Davacı ile davalı arasındaki gayri resmi birliktelik, Türk Medeni Kanunu anlamında gerçekleşen ve hukuk alanında geçerlilik taşıyan bir evlilik olmayıp; taraflar arasında bir evlilik ilişkisi de doğurmadığından, aralarındaki ilişkinin aile hukuku kurallarına göre değil; Borçlar Hukuku 'na ve özellikle de haksız eylem hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekeceği- Davacı kadın, davalı ile rızası ile birlikte olmuş ve evlilik vaadi ile kandırıldığını da kanıtlayamamış olup, getirtilen aile nüfus kayıt tablosuna göre davalı davacı ile birlikte olduğu zaman diliminde evli olarak görülmekte; ancak bu duruma razı olan davacının ortak üç çocukları olduğu da gözetildiğinde 19 yıl süre ile evlilik vaadi ile kandırıldığından söz edilemeyeceği-

Davacı H. vekili tarafından, davalı D. aleyhine 07.07.2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.04.2011 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı ...