Uyuşmazlık; davalı şirket nezdinde 12.06.2008-30.09.2014 tarihleri arasında altı dönem fasılalı çalışan davacının tüm dönem çalışmalarının Rusya’daki işyerinde geçtiği somut olayda tarafların davacının tüm çalışma dönemlerine ilişkin 10.06.2008, 23.07.2009, 02.07.2010, 16.01.2012, 24.01.2014 ve 26.05.2014 tarihli iş sözleşmelerinin ilgili hükümleri kapsamında Rusya Hukukunun uygulanması konusunda Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un ilgili maddesine uygun ve geçerli bir hukuk seçimi yapıp yapmadıkları, ayrıca bu dönemlerde Rusya hukukunun mutad işyeri hukuku olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre Rusya hukukunun mu yoksa sözleşmelerde öngörülen hukuk seçiminin geçerli olmadığı ve daha sıkı ilişkili hukukun Türk hukuku olduğu kabulüne göre Türk hukukunun mu uygulanması gerektiği noktasında toplanan uyuşmazlık değerlendirildiğinde; Özel Dairenin bozma kararına İlk Derece Mahkemesince 19.07.2022 tarihli duruşmada uyulmuş olmakla davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin uyma kararından dönerek önceki kararda direnmesi usulen mümkün olmadığı, başka bir anlatımla bir defa bozmaya uyulmasına karar verildikten sonra uyma kararından dönülmesinin davaya bir etkisi bulunmadığı, usulî kazanılmış hak ilkesi kamu düzeni ile ilgili olup temyiz aşamasında da kendiliğinden dikkate alınması gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyulmakla gerçekleşen usuli kazanılmış hak nazara alınarak hükmüne uyulan bozma kararı gereklerinin yerine getirilmesi gerekirken uyma kararından dönülerek direnme kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı işçinin, bütün çalışmaları yurt dışında geçtiğinden iş ilişkisinde yabancılık unsuru mevcut olmakla birlikte taraflar arasında hukuk seçimi anlaşması yapıldığına dair iş sözleşmesinde hüküm bulunmayan çalışma dönemleri yönünden Türk Hukukunun (4857 s. İş Kanununun) uygulanması, tarafların hukuk seçimi yaptıkları yurt dışı iş sözleşmesi uyarınca, davacının 15.11.2011-28.08.2013 tarihleri arasında Umman'da geçen çalışma dönemi yönünden (aynı zamanda mutad işyeri hukuku olan) Umman Hukukunun ve 26.11.2013-20.10.2015 tarihleri arasında Irak'ta geçen çalışma dönemi yönünden (aynı zamanda mutad işyeri hukuku olan) Irak Hukukunun uygulanması gerektiği, Türk Hukuku uygulanmak suretiyle sonuca gidilemeyeceği- Davacının hizmet cetveli, yurda giriş-çıkış kayıtları ve banka hesap hareketleri değerlendirilerek hizmet süresi belirlenmiş ve (27.10.2004-13.10.2005 ve 16.06.2006-29.06.2007) tarihleri arasındaki çalışma dönemleri davalı işverenin başka bir mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde davacının işyerlerinde çalıştığını kabul ettiği olgusundan hareketle hizmet süresine eklenmiş ise de söz konusu dosya görülmekte olan bu dava dosyası içinde bulunmadığı ve bu kabule ilişkin gerekçe de oluşturulmaksızın karar verildiğinden, kararın hizmet süresine ilişkin bölümü yönünden yargısal denetim yapılmasının mümkün olmadığı- Davacının hizmet cetveli, yurda giriş-çıkış kayıtları ve banka hesap hareketleri değerlendirilerek hizmet süresi belirlenmiş ve (27.10.2004-13.10.2005 ve 16.06.2006-29.06.2007) tarihleri arasındaki çalışma dönemleri davalı işverenin başka bir mahkemeye verdiği cevap dilekçesinde davacının işyerlerinde çalıştığını kabul ettiği olgusundan hareketle hizmet süresine eklenmiş ise de, söz konusu dosya görülmekte olan bu dava dosyası içinde bulunmadığından ve bu kabule ilişkin gerekçe de oluşturulmaksızın karar verildiğinden, kararın hizmet süresine ilişkin bölümü yönünden yargısal denetim yapılmasının mümkün olmadığı-"Hukuk seçiminin iş sözleşmelerinin özel niteliği gereği zayıf taraf olan işçiyi korumak amacıyla ancak işçi lehine olmak kaydıyla sınırlı olarak tanındığı, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde seçilen hukuka ilişkin hükümlerin genel işlem koşulu niteliğinde olup matbu hazırlandığı, sözleşme hazırlanırken sözleşmenin yapılması sırasında karşı taraf olan işçiye uyuşmazlığa seçilen hukukun uygulanacağı hakkında açıkça bilgi verilmediği, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlanmadığı ve işçinin bu koşulları açıkça kabul ettiğinin belirtilmediği, bu nedenle taraflar için bağlayıcılığı olmayacağı, TBK 21 uyarınca yazılmamış sayılması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği- "Yerleşmiş içtihattan dönülmesi, ancak içtihatların birleştirilmesi yoluyla mümkün olduğundan HGKnun öncelikle içtihatların birleştirilmesi yoluna başvurması gerektiği, bu aşamada esastan inceleme yapılmasının mümkün olmadığı" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalıya ait işyerinde çalışan davacı işçinin mutad işyeri, işini fiilen yaptığı Suudi Arabistan ve Dubai olduğundan, davacının imzaladığı yurt dışı iş sözleşmeleri uyarınca ilgili dönemde iş sözleşmesi ile seçilen hukukun uygulanması gerektiği- Taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan, MÖHUK 27/1 kapsamında davacının Suudi Arabistan’da yaptığı çalışmalar yönünden ilgili dönemde Suudi Arabistan hukukunun; Dubai'de yaptığı çalışmalar yönünden ise Dubai hukukunun uygulanması gerektiği- 
Davacının belirli tarihler arasında önce Suudi Arabistan'da daha sonra Dubai'de çalıştığı göz önünde bulundurularak MÖHUK kapsamında, Suudi Arabistan’da yaptığı çalışmalar yönünden taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan, ilgili dönemde Suudi Arabistan hukukunun; ileri tarihte Dubai'de yaptığı çalışmalar yönünden taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan ilgili dönemde ise Dubai hukukunun uygulanması gerektiği-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeTaraflar arasındaki uyuşmazlık, uygulanacak hukuk, fesih, husumetli tanık beyanına itibar edilip edilmeyeceği, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı, ödenip ödenmediği ve faiz başlangıcı noktalarında toplanmaktadır...
