"...Davacı, emlak komisyonculuğu yaptığını, davalı ile dava dışı mal sahibi arasında taşınmazın satışı konusunda anlaşma yapıldığını ve 27.01.2013 tarihli Gayrimenkul Alım-Satım ve Komisyon Sözleşmesi" imzalandığını, ancak davalının sebepsiz şekilde taşınmazı satın almaktan vazgeçtiğini, sözleşmenin 4. maddesinde, satış bedelinin % 3 + % 18 KDV alıcıdan, % 3 + % 18 KDV satıcıdan olmak üzere, toplam satış bedelinin % 6 + %18 KDV oranında komisyon ücreti alacağı kararlaştırıldığını, somut olayda alıcı ve satıcıyı bir araya getirerek ücrete hak kazandığını, alacağın tahsili için yapılan takibe davalının yaptığı itirazın haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
...
Davacı, aralarında düzenlenen 27.01.2013 tarihli tellallık sözleşmesine aykırı olarak davalının taşınmazı almaktan vazgeçtiğini ve sözleşmenin 3. maddesine göre komisyon ücretinin ödenmesi için takip yaptıklarını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek eldeki davayı açmıştır.
Davalı, davacının alıcı ve satıcıyı bir araya getirmediğini, satıcı ile aralarında bir anlaşma yapılmadığını, sözleşmenin sonradan doldurulduğunu, davacının komisyon ücretine hak kazanmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Her ne kadar mahkemece, davacının tellallık ücretini hak ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; taraflar arasında Türk Borçlar Kanununun 520. maddesine uygun olarak yazılı şekilde yapılmış olan 27.11.2013 tarihli mülk sahibi ile alıcı arasında gayrimenkulün satışına aracılık yapıldığına dair komisyon sözleşmesi gereğince, davalı tarafından taşınmazın satış bedelinin % 3’ü oranında tellaliye ücretinin ödenmesinin taahhüt edildiği anlaşılmaktadır.
Davalının, sözleşmenin tamamlanmasından sonra haksız olarak alımdan vazgeçmiş olması nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin % 3'ü oranında tellallık ücretinin davalı alıcı tarafından ödemesi gereken tellallık ücreti olup, davalının alıcı sıfatıyla sözleşme gereğince üstlendiği ücreti ödemekle yükümlü olduğunda duraksama olmamalıdır. Bunun dışında talep edilen % 3’ü oranındaki kısmının ise cezai şart niteliğinde bulunduğunun kabulü gereklidir. Davalı tacir olmadığından, TBK'nun 182/son (eski BK 161/son) maddesine göre hakim fahiş gördüğü cezai şartları tenkis ile mükelleftir. Bu hükmü hakimin resen gözetmesi gerekir. Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınan ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmelidir. Dava konusu olayda, tüm bu olgular dikkate alındığında, cezai şartın fahiş olduğunun kabulü gerekir. O halde, davalının sözleşmenin tamamlanmasından sonra haksız olarak taşınmazı almaktan vazgeçmiş olması nedeniyle sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan satış bedelinin % 3’ü oranında tellaliye ücretinin ödenmesinin yanında geri kalan % 3’ü oranındaki cezai şarttan da BK'.nun 161/son maddesi gereğince indirim yapılarak davalının sorumlu tutulması gerekirken, mahkemece az yukarıda açıklandığı gibi yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....."
13. HD. 28.11.2017 T. E: 2015/36617, K: 11665
Ayrıntılı görüntülemek için tıklayın.