Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu nedeniyle ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmış iken 2. bentte vadesi gelmemiş borçtan dolayı hangi hallerde ihtiyati haciz istenebileceği- Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale geldiği- Geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup, mahkemece davacının ihtiyati haciz isteminin hangi alacaklara ve taşınmaz veya taşınmazlara ilişkin olduğu somut olarak açıklandıktan sonra, davacının tazminat talebi ile orantılı ve davalı şirketin ticari hayatını etkilemeyecek biçimde "tedbirde ölçülülük" ilkesine uygun bir ihtiyati hacize karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davasına bakan mahkemece "...davacının, ihtiyati haciz talebinin kabulü ile İİK. 281/2 maddesi gereğince, dava değeri olan 100.000 TL'nin %15'i tutarında teminat karşılığında..., dava konusu taşınmazın kaydı üzerine ve elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluk eden tazminat talebine ilişkin olarak (yakalama ve muhafaza işlemleri ile banka hesaplarını kapsamamak üzere) dava değeri olan 100.000 TL'yi geçmemek üzere ihtiyati haciz konulmasına..." şeklinde karar verilebileceği-
Para alacağının korunması için ihtiyati tedbir yoluna değil, ihtiyati haciz yoluna başvurulabileceği- Davacı vekili her ne kadar isteminde "ihtiyati tedbir" istemişse de, davacının amacı (iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemiyle davalı) para alacağını teminat altına almak olduğundan HMK. mad. 33 gereğince, talep hakkında ihtiyati haciz hükümlerinin uygulanması ve bu hükümler çerçevesinde talebin değerlendirilmesi gerektiği- Haksız bir fiile dayalı olarak bir zararın meydana geldiği açık olup, sadece maluliyet oranı ve kusur durumu çekişmeli olduğundan ve haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceğinden, ihtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup, mahkemece davacının ihtiyati haciz isteminin hangi alacaklara ve taşınmaz veya taşınmazlara ilişkin olduğu somut olarak açıklatıldıktan sonra, davacının tazminat talebi ile orantılı ve davalı şirketin ticari hayatını etkilemeyecek biçimde "tedbirde ölçülülük" ilkesine uygun bir ihtiyati hacize karar verilmesi gerektiği- Yargılamanın her aşamasında toplanan delillerin niteliğine göre yeniden ihtiyati tedbir yada ihtiyati haciz talep edilmesi ve bunun yeniden değerlendirilmesi mümkün olduğu-  HMK. mad. 341/1 gereğince, ihtiyati haciz talebinin reddi yada ihtiyati haciz talebinin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği-
Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geLeğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği- Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği- Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa ve taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği- Alacağın ilama bağlı olduğu durumlarda teminat aranmayacağı- Alacaklının ihtiyati haciz koydurduğu mallar üzerinde bir öncelik (rüçhan) hakkı olmadığı ve bu malların, kendisinden sonra başka alacaklılar tarafından haciz ettirilebileceği ve borçlu iflas ederse iflas masasına gireceği-
İş kazalarında işverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlığın etkisinin bulunup bulunmadığını irdelemek daha belirgin iken; "meslek hastalığı"nın, iş kazasında olduğu gibi aniden veya çok kısa bir zaman içerisinde ortaya çıkmadığı; işin niteliğinden dolayı sürekli tekrarlanan bir sebeple veya yürütüm şartları yüzünden yavaş yavaş meydana geldiği-  Sigortalıda meslek hastalığının ortaya çıkması hâlinde işverenin mevzuatta belirtilen yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin, gerekli özeni gösterip göstermediğinin ve kaçınılmazlığın etkisinin titizlikle araştırılarak ortaya konulması gerektiği-İşverenin meslek hastalığının meydana gelmesinde %100 kusurlu olduğu kabul eden bilirkişi raporu, 5510 sayılı Kanun’un 21/1’inci maddesinin son cümlesi uyarınca kaçınılmazlık ilkesi değerlendirilmeden düzenlendiğinden, mahkemece mahallinde keşif yapılarak sigortalıda meydana gelen meslek hastalığının vuku bulduğu iş kolunda işçi sağlığı ve iş güvenliğinde uzman bilirkişilerle ortopedi alanında uzman hekim bilirkişilerden rapor aldırılarak işyeri koşulları, işin niteliği ve yürütüm şartları, sigortalının gerçekleşen çalışmalarının meslek hastalığına etkisi, sigortalının ve işverenin kusuru ile kaçınılmazlık ilkesi ayrıntılı bir şekilde irdelenerek, karar verilmesi gerektiği- "Somut olayda kaçınılmazlık olgusunun gerçekleşmediği, davalı şirketin son teknolojiden yararlanmadığı, sigortalıda bazı arazlar saptandığı hâlde gerekli rotasyonu yapmadığı, meslek hastalığından kaynaklanan arızaların işveren tarafından gerekli önlemlerin alınması hâlinde önlenebilir ve giderilebilir bulunduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, bu nedenlerle direnme kararının onanması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında tazmin yükümlülüğü olay tarihi itibariyle muaccel hale geleceği- İhtiyati hacizde yakın ispat koşulu gerçekleşmiş olup, mahkemece davacının ihtiyati haciz isteminin hangi alacaklara ve taşınmaz veya taşınmazlara ilişkin olduğu somut olarak açıklatıldıktan sonra, davacının tazminat talebi ile orantılı ve davalı şirketin ticari hayatını etkilemeyecek biçimde "tedbirde ölçülülük" ilkesine uygun bir ihtiyati hacze karar verilmesi gerektiği-
Geçici hukuki koruma yollarından biri olan ihtiyati hacizde yakın ispat koşulunun gerçekleşmiş olması ve taşınmaz üzerinde banka ipoteklerinin bulunması da göz önünde bulundurulduğunda ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasal şartların bulunduğu, ancak mahkemenin kararında davalının hangi taşınmaz ve araçlarına tedbir uygulanacağı belirtilmeden tüm taşınmaz ve araçlar üzerine ihtiyati haciz niteliğinde tedbir uygulanmasının usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmakla ve Dairemizce istinaf aşamasında UYAP ortamından çıkarılan kayıtlardan davalı vekilinin dilekçesinde belirttiği davalı şirkete ait olduğu tespit edilen 5 adet araç üzerine tedbir kararı verilmesinin "tedbirde ölçülülük" ilkesine de uygun düşeceği-
Davacı tarafından davalıya havale gönderildiği ve dekontlarda açıklama yer aldığı anlaşıldığından, havale konusu miktar bakımından ihtiyati haciz kararı verilmesi için yaklaşık ispat bulunduğu-
Dava İİK. 227 vd. maddelerine ilişkin tasarrufun iptali olup, bu tür davalar borçlunun yapmış olduğu işlemlerden ötürü alacağı tehlikeye giren alacaklılarca şahsi hakka dayalı olarak açılmış olan dava olup taşınmazın aynını ilgilendirmediği yani tasarruf edilen taşınmazların uyuşmazlık konusu olmadığı bu nedenle tasarruf edilen taşınmazlar üzerine HMK 389 ve devamı maddelerince tedbir konamayacağı ancak İİK 281/2 maddesi gereği davacının ihtiyati haciz isteminin değerlendirilmesi gerekeceği-
-6352 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Anayasaya aykırı olduğuna dair yapılan başvuru üzerine verilen- Anayasa Mahkemesi'nin  04.07.2013 T. E: 2012/100, K:84 sayılı kararı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor