"... Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin 500.000,00 TL değerindeki %5 hissesinin sahibi olduğunu, davalı şirket ortaklarından ... A.Ş. Tarafından davalı şirket hakkında Bakırköy 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/347 Esas sayılı davası ile kayyım atanmasına ve olağanüstü genel kurul toplantısı yapılmasına izin verilmesine dair karar alındığını, atanan kayyımın 17.12.2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının yapılmasını sağladığını, 07.12.2013 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların iptali için şirket ortaklarından ... İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin (Kapatılan) Bakırköy 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/469 Esas sayılı dosyası ile açtığı davanın reddedildiğini, anılan olağanüstü genel kurul kararlarının tescil talebinin de Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından reddedildiğini, bunun üzerine davalı şirketin İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1124 Esas sayılı dosyası ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine itiraz davası açtığını, dava devam ederken ... İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı şirket aleyhine Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/253 Esas sayılı dosyası ile bölünme sözleşmesinin uygulanması, olmadığı takdirde şirketin feshi talepli dava açıldığını, mahkemenin 17.08.2014 tarihinde ihtiyati tedbir kapsamında İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1124 Esas sayılı davası sonuçlanıncaya kadar yönetim, sonrasında denetim kayyımı atanmasına karar verdiğini, (Kapatılan) Bakırköy 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/469 Esas sayılı davanın reddedildiğini, Yargıtayın kararı bozduğunu ve yargılamanın (Kapatılan) Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/80 Esas üzerinden devam ettiğini, (Kapatılan) Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/253 Esas sayılı dosyasında davalı şirketin feshine karar verildiğini ve kararın temyiz incelemesinin devam ettiğini, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1124 Esas sayılı dosyasında kayyımın kasıtlı eylem/eylemsizlikleri neticesinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, belirttikleri davaların yargılamaları devam etmekteyken kayyımın şirket genel kurulunu, bölünme sözleşmesinin görüşülmesi gündemi ile 08.12.2014 tarihinde toplanmak üzere olağanüstü toplantıya davet ettiğini, toplantının nisap sağlanamadığından 22.12.2014 tarihine ertelendiğini, bu toplantının da 16.01.2015 tarihine ertelendiğini, ancak yapılamadığını, durum bu aşamadayken şirketin büyük iki hissedarının, her nasılsa kendi aralarında ve kayyımla anlaştıklarını, bu anlaşma çerçevesinde kayyımın şirket genel kurulunu bölünme planının görüşülmesi ve karar alınması gündemli olarak olağanüstü toplantıya davet ettiğini ve ihbarname gönderdiğini, kayyıma ve davalı şirkete ihtarname gönderildiğini ancak hiçbir netice alınamadığını, davalı şirketin olağanüstü genel kurulunun 11.04.2016 tarihinde toplandığını ve bir kısım kararlar alındığını, kararların tamamına muhalefet edildiğini, kararların yoklukla malûl, kanun, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, olağanüstü genel kurul toplantısının bildirilen ve ilan edilen zamanda yapılmadığını, bakanlık temsilcisinin toplantı saati geçtikten sonra toplantı mahalline geldiğini, itirazlarına rağmen toplantıyı açtığını, toplantı başlangıcında toplantı ile ilgili noter onaylı bir karar olmadığının anlaşıldığını, bunun üzerine hâkim ortakların o sırada kayyıma hitaben toplantı talep ettiklerine dair yazı hazırlayarak bakanlık temsilcisine verdiklerini, gündemin 3. maddesine göre tam bölünme hâlinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 159/1-a maddesi gereğince şirketin tüzel kişiliği ve bu suretle mahkeme tarafından atanan yönetim/denetim kayyımının da görevinin kendiliğinden sona ereceğini, bu durum karşısında tam bölünmenin yönetim kayyımlığının ve dolayısıyla mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına yönelik olduğunu, tam bölünme gündemli olağanüstü genel kurul daveti yapmaya mahkeme tarafından atanan yönetim kayyımının yetkili olmadığını, bölünme planının hukuka, malî kayıtlara ve usule uygun olup olmadığının toplantı öncesi makul sürede denetlenemediğini, bölünmenin, dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, müvekkiline hisse devreden şirketlerin yönetim yetkisini kötüye kullandıklarını, şirketin malî kayıtlarında usulsüzlük yaptıklarını, kendi adlarına gerçekte olmayan alacaklar oluşturarak ortaklar cari hesabına kaydettirdiklerini, bölünme konusunda anlaşan ve eldeki dava konusu kararları alan şirket ortaklarının, şirketi yönettikleri dönemde davalı şirketin sattığı, bedelini tahsil ettiği taşınmazları alıcılara fatura etmediklerini, bu defa bölünme sureti ile şirketin sattığı taşınmazları kendi üzerlerine geçirdiklerini, şirket mal varlığını alacaklılar aleyhine kaçırdıklarını, bölünme sonucu oluşturulan şirketlerde müvekkiline hisse verilmesinin öngörülmediğini, müvekkilinin davalı şirketteki hissesinin yok edildiğini, ayrılma akçesi gösterilmediğini ileri sürerek davalı şirketin 11.04.2016 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan tüm kararların yokluğunun tespitine ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir..."
