TÜRK TİCARET KANUNU > - Deniz Ticareti > - Cebrî İcraya İlişkin Özel Hükümler > - C) Gemiler hakkında > - I - İhtiyati haciz > Madde 1352 - 1. Deniz alacakları
İhtiyaten haczine karar verilen geminin ihtiyati haciz kararının infazı çerçevesinde geminin seferden meni talep edilmiş ve aynı gün icra müdürlüğünce geminin seferden menine karar verildiği, seferden men ihtiyati haciz kararı sonrası geminin muhafaza tedbirleri kapsamında icra müdürlüğünce uygulanacağından TTK’nun 1352. maddesinde talebe ilişkin düzenleme nedeni ile seferden men kararının kaldırılmasının isabetsiz olduğu-
Taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız icra takibinde alacaklının başvurusu ile icra müdürlüğünce aynı tarihte tamir amaçlı tersanede bulunan gemi üzerinde hapis hakkı uygulanması ve hapis hakkına istinaden geminin fiilen haczedilip hapis hakkı defterine kaydedilmesi ve bu konuda tutanak düzenlenerek borçluya ödeme emri tebliği üzerine, borçlunun, hapis hakkına yönelik şikayet veya itirazlarını icra dairesine yapabileceği- Borçlu hakkında hapis hakkının kullanılması suretiyle doğrudan taşınır rehininin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip başlatıldığı, takibin kesinleşmediği ve dosya kapsamında alınmış herhangi bir ihtiyati haciz kararı bulunmadan anılan gemi hakkında icra müdürlüğünce kesinleşme öncesi fiilen haciz tutanağı düzenlendiği görülmekle, "kesinleşme öncesi ihtiyati haciz kararı alınmadan haciz yapılmayacağı" gerekçesiyle geminin haczine ilişkin şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Davacı tarafından verildiği iddia edilen hizmet, karadaki tahmil ve tahliye hizmeti olmakla denizcilik ihtisas mahkemelerinin görev alanına giren TTK'nın 5. kitabı kapsamında yazılı alacaklardan ve özellikle TTK mad. 1352 kapsamında bulunmadığından uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülmesi gerektiği-
Kanuni rehin hakkı sağlayan “gemi alacağı”nın olması için TTK.nun 1320. maddesinde belirtilen alacak kalemlerinin, “geminin malikine, kiracısına, yöneticisine veya işletenine karşı doğması” gerekmekte olup, takipte asıl borçlu olarak gösterilen acentenin bu sıfatlardan hangisini haiz olduğunun varsa belgeleriyle birlikte gösterilmesi gerektiği- Gemi alacağının kaynağı olduğu iddia edilen liman hizmetleri, TTK.nun 105/1. maddesi uyarınca, TTK'nun 1320. maddesinde belirtilen kişi (ya da kişiler) ile acente arasında yapılan sözleşmeden kaynaklı ise, bu kişiye (yada kişilere) izafeten acente aleyhine takibe girişildiğinin belirtilmesi gerektiği- Acentenin TTK'nun 1320. maddesinde belirtilen sıfatlardan birini haiz olduğu (varsa belgeleriyle birlikte) gösterilmediği gibi, liman hizmetlerinin sağlanmasının, TTK'nun 1320. maddesinde belirtilen kişilerle yaptığı acentelik sözleşmesinin gereği olduğundan bahisle, acentenin doğrudan taraf olarak gösterilmesinin de mümkün olmadığı- “Kanuni rehin hakkı” kapsamında kaldığından bahisle yapılan “rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte”, asıl borçlu ile rehin konusu edilen şeyin malikinin 3. kişi olması halinde, zorunlu takip arkadaşlığı nedeniyle rehnedilen şeyin malikinin, takipte, birlikte ve doğru olarak gösterilmesi gerektiği- Mahkemece, kanuni rehin hakkı olduğu iddiasıyla başlatılan rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takipte, asıl borçlunun, TTK'nun 1320. maddesinde belirtilen sıfatlardan hangisini haiz olduğuna dair ibarenin yer almaması, dolayısıyla kanuni rehin hakkının asıl borçlusu olup olmadığının saptanamaması yanında, geminin maliki ya da ona izafe edilerek kişi ya da kişilere karşı takip başlatılmayarak, zorunlu takip arkadaşlığı ilkesine aykırı hareket edilmesi nedeniyle re’sen takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
D. alacağı (TTK. mad. 1325) niteliğindeki ihtiyati hazce konu alacağın, taraflar arasındaki sözleşme ve faturalar ile yaklaşık olarak ispat edilmiş olduğu-
Taraflar arasındaki anlaşma uyarınca davacıya ait geminin onarımının yapıldığı, ancak davalı tarafından gemiye monte edilen şaft sızdırmazlık salmastrasının sızıntı yaptığı, davacı tarafın bu ayıplı ifadan dolayı birbirini takip eden zararlarının oluştuğu, bu nedenle davalıya yönelik hizmetindeki ağır kusuru nedeniyle uğranılan zararların tazminine yönelik açılan dava "deniz alacağı"na ilişkin olduğundan, davanın, "denizcilik ihtisas mahkemesi"nde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği-
TTK. mad. 1352/h gereğince, gemide taşınan bagaj dahil eşyaya gelen veya bu eşyaya ilişkin ziya veya hasardan kaynaklanan alacağın deniz alacağı olduğu- TTK. mad. 1353/5 gereğince, vadesi gelmemiş deniz alacaklarında İİK 257/2 fıkrasında öngörülen şartların gerçekleşmesi halinde ihtiyati haciz istenebileceği-