K. takdirine itiraz davasında borçlunun vekili olduğu ve ilgili kararın talimat dosyası içeriğinde yer aldığı görüldüğünden, satış ilanının vekile tebliği gerektiği- Talimat icra dosyasına ayrıca vekaletname sunulmamış olmasının, borçlunun takipte vekille temsil edildiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağı- Taşınmaz satışlarında, satış ilânının bir suretinin borçluya, borçlu vekille temsil edilmekte ise vekiline tebliğinin zorunlu olduğu, aksi halde ihalenin feshine gidileceği-
Para alacaklarının haczinin, ancak icra dairesince el konulmak suretiyle yapılabileceğinden, hasılat ve kasa haczinin yapılmasını da içeren talep ve buna uygun olarak talimat dosyasına yazılan müzekkere uyarınca borçlunun işyerinde yapılan hasılat haczinin İİK. mad. 88/1’e uygun olduğu-
Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebligatın ancak daha önce borçlunun gösterilen adresine tebligat yapılması, bu tebligattan sonra borçlu-nun adresini değiştirmesi nedeniyle ikinci tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde yapılabileceği—
Yerel mahkemece verilen ilk kararda “istihkak iddialarının kabulüne” karar verildiği, asıl ve birleşen dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı gibi, kararda da her bir talep sonucunun (olumlu ya da olumsuz) karşılanmadığı, yalnızca kabul yönünde verilen bu kararın infaza elverişli nitelikte bulunmadığı, direnme kararında da bu kez “asıl ve birleşen davada istihkak iddialarının kabulüne” denildiği, dava dilekçesindeki talepleri karşılayacak biçimde bir karar verilmediği kararın HMK’nın 297. maddesinde öngörülen niteliklere haiz olmadığı, denetime olanak sağlamadığı ve bu hâliyle infazının da mümkün olmadığı görülmekle, mahkemece dosya kapsamı ve usulî kazanılmış haklar da dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde açıklanarak, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerektiği-
Şikayete konu edilen menkullerin ipotek kapsamında mı yoksa finansal sözleşme kapsamında mı kalıp kalmadığına ilişkin olduğundan, buna dair şikayeti inceleme yetkisinin asıl takibin yapıldığı yerin bağlı olduğu icra mahkemelerine ait olduğu-
Hakim, tarafların hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp, maddi vakalarla bağlı olduğundan, “haczedilen taşınırların kendisine ait olduğundan bahisle haczin kaldırılması” talebinde bulunmuş olan şikayetçi üçüncü kişinin bu talebinin “istihkak davası” niteliğinde olduğu kabul edilerek, istihkak davası prosedürüne göre sonuçlandırılması gerekeceği–
İİK. 360’da yer alan yetki kuralının, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle icra mahkemesince doğrudan doğruya gözetileceği–
"İhtiyati haczin teminat karşılığında kaldırılması"na, icra takibinden önce -ihtiyati haciz kararını vermiş olan- mahkeme, icra takibinden sonra ise -asıl takibin yapıldığı yerdeki- icra mahkemesi tarafından karar verilebileceği–
Asıl icra dairesinin çıkarmış olduğu muhtıradan kaynaklanan uyuşmazlığın asıl icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesince çözümleneceği-
Satış ilanının usulüne uygun olarak borçluya tebliğ edilmemiş olmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı- Borçlu şirketin, tebliğ işleminin yapıldığı tarih itibariyle ticaret sicilinde kayıtlı olduğu yere tebligat çıkarılmaksızın, şube adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan satış ilanı tebliğ işleminin, aynı maddenin 4. fıkrası hükmüne aykırı olmakla usulsüz olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.