Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bu konuda karar verilebileceği-
Somut olayda; şikayetçi/borçlu aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de, fesih gerekçeleri ve fesih isteyenin sıfatı gözönünde bulundurulduğunda davanın ihale sürecini uzatmaya matuf olmadığı hususu ile ölçülülük ilkesi nazara alındığında ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
Dava, ecrimisil, meni müdahale ve kal istemlerine ilişkindir. Baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılmasının zorunlu olduğu elektronik yolla tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. Somut olayda tebligat yapılan kişinin avukat olduğu nazara alındığında, tebligatın elektronik yolla yapılmasını zorunlu kılıp posta yolu ile yapılan tebligat yok hükmünde olduğundan, davalının icra emri ile haberdar olduğu dikkate alınarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun süresinde olduğu kabul edilerek işin esasının incelenmesi gerekirken, istinaf dilekçesinin süre yönünden ret edilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
Gıyabi hükmün, davalı şirkete açıklandığı gibi öncelikle, davalı şirketin ticaret sicil kaydındaki adrese Tebligat Kanunu’na uygun olarak normal tebligat yapılması, tebligatın iade gelmesi, tebligat yapılamaması, iade zarfında yeni bir adres tespit edilememesi durumunda, Ticaret Sicil Memurluğundan gelen ticari sicil adresine usulüne uygun tebliğinin sağlanmasına (Tebligat Kanunu 35. maddesine göre) takiben, temyiz süresi geçtikten ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesi yollamasıyla gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesine-