Takip dayanağı senet nama yazılı olarak düzenlendiği, buna rağmen lehtar tarafından kaşe basılıp imzalanmak suretiyle yapılan ciro beyaz ciro olduğundan bu devrin alacağın temliki niteliği taşımadığı- Takip alacaklısı, lehtar olmadığından yetkili hamil olmadığı ve alacaklının takip hakkı bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Takibe konu senetler incelendiğinde “iş bu nama yazılı senedim” ibaresini ihtiva eden senedin nama yazılı düzenlendiğinin, bedelin malen alındığı kaydının bulunduğunun, borçlunun keşideci, alacaklının lehtardan sonraki ciranta olduğunun anlaşıldığı, takip dayanağı senetin nama yazılı olarak düzenlendiği, buna rağmen lehtar tarafından kaşe basılıp imzalanmak suretiyle yapılan ciro beyaz ciro olup bu devrin alacağın temliki niteliği taşımadığı, bununla birlikte şekil olarak cironun alacağın temliki şartlarını bünyesinde barındırdığı söylenemiyorsa, artık senedi devralan kişi senede dayalı olarak hak sahibi sıfatını iktisap edemeyecek ve kambiyo hukukuna ilişkin hiç bir hukuki imkandan özellikle İİK'nın 170/a-2 uyarınca kambiyo hukuku kapsamında takip hakkından yararlanamayacağı, o halde İlk Derece Mahkemesince alacaklının takip hakkının bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken farklı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesinin, Bölge Adliye Mahkemesince de İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin reddine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
İcra mahkemelerinin hukuka ilişkin kararlarına karşı kanun yollarında parasal sınırların uygulanmasında, hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınması gerektiği- İlk derece mahkemesinin direnme kararının verildiği tarihte uyuşmazlık konusu değerin, kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından ilk derece mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmadığı- "-5311 s. K. m. 24 ile değişik- İİK. 363/1 uyarınca, ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya miktarı (01.01.2022 tarihinden itibaren) 18.710,00 TL geçmeyen şikâyet ve itirazlarla ilgili icra mahkemesi kararların kesin olduğu, somut uyuşmazlıkta kesinlik sınırının tespitinde İİK. 363/1'in uygulanması gerektiği" görüşünün HGK. çoğunluğunca benimsenmediği-
Somut olaya gelindiğinde, "iş bu nama yazılı senedin" ibaresini ihtiva eden takibe konu senetlerin nama yazılı olarak düzenlendiğinin anlaşıldığı, ayrıca muteriz borçlunun keşidecisi olduğu, senetlerin lehtar tarafından "İş bu alacağımı T. Borçlar Kanununun 183/194 madde hükümleri gereğince, tediye makamına kaim olmak üzere ............. T.A.Ş. ........... Ticari Şubesine devir ve temlik ettim/ettik." açıklaması ile takip alacaklısına cirosu ve alacaklının cevap dilekçesinde alacağın temliki yoluyla elde edilen takip konusu senetlerde yetkili hamil olduğunu ileri sürmesi karşısında, takip dayanağı bonoların nama düzenlendiğinin açıkça anlaşıldığı, bu durum karşısında senet hamiline karşı keşidecinin her türlü def’ilerini ileri sürebileceği, o halde, borçlunun, takibe konu senetlerin lehdarına karşı ileri sürebileceği senetlerin bedelsiz olduğuna yönelik şahsi def'iyi senetleri alacağın temliki yoluyla alan takip alacaklısına da karşı ileri sürebileceğinden, borçlunun bu yöndeki iddiaları incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Takibe konu senedin ciro yolu ile davalıya devredildiği, 6102 sayılı TTK uyarınca nama yazılı senedin alacağın temliki suretiyle devredilmesi gerektiği, takibe konu senedin alacağın temliki suretiyle devredilmeyerek ciro yolu ile devredilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davalının takibe konu senet yönünden yetkili hamil olmadığının ve davacıya karşı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte bulunamayacağının kabulü gerekeceği-
