Uzun yıllardan beri Yargıtay'ın kökleşmiş sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usuli kazanılmış hak müessesesi, Usul Hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biri olduğu; bu hukuki kuralın ancak iki istisnası bulunduğu; bunlardan birinin "mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı olan yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararının çıkması", diğerinin de 04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında belirlendiği üzere hükmüne uyulan bozma kararından sonra görevle ilgili yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olması" olduğu-Davacının sabit bir geliri bulunmadığı, iş buldukça çalıştığı, başkaca bir mal varlığının olmadığı, davalının ev hanımı olduğu, herhangi bir geliri ve mal varlığının da olmadığının anlaşılması karşısında- yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi azaltılması talebini de içermekte olup, "çoğun içinde az da vardır" kuralı gereğince- yoksulluk nafakasın da hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken davanın tümden reddinin doğru olmayacağı-

Taraflar arasında görülen yoksulluk ve iştirak nafakasının kaldırılması-indirilmesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ...