratacak sonuç doğurucu mahiyette hesabın kat edilerek, teminat mektuplarının ve çek sorumluluk bedellerinin depo edilmesi talebinin konkordato kurumunun amacına uygun olmayacağı, geçici mühlet kararından sonra hesabın kat edilmesinin İİK'nun 296 ncı maddesinin birinci fıkrasına aykırı olduğu-
Borçlu şirket hakkındaki konkordato talep sürecinin devam ettiği süreçte, alacaklının şikayetine konu edilen borçlu şirket adına kayıtlı pamuk toplama makinasının satışının İİK'nın 331/3. maddesi kapsamında kaldığı- Devirden elde edilen paranın akıbeti araştırılarak, makinanın satış tarihindeki gerçek değeri ile satış değeri arasında fahiş fark olup olmadığı saptanarak, devirden elde edilen paranın herhangi bir borç ödemesinde kullanıp kullanmadığı, borç ödenmiş ise ilgili takip dosyaları getirtilerek, bu borçların muvazaalı ya da hayali olup olmadıklarının tespit edilmesi, devirlerden elde edilen paraların herhangi bir banka veya sosyal güvenlik kurumlarına olan borcun ödenmesine sarf edilmiş ise bu durumun ilgili yerlere sorularak sonuca göre şikayete konu devrin alacaklıyı zarara sokmak kastıyla yapılıp yapılmadığı hususunda sanığın hukuki durumunun tayini ile esasa ilişkin inceleme yapılması gerekirken, kesinleşmiş icra takibi bulunmadığından bahisle davanın düşmesine dair karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesinin karma (bileşik) konkordato olarak adlandırıldığı- Karma konkordato talep eden borçlunun borca batık olmadığı, ödeme gücü bulunduğu, tasdik edilen projenin faiz içermediği, projede hem üç ay ödemesiz dönem kararlaştırılması hem de ödemelerin beş yıl gibi uzun vadeye yayılması dikkate alındığında, konkordato talebinden sonra mühlet hükümlerinin sağladığı hukuki korumadan yararlanan borçlunun yeni bir süreden yararlandırılmasının yerinde olmadığı- Alacaklıları mağdur edecek ve konkordatonun amacı dışında finansman türü niteliğinde görülen projedeki teklifin borçlunun kaynakları ile orantılı olmadığı (İİK m. 305/1-b) ve neticede borca batık olmayan şirket hakkında talebin reddine karar verilmesi gerektiği-
Komiserler kurulunca nihai rapor sunulduktan sonra, ilk derece mahkemesince kesin mühlet içerisinde karar verilemeyeceğinin anlaşılması üzerine, İİK 289/5 uyarınca önce üç ay, sonra iki ay, ardından yirmi gün ve son olarak bir ay süre ile kesin mühletin uzatılmasına karar verilerek uzatma sürelerinin hesabında hata yapılmak suretiyle kesin mühlet yirmi gün aşılarak karar verilmişse de, bu durumun taraflara yüklenebilecek bir kusur olmadığı- "İlk derece mahkemesince, İİK 289/5 uyarınca verilmesi mümkün olan altı aylık uzatma süresinin aşıldığı, kesin mühlet içerisinde karar verilemeyeceğinin anlaşılması hâlinde mahkemenin her hâlde İİK 304/2 uyarınca mühlet hükümlerinin uzatılmasına dair karar vermesi gerektiği, aksi hâlde mühlet hükümlerinin kendiliğinden ortadan kalkacağı, 304/2 uyarınca mühletin uzatılmasına karar verilmemesi durumunda, mühlet hükümlerinin zımnen uzadığının kabul edilemeyeceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Konkordato kararına karşı itiraz eden alacaklı kavramı- İİK m. 304/1 uyarınca itiraz sebeplerinin tasdik duruşmasından en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirilmediği anlaşılan alacaklının İİK m. 308/a uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığı-
Davacı şirketin konkordato talebi ile ilgili kesin mühlet kararı verilmiş olmakla, davacı şirketin konkordato talebinin sonuca ulaşıp ulaşmadığı, davacı şirketin iflas edip etmediğinin de araştırılıp, sonucuna göre dosyaya etkisi yönünden de değerlendirme yapılmamasının ve davalının takas, mahsup savunmasıyla ilgili herhangi bir değerlendirme yapılması gerektiği- Alacağın likit olması nedeniyle mahkemece hükmedilen alacak miktarı üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin doğru görülmediği-
İcra ve İflas Kanunu’nun 292/son maddesi uyarınca konkordato talep eden şirket hakkında geçici mühlet kararının kaldırılması ile iflâs kararının verilmesinin gerektiği durumlarda konkordato talep eden borçlu şirketin duruşmaya davet edilerek dinlenmesi gerektiği-
Alacaklı tarafından konkordato projesine “Ret” oyu kullanılmışsa da, İİK. 304/1 uyarınca itiraz sebeplerini tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirmediği ve tasdik duruşmasına katılmadığı anlaşılan alacaklının, İİK. 308/a uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığı- "İİK 308/a'da belirtilen 'itiraz eden alacaklı' deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacakların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde 'Ret' oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, İİK 308/a'da, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilânından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilândan itibaren başladığına göre, itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabulünün gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İcra emri tebliğinden itibaren yasal 1 yıllık sürede satış talebinde bulunulmadığından, takibin düşmüş olduğu- Düşen takip dosyasından tahsil harcı alınamayacağı-Düşen takip dosyasında alacaklının İİK 150/c şerhinin kaldırılması ve satışın düşürülmesi talebinin haricen tahsile karine oluşturmayacağı- Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabileceğinden veya başlamış olan takiplere devam edilebileceğinden, asıl borçlu şirket hakkında verilen 1 yıl süreli kesin mühlet kararının satış talebinde bulunmasına engel olmayacağı-
Covid-19 salgın hastalığının sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla 7226 sayılı Kanunun Geçici 1.maddesinde belirtilen sürelerin 13/03/2020(bu tarih dahil) tarihinden 30/04/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar duracağı hüküm altına alınmış, 30.04.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Cumhurbaşkanı Kararının 1.maddesi ile 01/05/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar durma süresinin uzatıldığı- Yasanın durma sürelerinin istisnasını düzenleyen Geçici 1.madde 2. fıkrasında konkordato mühlet ve sürelerine yer verilmemiş olması ve madde gerekçesinde açıkça konkordato mühlet ve sürelerinin durduğunun belirtilmesi karşısında mali durumu iyi olmayan konkordato talep edenin lehine yorum yapılarak konkordato mühlet ve sürelerinin durduğunun kabulü konkordato kurumunun amacına da uygun düşeceği-