"Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak amaçlarına bakılması gerektiği (TBK 19)- Taraflar arasında (11.09.2017 tarihli) kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldıktan sonra, (01.10.2017 tarihli) imzalanan ikinci adi yazılı sözleşmede "noter sözleşmesi geçersizdir"’ ifadesi geçmekteyse de, tüm dosya kapsamı, taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesi ve son sözleşmenin tamamı birlikte değerlendirildiğinde, bu ifadenin kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tamamına yönelik değil, sadece paylaşım hükümlerine yönelik olduğunun kabulü gerektiği- Kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerli olduğu ve dava tarihi itibarı ile TBK 473. maddesi hükmüne göre, davalı yüklenicinin inşaatı süresinde tamamlayamayacağının anlaşılması karşısında sözleşmenin, geriye etkili feshine (dönme) ve tasfiyesine karar verilmesi gerektiği- Sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulacağı ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebileceği- Yüklenicinin inşaata ilişkin iş bedelinin dava tarihi itibarı ile rayiç değeri hesaplanıp, davacı tarafından yükleniciye sözleşmeler kapsamında yapılan ödemeler de dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi, ayrıca geriye etkili fesih ile birlikte tapu iptali ve tescil isteminin de değerlendirilmesi gerektiği-
Davacının adi ortaklık ilişkisi içinde açılması düşünülen kitapevine masraf ve ortaklık sermayesi olarak koyduğu paranın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ettiği- Davacının varlığını ileri sürdüğü adi ortaklığın varlığını ispat edemediğinden tarafların birlikte açtıkları ortak hesap üzerinden eşit oranda (yarı yarıya) hak sahibi oldukları, hesaptaki paranın tamamını çeken davalının payından fazla çektiği miktar yönünden davacıya borçlu durumuna düştüğü kabul edilerek, hesaptaki paranın yarısı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Somut olay bakımından, icap (=öneri) niteliğinde sayılan proforma faturada yazılı mal bedelinin alıcı tarafça tümden ve peşinen ödenmesi ile sözleşmenin kurulmuş sayılacağı, bunun üzerine kısım kısım mal teslimi yapan satıcının proforma faturada gösterilen birim değerden fazla tutarlarla düzenlediği faturaların itiraz edilmeyerek ticari defterlere kaydı ile sözleşmenin bu yeni tutarlar üzerinden tadil edildiğinin kabulü ve alıcının bu miktarlardan sorumlu tutulması gerektiği sonucuna varıldığı- Hal böyle olunca, yerel mahkemece verilen direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu- Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre davalı şirket vekilinin mahkemece hükmolunan icra inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazları incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderileceği-
İrade açıklamasının, açık veya örtülü (zımni) olabileceği, taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşmenin kurulmuş sayılacağı, ikinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa hâkimin, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlayacağı, icap ve kabul ile yani önerinin diğer tarafça kabul edilmesi ile birbirine uygun karşılıklı irade açıklaması gerçekleştiğinden sözleşme ilişkisinin kurulmuş olacağı, sözleşme ilişkisinin varlığı halinde tarafların hak ve yükümlülükleri bu sözleşme kapsamına göre belirlemesi gerekeceği, sözleşmede açık hüküm olmayan hallerde ise yasada yer alan tamamlayıcı kurallardan da yararlanılması gerekeceği, TBK'nın 19. maddeye göre; bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınması gerekeceği-
Petrol istasyonu ve lokantanın kiralanması konusunda tarafların esaslı noktalarda uyuşup uyuşmadığı ve petrol istasyonunun intifa hakkının verilmesinin sözleşmenin esaslı unsuru olup olmadığı noktasında detaylı bir rapor alınarak sonucu uyarınca karar verileceği-
Davanın açıldığı tarihte taşınmazın tapu kaydına "davalıdır" şerhi konulmuş olup, ikinci el konumundaki son kayıt malikinin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı; TMK. mad. 1023' ün koruyuculuğundan yararlanamayacağı- Akitte gösterilen satış değeri ile gerçek değeri arasında aşırı fark bulunduğu, dinlenen tanık anlatımlarına göre de miras bırakanın eşi ile birlikte ikamet ettikleri taşınmazını satmasını gerektirir bir neden olmadığı, vekilin oğlunun borçları olması nedeniyle almak istediği krediye karşılık teminat olarak göstermek için vekaletname istediği, ancak satış suretiyle devredildiğinin anlaşıldığı değerlendirilerek; temlikin, aldatma (hile) sonucu alınan vekaletin kötüye kullanılmak suretiyle gerçekleştiği-
  • kayıt gösteriliyor