...."Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; iflâsın açılması ile 2004 sayılı Kanun’un iflâs hükümleri çerçevesinde varlıkların paraya çevrilmesi ve borçların ödenmesi suretiyle külli tasfiyenin amaçlandığı, iflâs eden kimsenin "müflis" statüsünde olduğu ve iflâsın borçlu bakımından önemli bir itibar kaybına yol açtığı, bu hâliyle iflâs davasının masayı ilgilendiren bir dava olmayıp doğrudan borçlu tarafından takip edilmesi gerektiği, iflâs kararının bozulması durumunda iflâs idare memurlarının görevine son verilmesini gerektirecek onları parasal kazançlarından mahrum bırakacak bir durumun oluşabileceği, iflâs masasını temsil eden iflâs idaresi memurlarının, borçlunun iflâsına ilişkin kararın kaldırılması için borçlu gibi çaba sarf edeceklerini beklemenin gerçekçi görünmediği,
İflâs idaresi tasfiyeyi ve dolayısıyla parasal işleri görmekte yetkili iken, şirket yönetiminin tasfiye dışındaki konularda yetkisinin devam ettiği, örneğin iflâs etmiş bir şirkette şirket yönetim kurulunun genel kurulu toplantıya çağırabileceği, genel kurulun parasal olmayan kararlar alabileceği, yeni yönetim kurulu seçebileceği, dolayısıyla borçlu şirketin statüsünü değiştirecek iflâs davasını da bizzat takip ederek yasa yoluna da bizzat başvurması gerektiği, Özel Dairenin de bozma kararında iflâs idare memurları vekilinin temyiz yetkisinin bulunmadığını açıkça kabul ettiği ancak sonrasında iflâs idaresinin istinaf ve temyiz nedeninin vekâlet ücretine ilişkin olduğu ve bunun da masayı ilgilendirdiği gerekçe gösterilerek aslında bulunmayan yasa yollarına başvurma hakkının iflâs idaresine tanınmış olacağı..."