Ticaret şirket yetkilisi olan sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu on beş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret sicili müdürlüğüne bildirmeyip, bütün aktif ve pasifiyle alacaklılarının isim ve adreslerini içeren bir mal beyannamesi vermemiş olması gerekeceği-
Haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle, sanığın (üçüncü kişinin) borçlu şirkete ödemesi gereken kesinleşmiş ve muaccel bir borcun bulunup bulunmadığı araştırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri gerekeceği-
İİK. 345a maddesine uygun şikayet dilekçesi verilmeden, bu maddeye göre mahkumiyet kararı verilemeyeceği–
Davacının rızası dışında bir kitapta geçen isminin kişisel veri niteliğinde olduğu,unutulma hakkı tanımlarına bakıldığında her ne kadar dijital veriler için düzenlenmişse de, bu hakkın özellikleri ve bu hakkın insan haklarıyla arasındaki ilişkisi dikkate alındığında; yalnızca dijital ortamdaki kişisel veriler için değil, kamunun kolayca ulaşabileceği yerde tutulan kişisel verilere yönelik olarak da kabul edilmesi gerektiği, Avrupa Birliği Adalet Divanı?nın ?Google Kararı"nda açıkladığı gibi ilgili verinin kamu hayatında oynadığı önemli rol ve halkın ilgili veriye yönelik yoğun ilgisi şeklinde, üstün bir kamu yararını ortaya koyan özel sebepler bulunmadığına göre bilimsel esere alınan kararda kişisel verilerin açık bir şekilde yer almaması gerektiği, ismin rumuzlanmadan kitapta yer almasının unutulma hakkını ve bunun neticesinde özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğinden davacı lehine manevi tazminat koşullarının gerçekleştiğinin kabulünün zorunlu olduğu-
Şikayet dilekçesi ve eklerinde sanıkların kimliğinin hiçbir şüpheye yer verilmeyecek şekilde anlaşıldığı durumlarda, dilekçede sanıkların isminin bulunmadığını söylemenin mümkün olmadığı- İcra ceza mahkemesince tensip zaptı düzenleninceye kadar, sanığın kimliğinin mahkemeye açık ve tereddütsüz bir şekilde bildirilmediği hallerde ise geçerli bir şikayetten söz etme imkanının bulunmadığı-
Duruşma davetiyesinin sanığa Teligat Kanununa aykırı şekilde tebliğ edilmiş olması halinde, sanığın yokluğunda yargılama yapılarak karar verilemeyeceği–
Ticareti terk suçuna ilişkin şikâyet dilekçesi eklerinden sanıkların kimliği şüpheye yer vermeyecek şekilde anlaşıldığından, dilekçede sanıkların isminin bulunmadığını söylenemeyeceği, dilekçede sanıkların isminin yazılmaması bir eksiklik ise de, dilekçenin içeriği, dilekçe ekindeki belgeler ve tensip kararı ile bu eksiklik giderilmiş olduğundan, hükmün anılan ticari şirket temsilcileri hakkında kurulması gerekirken, gerekçeli karar başlığında ticari şirket ismine yer verilerek hükmün ticari şirket hakkında kurulmasının isabetsiz olduğu-  Limited şirket müdürlerinin ve yetkili temsilcilerinin İİK. mad. 345 kapsamında olduğu- Ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçunun oluşabilmesi için, gerçek kişi tacir ya da ticaret şirketi müdür veya yetkili temsilcilerinin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş gün içerisinde kayıtlı bulundukları ticaret sicili memurluğuna bildirmemesi gerektiğinden, limited şirketin ticareti gerçekten terk edip etmediği yönünde zabıta araştırması yaptırılıp, vergi mükellefliğinin devam edip etmediği de belirlenerek, sonucuna göre yetkili temsilcisi sanık ile  ortağı ve yetkili temsilcisi olan diğer sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırmaya dayalı olarak beraat hükmü kurulmasının isabetsiz olduğu-
Ticareti usulüne aykırı olarak terk etmek suçunun oluşabilmesi için, gerçek kişi tacir ya da ticaret şirketi müdür veya yetkili temsilcilerinin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş gün içerisinde kayıtlı bulundukları ticaret sicili memurluğuna bildirmemesinin gerekmesi karşısında; sanıkların ortağı ve yetkili temsilcisi oldukları limited şirketlerin ticareti gerçekten terk edip etmedikleri yönünde zabıta araştırması yaptırılıp, vergi mükellefliklerinin devam edip etmediği de belirlenerek, sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği-
Kural olarak; yayın yoluyla kişilik haklarına saldırının varlığını kabul için ; haberde gerçeklik,kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik ve konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık sınırlamalarından herhangi birinin bulunmamasının gerekeceği, davacının tazminat istemine konu haber yazılarının maddi olgulara dayandığı, dayanılan olguların doğru olması halinde olayın yorum ve eleştirisinin hukuka aykırılığından söz edilemeyeceği, hatta Cumhuriyet Savcısı olan davalının olayı soruşturma şeklinin eleştirisinin, olayın önemi ve gelişmeler dikkate alındığında eleştiri sınırları içerisinde olduğu, ne var ki, davacıya isnat edilen eylemin haber yazının özüne bakıldığında ölen M. Göktepe’ nin fotoğraflarının saklanması ve ya da en azından kaybından sorumlu olunması olduğu, davacı Cumhuriyet Savcısının habere konu fotoğrafları bizzat çektirerek resmi tutanaklara geçtiği, sanıklar hakkında verilen görevsizlik kararında açıkça belirtip, düzenlenen dizi pusulasına da eklediği dosya kapsamı il
Şikâyet dilekçesinde şirket yetkilisi sanığın isminin belirtilmemesi hâlinde, sanığın mahkemece araştırılmasına yasal imkân bulunmadığından, İİK'nun 345. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesinin gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.

  • 1
  • 2
  • kayıt gösteriliyor