Temyiz harç ve masraf tamamlatılması hakkında muhtıra ile Yargıtay İlamı” içeren tebligatın davalının çalışanı olmadığını iddia ettiği kişiye tebliğ edilerek muhtıra gereğinin davalı vekilince yerine getirilmiş olması karşısında, davalı bankaya yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu sonucuna ulaşıldığı- Temyiz eden, harcını ödemiş olduğu temyiz dilekçesini, daha sonraki bir tarihte mahkemeye verirse, temyiz talebinin temyiz dilekçesinin mahkemeye verildiği tarihte yapılmış sayılacağı ve 15 günlük temyiz süresinin (HUMK 432) buna göre hesap edileceği- Davalı şirkete yöneltilen menfi tespit davasının geçersiz satış sözleşmesi nedeniyle satış bedeli olarak verilen çeklere rağmen aracın resmî devri yapılmadığından bedelsizlik nedeniyle kabul edilip kesinleştiği- Çek tevdi bordrolarında “teminat” ibaresine yer verilmiş olmasının rehin cirosu ile devrin ispatı için yeterli olmadığı- Bordrolarda çeklerin tahsil yetkisinin de davalı bankaya verilmiş olması karşısında, ayrıca TTK 689/2 uyarınca çekte rehin cirosunun bulunduğu def’înin şahsî def’î niteliğinde olduğu- Çeklerin devir bordroları olsa da, rehin amacıyla davalı bankalara devredildiği konusunda çeklerde bir açıklık bulunmamakta olup kambiyo senetlerinde temlik cirosuyla senede hamil olan davalı bankaların kötüniyeti kanıtlanmadığı sürece bedelsizlik iddiasının hamil bankalara karşı ileri sürülemeyeceği- "Çekte rehin cirosu geçersiz olup, geçersiz ciro ile hamil olan davalı bankanın yetkili hamil olduğunun söylenemeyeceği, yetkili-meşru hamil olmayan hamilin elindeki çeklere dayalı olarak keşideciden de çek bedelini talep edemeyeceği, bu cironun çek hamili davalıya çekten doğan bir hak vermeyeceği, bunun mutlak def’î olarak davacı keşideci tarafından hamile karşı ileri sürebileceği, ancak bu şekilde gizli rehin cirosuyla hamil olandan çek üzerindeki muntazam ciro silsilesine göre geçerli ciroyla iktisap eden bir başkası hamil olursa, rehin cirosu olduğunu bilmedikçe veya bu hususta ağır kusuru bulunmadıkça onun iktisabı geçerli olacağından, davalı bankanın inançlı-gizli rehin cirosuyla çeki iktisap eden olduğu ve menfi tespit isteminin kabulü gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Takibin iptali uyuşmazlığında temyiz tetkikatının mürafaalı olarak yapılamayacağı- Takip alacaklısının lehtar olmadığından yetkili hamil olmadığı ve bu nedenle alacaklının takip hakkı bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
İcra dairesinin haciz bildirisini alan anonim şirketin, çıplak payın haczedildiğini şirket pay defterine işlemek zorunda olduğu; çıplak pay haczinin, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile, haciz bildirisinin anonim şirkete tebliğ edildiği tarihte yapılmış sayılacağı (İİK. 94/I)- Anonim şirket hisselerini temsil etmek üzere çıkarılan ve kıymetli evrak sayılan geçici pay senedi ilmuhaberlerinin haczi için ise fiilen el konulmasının zorunlu olduğu (İİK. 88)- Ticaret sicil müdürlüğüne müzekkere yazılmak suretiyle anonim şirket hisselerine haciz uygulanması üzerine, şirketlerin "hisse senetlerinin hamiline hisse senedi olarak düzenlendiği ve şirketler nezdinde borçlulara ait fiziken bir hisse senedi bulunmadığını" belirttiği ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün mahkemeye "şirketlerin tedavüle çıkan pay ile ilgili bir bilgi bulunmadığını" bildirildiği anlaşıldığından, bilirkişi aracılığıyla haciz müzekkeresinde adı geçen anonim şirketlerin resmi kayıt, defter ve belgeleri incelenmek suretiyle, haczin yapıldığı tarih itibariyle pay senedi çıkarılıp çıkarılmadığı araştırılarak, İİK 94. ve 88. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılıp bir karar verilmesi gerektiği-
Haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetlerle altın ve gümüş ve kıymetli şeyleri icra dairesinin muhafaza edeceği ve bu şeylerin haczi için icra dairesi tarafından el konulmasının geçerlilik şartı olacağı- Anonim şirket hisselerini temsil etmek üzere çıkarılan geçici pay senedi ilmuhaberlerinin, kıymetli evraktan sayıldığı bu nedenle, bu evrakın haczi için fiilen el konulmasının zorunlu olduğu-
Çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürünün, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için anonim şirket merkezine gitmek zorunda olmadığı, İİK. m. 94/l c.3 uyarınca, anonim şirkete bir ihbarname (bildiri) göndermekle de yetinebileceği- İcra dairesinin haciz bildirisini alan anonim şirketin, çıplak payın haczedildiğini şirket pay defterine işlemek zorunda olduğu; ancak, çıplak pay haczi, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile, haciz bildirisinin anonim şirkete tebliğ edildiği tarihte yapılmış sayılacağı- Anonim şirket hisselerini temsil etmek üzere çıkarılan geçici pay senedi ilmühaberlerinin, kıymetli evraktan sayılması nedeniyle, bu evrakın haczi için ise İİK. m. 88 uyarınca, icra dairesi tarafından el konulması, bunların haczi için geçerlik şartı olduğu-