Somut olayda davacı tarafından 06.10.2008 tarihinde davalı aleyhine evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayanılarak boşanma davası açıldığı, kusurlu olan tarafın boşanmayı talep edemeyeceği gerekçesi ile boşanma davasının reddine karar verildiği, bu karardan sonra davacı tarafından davalı tarafa birlikte yaşama isteğine ilişkin bir bildirimde bulunulmadığı, bu nedenle davalı eşin ayrı yaşamakta haklı olduğu, evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmeyenin ve birlikte yaşamaktan kaçınanın davacı olduğu, davalı tarafa tedbir nafakası ödemeye devam etmesi gerektiği-
Yoksulluk nafakasının hükmedildiği duruma göre davacının geliri azalırken, davalı kadının mali durumunun iyileştiği, o nedenle hakkaniyet gereği nafakanın azaltılması gerekirken davanın reddinin doğru olmadığı-
İki yıldan fazla bir zaman önce takdir edilen tedbir nafakasının; davacı tarafın ihtiyaçlarının artması, ülke ekonomisindeki gelişmeler ve yüksek enflasyon nedeniyle paranın satın alma gücünün azalması hususları gözönünde bulundurularak, TMK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun bir miktarda artırılması gerekeceği-
Nafaka takdir edildikten sonra, tarafların geçici olarak biraraya gelip ortak hayat sürdürmüş olmasının, «nafakanın kaldırılmasına» de-ğil, «o döneme ilişkin olarak nafaka borcunun bulunmadığına karar verilmesini» gerektireceği–