Adi ortaklığın tasfiyesine dair sözleşme uyarınca tapu iptali ve tescil istemi- Davacının ibraz ettiği tasfiye belgesinin davalı tarafa tebliğ edilmediğinden, savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının uygulanabilirliği bulunmadığı- Davalı/karşı davacının bildirilen delillerle kendisinde bulunan tasfiye sözleşmesi uyarınca cevap dilekçesinde "davacının talep ettiği taşınmazın (7) numaralı daire olmadığı" yönünde beyanda bulunduğu, bu nedenle daha sonradan "davacı tarafından ibraz edilen tasfiye sözleşmesine ekleme yapıldığını" ileri sürmesinin savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği- Davacı tarafından ibraz edilen belgedeki yazının farklı fiziki özellikte bulunduğu, adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında dava konusu dairede hak sahibi olduğunu ispatlayamadığı anlaşıldığından, davacı/karşı davalının istinaf başvurusunun tümden reddine karar verilmesi gerektiği-
Adi ortaklıklarda, ortaklardan birinin kişisel borçlarından dolayı hakkında icra takibi yapılması halinde, borçlu ortağın kar veya tasfiye payı belirlenmeden ortaklığa ait mevcut bir hakkın haczine karar verilemeyeceği-
Davacı şirket, ortaklığın borçlandığı çeklerin ödenmesi için aynı zamanda adi ortaklık yöneticisinin sahibi olduğu çek hesabı sahibi davalı Ltd. Şti.'ye para gönderdiğini, çekler vaktinde ödenmeyip karşılıksız çıkınca aleyhine yapılan icra takibi alacaklısına çek bedellerini tekrar ödemek zorunda kaldığını, hâl böyle olunca havaleyle gönderilen paraların yönetici ortak tarafından ortaklık iş ve eylemleri için değil şahsi harcamalar için kullanıldığını ve davalıların kendisi aleyhine haksız şekilde zenginleştiğini ileri sürerek ilamsız icra takibi başlatmış ve itiraz üzerine de itirazın iptali davası açmış olup, alacak iddiası, ortaklık hak ve borçlarıyla ilgili olmayıp taraflar arasındaki ilişkinin ileri sürülüş biçimine göre artık ortaklardan biri için şahsi alacak hâline gelmiş bir bedelin iadesi niteliğinde olduğundan, davacı olma sıfatının da ortaklığa değil alacak hakkının sahibi olan davacı şirkete ait olduğu- "Uyuşmazlıkta davacının taraf sıfatı bulunduğu yönündeki kabule iştirak edilmekle beraber, Özel Daire kararında yalnızca adi ortaklığa ilişkin kanun hükümlerine dayanılmasının isabetli olmadığı, zira uyuşmazlığın davalıların konum ve alacak iddiasının mahiyetine göre haksız fiil hükümlerine de temas edeceği, kararın bu yönde ayrı bir açıklama içerir şekilde değişik gerekçeyle bozulması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
TBK. 638/3 uyarınca her bir ortak, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçtan şahsen, sınırsız ve müteselsilen sorumlu ise de, sadece borçlu şirket hakkında düzenlenen haciz ihbarnamesi ile 638/1'e göre elbirliği hâlinde bütün ortaklara ait olan hak ediş üzerine haciz konulamayacağı-
Adi ortaklıkta her ortak şirketin iştirak hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklıları, borçlu ortağın şirketteki, yıl sonunda bilançonun düzenlenmesi ile ortaya çıkan kar payını haczettirebileceği- Adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya verilebilecek tasfiye payının da haczedileceği-
Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortaklar müteselsilen sorumlu olduklarına ve ortaklığın mal varlığı elbirliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği adi ortaklığın borcu nedeniyle adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği-
Adi ortaklığın kendisini oluşturan şirketlerden ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunmaması ve ilgili yasa hükümleri uyarınca adi ortaklığın üçüncü şahıslardaki alacak ve hakları üzerine haciz konulmasının mümkün bulunmaması nedeniyle mahkemece, şikayetin kısmen kabulü ile adi ortaklığın alacaklı olduğu üçüncü şahıslara gönderilen haciz ihbarnamelerinin iptaline ve konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Adi ortaklıkta her ortak, şirketin kârına iştirak etme hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklılarının, borçlu ortağın şirketteki kâr payını haczettirebilecekleri ve adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde, ortaklık sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça, borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczinin mümkün bulunduğu- Adi ortaklığın malları üzerine haciz konulması halinde, bu hususun, ortaklardan her biri tarafından şikayet konusu yapılabileceği-
Adi ortaklık adına şikayetin ortaklardan herhangi biri tarafından açılması zorunlu olduğu; tüzel kişiliği bulunmayan adi ortaklık adına yapılan şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle icra mahkemesince re'sen reddine karar verilmesi gerektiği- Adi ortaklıkta her ortak şirketin iştirak hakkına sahip olduğundan, ortağın kişisel alacaklılarının, borçlu ortağın şirketteki, yıl sonunda bilançonun düzenlenmesi ile ortaya çıkan kar payını haczettirebileceği ve adi ortaklığın tasfiye edilmesi halinde borçluya isabet edecek tasfiye payının da haczinin mümkün olduğu-