Dava, vekalet ücreti alacağı istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki ücret sözleşmesi gereğince avukat olan davacıların, davalıya hukuki yardımlarda bulunduğu, vekalet ilişkisinin azille sona erdiği- Avukat olan davacıların, davalının vekili sıfatıyla iş mahkemesine yazmış oldukları dava dilekçesinde niteliği belirtilmeksizin faiz talebinde bulunmakla yetinmeleri, bununla birlikte yasal faiz verilmesine ilişkin mahkeme kararını İş Kanunu’nun 34. maddesi gereğince en yüksek mevduat faizi uygulanması gerektiğinden bahisle temyiz etmeyerek davalının faiz alacağı yönünden zarara uğratılması, en hafif tabiri ile vekâlet görevinin özensiz ifası niteliğinde olup haklı azil nedeni sayılması gerektiği- "İş Kanunu’nun 34. maddesinin emredici hüküm taşıdığı, talebe bağlı olmaksızın mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi gerektiği, bu anlamda davalının faiz alacağı yönünden zarara uğramasında vekil olan davacıların mesuliyetinin bulunmadığı, azlin haksız olduğu görüşü ile vekâlet veren talimatına aykırı işlemle zarara uğramış ise akde aykırılık nedeniyle doğan zararın giderilmesini ve bu kapsamda ücretin indirilmesini isteyebilecek, kabul edilmemesi hâlinde ise giderim yükümlülüğü hükümlerine göre talepte bulunabilecek iken, ödenmesi gereken vekâlet ücreti miktarının çok altında kalan bir miktar için zarara uğradığı iddiasıyla vekilini azletmesi ve bundan daha yüksek miktarda olan borcundan kurtulmak istemesinin orantısız bir işlem olduğu, azlin haklı olmadığı" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalı doktorun vekillik sözleşmesinden kaynaklanan özen borcuna aykırı davrandığı iddiasına yönelik tazminat davasında; Vekilin, iş görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden değil de, bu sonuca ulaşmak için yaptığı uğraşların özenle görülmemesinden sorumlu olduğu- Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlı olduğu, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, hafif kusurundan bile sorumlu olduğu, bu nedenle doktorun meslek alanı içinde olan bütün kusurları ( hafif de olsa ) sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmesi gerektiği- Doktorlarların hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek, tıbbi çalışmalarda bulunurken, bazı mesleki şartları yerine getirmek, hastanın durumuna değer vermek, tıp biliminin kurallarını gözetip uygulamak, tedaviyi her türlü tedbirlerini alarak yapmak zorunda olduğu- Doktor, özen yükümlülüğü kapsamında en ufak bir tereddüt gösteren durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada koruyucu tedbirler almakla yükümlü olduğu, çeşitli tedavi yöntemleri arasında seçim yaparken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmalı, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmalı ve en emin yolu tercih etmesi gerektiği-