Anonim şirketlerde bölünme- Genel kurul kararı- Hak düşürücü süre-
Anonim şirketlerde bölünmenin, şirketin mal varlığı ile yükümlülüklerinin bölümlere ayrılarak diğer şirketlere devredilmesi olarak tanımlanabileceği- Bölünme sırasında şirketin bölünen mal varlığı ile yükümlülüklerinin, tasfiyesiz olarak devralan şirkete intikal ederek karşılığında devreden şirketin ortakları yahut bizzat devreden şirketin kendisi, devralan şirketlerde ortaklık ve diğer hakları tek işlemle ve kendiliğinden kazanacağı; bu anlamda bölünmeye konu mal varlığına bağlı bütün hak ve yükümlülükler devralan şirkete geçmekle bu geçiş, tek bir işlem ile kendiliğinden gerçekleşeceği- Kanun koyucunun bölünme kararına karşı açılacak iptal davasını, özel bir hüküm ile düzenleyerek pay sahiplerini bu hususta genel hükme ve dolayısıyla “genel kurul kararının kanuna veya esas sözleşmeye, ayrıca özellikle dürüstlük kuralına aykırı olarak alınmış olması koşuluna” mecbur bırakmamış olması; pay sahiplerinin iddia olunan menfaat zedelenmelerine yahut bölünme usulsüzlüklerine karşı hızlı sonuç almalarını sağlayıcı nitelikte olduğu- İptal davasında ileri sürülebilecek yegâne sebeplerin, 6102 sayılı TTK’nın 134-190 maddeleri arasında düzenlenen hususlara aykırı biçimde veya noksanlar ile bölünme kararı verildiği yönündeki iddialar olacağı- Bölünme kararına karşı iptal davası açmak üzere hak düşürücü sürenin iki aylık hak düşürücü süreye bağlandığı ve sürenin bölünme kararının tescil edildiği tarihten itibaren başlayacağı- Bölünme kararına karşı açılacak özel iptal davasının davacısının, bölünme kararına olumlu oy vermemiş ve bunu tutanağa geçirmiş olan pay sahipleri olduğu davalısının ise tam bölünme hâlinde tam bölünen şirket kendiliğinden sona erip ticaret sicilinden silineceğinden devralan veya yeni kurulan şirket/şirketler olduğu- Ancak kısmî bölünmede ise bölünen şirket sona ermeyeceğinden devralan şirket veya şirketler ile birlikte bölünen şirketin de davalı olabileceği- Somut olayda; bölünme kararına karşı açılacak özel iptal davasının (6102 sayılı TTK md. 192) veya genel iptal davasının (6102 sayılı TTK md. 445) davalısı tam bölünme hâlinde tam bölünen şirket kendiliğinden sona erip ticaret sicilinden silineceğinden (6102 sayılı Kanun md. 159/1-a; 179/3) devralan veya yeni kurulan şirket/ şirketler olup, devralan şirket veya şirketler külli halefiyet gereğince önceki şirketten kaynaklanan tüm hukuki ihtilaflar yönünden de pasif husumet ehliyetine sahip olmakla, somut olayda ek tasfiyeye (6102 sayılı TTK md. 547) gerek kalmadığı gibi HMK'nın 124. maddesinin şartlarının da değerlendirilmesine gerek olmadığı-