İş sözleşmesine uygulanacak hukuk- Taraflar arasında 5718 sayılı Kanun'un 27 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan, uyuşmazlık ve talepler bakımından Abu Dabi hukukunun uygulanması gerektiği-
Davacının, dava dilekçesinde 500,00 euro fazla çalışma ve 300,00 euro ücret alacağı olmak üzere aslında toplam 800,00 euro fazla çalışma ücreti talep ettiği, bilirkişi raporundaki hesaplama şekline göre de ıslah dilekçesinde fazla çalışma ücreti talebini artırdığı anlaşıldığından, kabul ve reddedilen tutarın belirlenmesi ve buna göre yargılama gideri ve vekâlet ücretinin hesaplanması gerektiği- Davacı, belirtilen çalışma döneminde davalıya ait Kosova’da bulunan işyerinde çalışmış olup bu durumda ilgili dönemde mutad işyerinin de işçinin işini fiilen yaptığı Kosova olduğu- 5718 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında, davacının fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları yönünden 10.03.2011-03.11.2011 tarihleri arasındaki dönem için ve dava konusu tüm talepler yönünden 03.12.2014-15.08.2017 tarihleri arasındaki çalışma dönemi için bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan Kosova hukukunun uygulanması gerektiği-
Maddi ve hukuki olgular gözetilmeden karar verilmesinin hatalı olduğu-
Uyuşmazlık ve Hukuki NitelendirmeTaraflar arasındaki uyuşmazlık, husumet, fesih, ücret, davacının dava konusu alacaklara hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa alacakların hesabı ile karşılığının ödenip ödenmediği; ayrıca hizmeti yurt dışında geçen davacıya ödenen aylık brüt ücretin tespiti ile yargılamada uygulanacak hukukun belirlenmesi noktalarında toplanmaktadır...
Aşçı olarak davalı Holding bünyesinde çalışan davacının yaptığı işin niteliği dikkate alındığında, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı, diğer davalıların Holdinge bağlı şirketlerden biri olduğu, davalılar arasında organik bağ bulunduğu, davacıyla imzalanan, davacının tespit edilen çalışma dönemi için geçerli Rusya bireysel iş sözleşmesinde, davacının Moskovada aşçı olarak çalışacağı, tarafların iş ilişkisindeki hak ve yükümlüklerine ilişkin maddelerde çalışılan ülke mevzuatının uygulanacağının ve anlaşmazlık durumlarında uygulanacak mevzuata ilişkin ihtilaf durumunda çalışılan ülkenin idari ve adli makamlarının yetkili olduğunun ifade edildiği, bu suretle tarafların bir hukuk seçimi anlaşması yaptıkları, davacının davalılara ait Rusya’da bulunan iş yerlerinde çalışılmış olduğu ve mutad iş yerinin de işçinin işini fiilen yaptığı yer olan Rusya olduğu- MÖHUK 27/1 hükmü kapsamında taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlık hakkında Rusya Hukuku’nun uygulanması gerektiği- "Taraflar arasındaki ihtilafta yabancı hukukun uygulanmasının, işverenin, kendi ülkesinin bir vatandaşı olan işçiye, hiçbir bilgi sahibi olmadığı, kimi zaman varlığı dahi müphem, yabancı bir hukuku uygulamayı dayatmasına yol açacak nitelikte olduğu- Sözleşmenin bu hükmü, TBK 20 ve 25 uyarınca, sözleşme özgürlüğünde bulunması gerekli güç dengesini bir taraf aleyhine bozduğu için sözleşme özgürlüğüne müdahale ile sözleşme adaletinin sağlanması gerektiği ve taraflar arasında Türk Hukuku uygulanması gerektiği" şeklindeki karşı görüşün ise kabul edilmediği-
  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor